Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 5.Sınıflar | 1.Ders

Aşağa gitmek 
+5
Diana Myrcella Elysium
Lilou Charles G'ladheon
Marcian St. Pierre
Kyle Jason Potter
Dimitri Aldrich Potter
9 posters
YazarMesaj
Dimitri Aldrich Potter

Dimitri Aldrich Potter


Lakap : Dim. Dimka.
Rp Sevgilisi : Diamenta Sandeaux.
Mesaj Sayısı : 1216
Kayıt tarihi : 16/08/09

Özel
Rp Puanı:
5.Sınıflar | 1.Ders Left_bar_bleue100/1005.Sınıflar | 1.Ders Empty_bar_bleue  (100/100)

5.Sınıflar | 1.Ders Empty
MesajKonu: 5.Sınıflar | 1.Ders   5.Sınıflar | 1.Ders Icon_minitimeSalı Tem. 26, 2011 1:23 am

Zaman: 11.00
Mekan: İksir Dersliği. Güneş, derslikte olan tek pencereden kendini göstermektedir. Sınıf, son derece loştur. Derslik hariç zindanların diğer bölgeleri soğuktur ve kötü kokmaktadır.
İksir: Rahatlama İksiri
Profesörün Konuşması: Bu sene sizin SBD yılınız. Daha fazla çalışıp ileride, mesleğinizi seçmede çok önemli bir sınavı atlatmalısınız. Bu yüzden size, SBD düzeyinde sınavda çıkabilecek türden bir iksir öğreteceğim. Rahatlama İksiri.

İçen kişi gerçekten de rahatlar. Malzemeler ise iki tane Aytaşı ve Hellebore Şurubu. Nasıl yapacağınızı ise kitaplarınızın seksen altıncı sayfasında bulabilirsiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kyle Jason Potter

Kyle Jason Potter


Mesaj Sayısı : 28
Kayıt tarihi : 04/08/10

Özel
Rp Puanı:
5.Sınıflar | 1.Ders Left_bar_bleue88/1005.Sınıflar | 1.Ders Empty_bar_bleue  (88/100)

5.Sınıflar | 1.Ders Empty
MesajKonu: Geri: 5.Sınıflar | 1.Ders   5.Sınıflar | 1.Ders Icon_minitimeSalı Tem. 26, 2011 4:59 am

Jason, bugün çok geç uyanmıştı. Çünkü dün gece gözüne hiç uyku girmemişti. Geceden beri dışarıda yağmurlar yağıyor ve şimşekler çakıyordu. Saate doğru gözlerini kaydırdığında saatin on bir'e yaklaştığını gördü. Pencerenin yanına yaklaştı, kara bulutlar hala gökyüzündeydi. Özellikle kulelerin üzerinde yoğun bir sis vardı. Fakat en yüksek kule olan Kehanet Kulesi 'nde bu oran daha yüksekti. Gryffindor yatakhanesinde kendisi hariç hiç kimse yoktu. Başını tekrar pencereye doğrulttu. Güneş kendini göstermek için çaba harcıyor fakat başaramıyordu.


“Lanet olsun!”

Christian günün ilk dersini kaçıracağı hissi tüm vücudunu sarmıştı. Hemen banyoya girip bir duş aldı. Su çok sıcaktı ve tenini yakıyordu. Bu soğuk havada bu duş iyi gelmişti. Üstüne formasını ve pelerinini geçirdikten sonra ayağına siyah Nike'larını giydi ve kitaplığına doğru yürüdü. Dolabını açtığında önüne ilk önce ders programı çıktı. Dikkatle ders programını inceledikten sonra içinden mırıldandı.

“İksir saat on bir'de Karanlık Sanatlara Karşı Savunma ise saat on iki'de. Tamamdır. İlk önce zindanlara gitmem lazım.”

Son cümlesinin ardından yüzünde bir gülümseme belirdi. Kitaplarını yanına aldı ve ardından odadan çıktı. Ortak salona geldiğinde sadece birkaç kızdan başka kimse yoktu. Karnı çok acıkmıştı ve Jason açlıktan nefret ederdi.


“Yemek yersem, İksir dersine geç kalırım,” diye gerçirdi içinden.

Ardından hızlı bir biçimde Zindanlara doğru inmeye başladı. O kadar hızlı koşuyordu ki çarptığı insanların kim olduğunu bile göremiyordu. Merdivenlerden yukarı çıkarken bir anda durdu. Dersin başlamasına iki dakika kalmıştı.

En sonunda nefes nefese zindanlara indiğinde o iğrenç kokuyu ciğerlerine çekmek zorunda kalarak dersliğin kapısına yanaştı. İçeride ki tek boş yer olan tanımadığı bir Hufflepuff öğrencisinin yanına oturdu. Dersin başlamasına saniyeler vardı. Hemen kitaplarını masanın üzerine koydu üzerlerinde kocaman bir şekilde SBD Yılı İçin İksirler yazıyordu. Bu sene SBD'ye gireceği için oldukça endişeli olan Jason profesörün sınıfa girdiğini görmedi.


"Bu sene sizin SBD yılınız. Daha fazla çalışıp ileride, mesleğinizi seçmede çok önemli bir sınavı atlatmalısınız. Bu yüzden size, SBD düzeyinde sınavda çıkabilecek türden bir iksir öğreteceğim. Rahatlama İksiri."

“İşte bu tam aradığım iksir.”

Ses Ravenclaw'lu bir grubun içinden gelmişti. Profesör hiç duymamış gibi devam etti.

"İçen kişi gerçekten de rahatlar. Malzemeler ise iki tane Aytaşı ve Hellebore Şurubu. Nasıl yapacağınızı ise kitaplarınızın seksen altıncı sayfasında bulabilirsiniz."

Jason, hızlı bir biçimde profesörün söylediği sayfayı açtı ve malzemeleri kazana koyarak iksirini yapmaya başladı.

______________________________________________


Renklendirme: 10
Betimleme: 6
Uzunluk: 10
Noktalama ve yazım yanlışları: 8
Akıcılık ve İçerik: 7

Puanınız: 41

~Dimitri Stefan Potter
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Marcian St. Pierre

Marcian St. Pierre


Mesaj Sayısı : 45
Kayıt tarihi : 30/07/11

Özel
Rp Puanı:
5.Sınıflar | 1.Ders Left_bar_bleue98/1005.Sınıflar | 1.Ders Empty_bar_bleue  (98/100)

5.Sınıflar | 1.Ders Empty
MesajKonu: Geri: 5.Sınıflar | 1.Ders   5.Sınıflar | 1.Ders Icon_minitimeC.tesi Tem. 30, 2011 10:58 am

Ayaklarının dibinde uzanan merdivenlere keyifsizce bakarken koyu renk dudaklarını ısırdı genç cadı. Hogwarts’ta en sevmediği şeylerden biri, iksir dersine girmekti. Hayır, iksirlerle alakası yoktu konunun. Derste çok başarılı olduğunu iddia etmiyordu gerçi ama sorun iksirler değildi. Bina sorumlusu da olan profesörle de alakası yoktu konunun. Cadı, kapalı alanlardan hoşlanmıyordu sadece. Pekala, hoşlanmamak biraz hafif kaçmış olabilirdi ancak dünya üzerindeki hiçbir lanet, Vera’ya bir şeylerden korktuğunu itiraf ettiremezdi. -Ama bir tabutta birkaç saat muhtemelen başarıya epey yaklaşırdı.- Tavanındaki devasa gökyüzü resmiyle neredeyse açık havada sayılan ortak salondan sonra zindanlar da bir tabuttan çok farklı gelmiyordu zaten ona. Süt beyazı bir tene sahip cadının ensesinde, onu bronzlaştırmayı hiçbir zaman başaramamış güneşin sıcaklığı, yerini şimdiden vıcık vıcık, soğuk bir hisse bırakmıştı. Rutubet kokulu zindanlara inen ilk basamağa ayağını atarken kendi kendini azarladı içinden.

Saçmalama.

Eğer korkmaktan da, en az zindanlardan hoşlanmadığı kadar nefret etmiyor olsa, bütün bu klostrofobi işi çok daha kolay olabilirdi. Adımlarını hızlandırırken, yılın ilk dersi olduğu için bu kadar kötü olduğunu düşündü, her yıl böyle olurdu. Yaz tatilinin neredeyse tamamını mavi göğüm altında geçirdikten sonra, yerin altına girmek zor geliyordu ancak yıl ilerledikçe, kolaylaşıyordu. Bu sefer de geçmeliydi. Zaten eğer geçmezse, boş zamanlarını yılanlarla karşılaşmak pahasına bile olsa zindanlarda geçirmeye çalışacak ve mümkünse bu klostrofobiyi bir daha gün yüzüne çıkamayacağı şekilde gömecekti.

Sınıfın zindanlara göre daha sıcak ve bir derece daha aydınlık ortamına girdiğinde, tek pencerenin yanına gitmek isteyen ayaklarının inadına, pencereye en uzak kalan sıralardan birine yöneldi Vera. Yanına oturduğu, kitabıyla son derece meşgul görünen Ravenclaw’a, ufak bir baş hareketiyle karşılanmış bir selam mırıldandıktan sonra asker yeşili, gösterişsiz çantasından kendi kitabını çıkarttı cadı da. Dalgalı, koyu kestane saçlarının bir tutamını parmağına dolayıp çekiştirirken önsözü okumaya çalıştı ancak kısa bir süre sonra sıkılıp, kitaptaki nadir birkaç çizimi görmek için öylesine sayfaları karıştırmaya başladı. Bu sene SBD’ye gireceklerinin farkındaydı ama sınavı umursadığını söylemek büyük bir yalan olurdu. Çünkü, bir, geleceğini akademik bir alanda görmüyordu. Bones ailesinin neredeyse tamamı Sihir Bakanlığı’nda çalışıyor olabilirdi ancak o, kendisi gibi bir aslan olan annesi gibi Quidditch’te şansını denemek istiyordu. Ve bir de iki, çok çalışmasa bile en azından birkaç dersi geçebilecek bir şeyler alabileceğinden emindi. Muzurluklara, arkadaşlarına ve uçuş antrenmanlarına daha fazla zaman ayırsa da derste olduğu sürece, yalnızca profesöre odaklanırdı Vera. Bu sayede, saatlerce kütüphanede kalan birçok kişiden daha iyiydi dersleri.

Profesör gelene kadar, sınıftaki tek pencereye doğru hızla koşmak yerine iksir kitabıyla oyalanmayı başarabilen Vera, aynı zamanda bina sorumlusu da olan büyücü konuşmaya başladığında, etrafına çaktırmamaya çalıştığı rahat bir nefes aldı. Profesör, SBD’nin öneminden bahsetmeye başladığında şaşırmamıştı. Üst sınıflar, beşinci sınıfta profesörlerin nadiren başka bir şeyden bahsettiklerini söylemişti, kısacası genç cadı, diğer derslerinde de aynı konuşmanın farklı versiyonlarını dinleyeceğinden emindi.


"Rahatlama İksiri."

Aslında, şu klostrofobi durumu düşünülürse belki kendisi de kullanabilirdi ancak ister büyücü ister muggle işi olsun, beyninin işleyişiyle oynayacak şeyler almaktan hoşlanmazdı. İkinci sınıfın yaz tatilinde annesiyle beraber Quidditch oynarken kolunu kırdığında ağrıkesici iksirden içmeyi bile reddetmişti. Vücudunun ya da zihninin kontrolünü kaybetmeyi sevmezdi Vera. Küçük çenesini avucuna dayayıp iksirin işlevini açıklayan profesörü dinledi.

"İçen kişi gerçekten de rahatlar."

Merlin, ne kadar şaşırtıcı, diye düşünmeden edemeyen Vera, kendi kendine gözlerini devirdi.

"Malzemeler ise iki tane Aytaşı ve Hellebore Şurubu. Nasıl yapacağınızı ise kitaplarınızın seksen altıncı sayfasında bulabilirsiniz."


Bu seferki malzemelerin kurbağa gözü ya da kuzgun bağırsağı ya da o tip bir şeyler olmayışına sevinen kız, sınıfın kalanıyla beraber malzeme dolabına doğru ilerledi. Sırasına geri dönerken, elindeki iki Aytaşı ile şurup şişesine aldırmadan, birkaç dakika önce Hufflepuff’tan bir kızın sırasını gasp edişine şahit olduğu bir Slytherin’e omuz atmadan geçmedi. Elindeki kitabı yere düşürüp ona dik bir bakış atan kızdan, olanca samimiyetiyle –ve arkasında, çok da iyi saklanmamış bir sırıtışla- özür diledikten sonra sırasına geri döndü.

Haksızlığa göz yumabilen bir yapısı olmamıştı hiçbir zaman. Bu, Büyüceşura'da çalışan babasının tarafından, kuşaklar boyu porsuk çıkarmış Boneslardan miras aldığı bir şeydi muhtemelen. Ancak adaleti sağlamak için, babasının cesaret edemeyeceği -belki de cesaret etmeyeceği- şeyleri yapabilirdi Vera. Bu da, kendisi gibi bir aslan olan annesinden armağandı ona.

Mavi bronz kravatlı sıra arkadaşının çoktan kazanına bir şeyler koymakta olduğunu görüp kendi kendine gözlerini devirdikten sonra, seksen altıncı sayfayı açarak iksiri yapmaya koyuldu Vera.


______________________________________________


Renklendirme: 10/10
Betimleme: 9/10
Uzunluk: 10/10
Noktalama ve yazım yanlışları: 10/10
Akıcılık ve İçerik: 10/10

Puanınız: 49!

~Dimitri Stefan Potter
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lilou Charles G'ladheon

Lilou Charles G'ladheon


Mesaj Sayısı : 82
Kayıt tarihi : 25/07/11

Özel
Rp Puanı:
5.Sınıflar | 1.Ders Left_bar_bleue92/1005.Sınıflar | 1.Ders Empty_bar_bleue  (92/100)

5.Sınıflar | 1.Ders Empty
MesajKonu: Geri: 5.Sınıflar | 1.Ders   5.Sınıflar | 1.Ders Icon_minitimeSalı Ağus. 02, 2011 6:20 pm

Lilou yatay pozisyonda yatağında uzanırken, karşısında duran Fransa’nın efsane tutucusu Bastien’in posterini izliyordu. Gerçekten inanılmaz bir tutucuydu. Eğer karşı takımın arayıcısı snitch’i Fransa 160-170 sayı yapmadan yakalamazsa maçı Fransa’nın kazanma olasılığı yüksekti. Ama ne yazık ki, çok erken yaşta deyim yerindeyse emekliye ayrılmak zorunda kalmıştı. Lilou, ayağa kalkıp giyinmeye koyuldu. Cübbesini yavaş hareketlerle giyiyordu. Birazdan iksir dersi vardı ve yılın ilk iksir dersiydi. İksir kitabını aldı, tüy kalemini kitabın arasına koydu ve asasını cübbesinin içine yerleştirip yatakhaneden çıktı. Ortak Salon’a girdikten sonra kitabını masanın üzerine bırakıp yüzünü yıkamaya gitti. Saçları yine dağınık, rengi yine soluktu Lilou’nun. Yüzünü yıkadıktan sonra ellerini kurulayıp, yaşlı bir büyücünün adımlarını aratmayacak kadar yavaş bir şekilde Ortak Salon’a gitti. Kitabını masanın üzerinden alıp yanına koyduktan sonra, masanın üstündeki kurabiyelerden atıştırdı biraz. Büyük Salon’a çıkacak enerjiyi bulamamıştı bugün kendinde. Dün gece geç saate kadar ödev yapıp, bir de üstüne yatakta dönüp durmasından dolayı pek uyuyamamıştı zaten…

Saat yaklaşıyordu biraz sonra ders başlayacaktı. Slytherin Ortak Salon’u her zaman bu saatlerde olduğundan daha gürültülüydü bugün. Birkaç 1. sınıf öğrencisi birbirleriyle konuşuyor, tahminen 4. sınıf olduğunu düşündüğü 3 kız Gryffindor’lu kızların dedikodusunu yapıyor, son sınıflar ve 5. sınıflar ise bu senenin sonunda girecekleri sınavlara hazırlanıyorlardı. Lilou bu sınavı çok önemsiyordu. Aslında o kadar da önemli ve zor olmayacağını düşünse de yine de iyi notlar almak istiyordu… Havanın iyi olmasından dolayı yanmayan şöminenin yanındaki rahat koltuğa oturan Lilou iksir kitabını açtı ve bu sene görecekleri iksirleri incelemeye başladı. Profesör Potter’ın karmaşık sistemini biliyordu. Asla sıradan gitmezdi. Tam bir Gryffindor’lu karşı çıkacak, muhalif olacak bir yer bulurdu her zaman. Çataldili bildiği söyleniyordu ama Lilou bunu kulaklarıyla duymadan inanmazdı. Çataldili Salazar Slytherin’in varisi tarafından konuşulabilirdi sadece. Ya da eski Karanlık Lord tarafından… Bulanık koruyucularının kesinlikle bilmemesi gerekirdi.

Lilou tüm bunları düşünürken ders saati gelip çatmıştı. Lilou ve iki üç Slytherin öğrencisi daha portre deliğinden geçerek soğuk, rutubetli ve kötü kokan zindanlara girdiler. İksir sınıfına doğru ilerlerken bu kokuya daha fazla dayanıp, dayanamayacağını düşünüyordu. Burası Hogwarts’tı, zindan bile olsa güzel olmasa bile, kötü kokmamalıydı… Lilou sınıfın kapısına gelince kendini aniden sınıfa attı. Burası, daha önceki derste yapılan iksirden olsa gerek oldukça hoş bir kokuya sahipti. Tavana yakın olan, paslanmış demirlere sahip pencereden içeriye güneş ışığı giriyordu. Kazanının başına gitti Lilou. Kitabını yanındaki sıraya koydu. O sırada içeriye Profesör Potter girdi. Öğrencilere selam verdikten sonra, bu yılın SBD yılı olduğunu söyledi. Önemli bir sınavın eşiğine geldindiğini, ilerde meslek seçimi için iyi bir şekilde geçilmesi gereken bir sınav olduğunu söyledikten sonra, “Bu yüzden size, SBD düzeyinde sınavda çıkabilecek türden bir iksir öğreteceğim. Rahatlama İksiri.” dedi. Evet, Lilou’nun son birkaç gündür yaşadıklarından dolayı, biraz rahatlamaya ihtiyacı vardı doğrusu. Bu iksir onun için çok iyi olacaktı.

Profesör Potter bir süre sessiz kalıp kendi kitabını açtıktan sonra öğrencilere tekrar dönerek, “İçen kişi gerçekten de rahatlar. Malzemeler ise iki tane Aytaşı ve Hellebore Şurubu. Nasıl yapacağınızı ise kitaplarınızın seksen altıncı sayfasında bulabilirsiniz.” dedi. Lilou kitabının seksen altıncı sayfasını açtı. Her şey burada tüm ayrıntısıyla anlatılmıştı. Bu seneki iksir kitaplarını gerçekten sevmişti. Geçen seneki kitapların son derece yetersiz olduğundan hep yakınırdı zaten. Lilou kitabı açık bırakıp, malzeme dolabına yöneldi. İki tane ay taşı ve Hellebore şurubu aldıktan sonra takrar yerine döndü. Ay taşlarını atıp iksiri karıştırmaya başladı. İksir tam olarak kaynamaya başlayıp, ay taşları ufalanmışken Hellebore şurubunu döküp bu kez ters yönde karıştırmaya başladı. İksir şimdi gümüşi yeşil rengine dönmüştü. İlginç bir rengi vardı. Ama çok tatlı görünüdüğü su götürmez bir gerçekti. O sırada arka taraftan bir patlama sesi duyuldu. Lilou arkasını dönüp baktığında Hufflepuff’lı bir kız iksirini patlatmış ve hemen arkasındaki duvara çarpıp yere düşmüştü. Tüm Slytherin’li öğrenciler kıza gülerken, diğerleri yardıma koşmuşlardı…

Sonunda iksir olmuştu. Profesör Potter kazanların dumanlarından görünmüyorsa da aralarda gezindiğini herkes çok iyi biliyor ve bu sebeple hiç kimse kaytarmayı göze alamıyordu. Lilou zaten Slytherin’den puan kırmak için yer aradığını düşünüyordu. İksirinin olduğunu düşünerek, kazanın altında harlayan ateşi kıstı ve Profesör Potter’ın gelip iksirine bakmasını beklemeye başladı. Evet tam kitapta tarif edildiği gibi olmuşa benziyordu. İksire ayrı bir yeteneği vardı Lilou’nun. Belki de en yetenekli olduğu şey buydu. Ama iksir neden zindanlarda yapılmak zorundaydı ki..?


______________________________________________


Renklendirme: 7/10
Betimleme: 9/10
Uzunluk: 10/10
Noktalama ve yazım yanlışları: 9/10
Akıcılık ve İçerik: 9/10

Puanınız: 44!

~Dimitri Stefan Potter
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Diana Myrcella Elysium

Diana Myrcella Elysium


Lakap : Dia. Crella. Ella.
Rp Sevgilisi : Henüz yok.
Mesaj Sayısı : 255
Kayıt tarihi : 18/08/09

Özel
Rp Puanı:
5.Sınıflar | 1.Ders Left_bar_bleue70/1005.Sınıflar | 1.Ders Empty_bar_bleue  (70/100)

5.Sınıflar | 1.Ders Empty
MesajKonu: Geri: 5.Sınıflar | 1.Ders   5.Sınıflar | 1.Ders Icon_minitimeCuma Ağus. 19, 2011 4:50 am

Hafif bir meltem Rose’un mavi gözlerini okşuyordu. Rose etrafına bir bakındı. Hiç kimsecikler yoktu. Rose pencerenin açık olmadığını görünce çok garip olmuştu. Rose’u okşayan bu rüzgar acaba nereden geliyor olabilirdi?

Rose yatağından kalktı ve odanın etrafını dolaşmak için yürümeye başladı. Tekrar yatağına oturdu. Ve baktığında bir delik gördü. Bu delik rüzgarın içeri girmesini sağlıyordu. Rose bu durumdan rahatsız olmuştu.

“Ahh!.. bu durumada bir bak şimdiye kadar hiç olmamıştı.”

Rose oraya bir çağre bulmak için derin bir düşünceye daldı. Ama o dalış o dalıştı. Beş dakika sonra kendisini yatağının içinde derin bir uykuda bulmuştu. Ama bu uyku uzun sürmemişti. Hızlıca kalkıp deliğe bir şeyler tıkıştırdı. Kum saati, saatin on olduğunu gösteriyordu. Rose kitabını ve diğer gerekli olan eşyalarını bir kenarda toplamıştı. Sonra da üstünü giymek için dolabını açtı. Kapakların içine doğru giren Rose kapakların sayesinde gözükmüyordu. O yüzden üstünü orada çıkartıp,orada giyinmişti. Sonra da kapaklarını kapatıp. Saçını toplamıştı. Zaten bunları yapana dek saat on buçuk olmuştu. Rose odadan çıktığında. Yürüyerek yavaşça yemekhaneye gidip. Bir şeyler atıştırdı.Sonra da bahçeye inmek için yemekhaneden çıkıp yavaşça bahçeye indi. Biraz hava almaya çalışıyordu. Her şey çok güzel ilerliyordu. Taki annesinin sesini duyana dek.

“Bana Rose, bana gel.”

Rose şaşırmış bir ifade ile yanıt vermek için mücadele ediyordu.

“Se-sen öldün.”

“Bana Rose, bana gel.”

Sesin tek dediği buydu. Rose bunun ne tür bir şaka olduğunu anamaya çalışıyordu. Ama bu bir rüya da olabilirdi. Rose’un aklı çorba olmuştu. Bu ses hayel ürünümüydü? Yoksa gerçekten de annesinin hayaleti ile mi konuşuyordu? Rose durdurmanın yolunu bulana dek o ses hala o sözcükleri tekrarlıyordu. Rose uzun bir düşünmeden sonra kendisini koruma kalkanının içine alarak huzura varmıştı.

Rose dersine geç kalmama umuduyla tekrar içei girdi. Sonra da Profesörün ders yaptığı sınıfa girdi. Profesör derste büyünün SBD sınavında yararlı olabieceği bir büyü öğretmek istediğini açıklamıştı. Rose ve diğer bütün herkes için ileride mesleklerimiz için yararlı olabileceğini düşünüyordu. Ve Rose için gerçekten de öyle idi. Profesöre tamamen katılıyordu. İki tane Aytaşı ve Hellebore Şurubu kullanmaları gerekiyordu. Ama Rose zindanların bu kötü konusundan dolayı zorlanıyordu. İksiri tamamen bittiğinde ise bayılcak gibi olmuştu. Ders bittiğinde zindanlardan koşarak çıkmaya çalışıyordu. Sonra da Hufflepuff ortak salonuna gitti. Orada biraz oyalandıktan sonra bir kaç dakika sonra Rose'a bir ağırlık çökmüştü. Yavaşça odasına gittiğinde yatağına uzandı. Dışardaki o ses Rose'u uykuya daldırdı.

______________________________________________


Renklendirme: 9/10
Betimleme: 5/10
Uzunluk: 8/10
Noktalama ve yazım yanlışları: 6/10
Akıcılık ve İçerik: 5/10

Puanınız: 33!

~Dimitri Stefan Potter
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sanalhogwartsrp.yetkinforum.net
Williams Ernest Mavthis

Williams Ernest Mavthis


Lakap : Will, Willie ya da Ernie diyenler oluyor.
Rp Sevgilisi : Isadora evet demeli ~
Mesaj Sayısı : 18
Kayıt tarihi : 18/08/11

Özel
Rp Puanı:
5.Sınıflar | 1.Ders Left_bar_bleue85/1005.Sınıflar | 1.Ders Empty_bar_bleue  (85/100)

5.Sınıflar | 1.Ders Empty
MesajKonu: Geri: 5.Sınıflar | 1.Ders   5.Sınıflar | 1.Ders Icon_minitimePtsi Ağus. 22, 2011 5:13 am

Gözlerini araladığında saat onu geçiyordu. Baya bir uyumuştu. Rahat bir uyku çekti denilebilirdi. Yatağın rahatlığına kaptırmıştı kendini. Uyanmak istemezdi insan böylesine rahat bir uykudan. Dün biraz yorulmuştu. Yattığı yeri beğenmişti tabi. Yataktan doğrulduğundan çıplak ayaklarını soğuk taşın üzerine attı. İki elini saçlarını sürttü, düzeltmeye çalışarak. Rahatlamış bir yüz ifadesiyle esnedi. Gözlerini ovuşturdu parmaklarının eklem yerlerini kullanarak. Üzerine cübbesini geçirdi. Derse gitmesi gerekiyordu. Hala vakti vardı. Masasının üzerindeki malzemeleri toplayıp çantasına attı düzensizce. Yatağın kenarındaki çoraplarını giydi. Biraz kokuyorlardı ama bugün de idare edebileceğini düşündü. Hafif çürümüş yumurta kokusunu andırıyordu. İyi ki hafif bir kokuydu. Ayakkabılarını da giydi ve yatakhaneden ayrıldı.Koridor boyunca ilerledi. Bir kaç basamaklık merdivenden indi. Diğer katlara göre zindanlar daha soğuktu. Güneş ışığının uğramadığı ender yerlerdendi bırası. Hafif küf kokusu yayılıyordu geliyordu. Garip karışım kokuları.. İksir dersliğine geldiğinde sınıfın yeterince dolu olduğunu gördü. Dersin başlamsına az bir vakit vardı. Arka sıralardan birine oturdu. Profesör Potter'a oldukça uzak bir tarafa oturmuştu. Olabildiğince uzak olmak istemişti. Zaten yeterince göz önündeydi burada da aynı derece de olmak istemiyordu. Gerçi her ne kadar uzakta otursa da o hep göz önünde tutulan bir öğrenciydi. Dersliği süzdü. O camı kırık gibi görünen camdan içeriye doğru güneş ışığı süzülüyordu. Yağmurlu ya da güneş almayan günlere göre aydınlık ve loştu burası. Aslında bu hafif ışık onun hoşuna da gitmemiş değildi.

"Rahatlama İksiri. İçen kişi gerçekten de rahatlar. Malzemeler ise iki tane Aytaşı ve Hellebore Şurubu. Nasıl yapacağınızı ise kitaplarınızın seksen altıncı sayfasında bulabilirsiniz."

Kulağı profesördeydi. Diğer yandan İksir kitabının seksen altıncı sayfasını bulmak için karıştırdı kitabı. Bara kuruydu ve sayfaları çevirmekte zorlanıyordu. İşaret parmağını diline mürekkebe batırıyormuş gibi diline değdirdi. Ardından tekrar sayfaları çevirdi. Sayfayı bulmu

ştu. Kazanda bir miktar kaynayan su vardı. Sudan baloncuklar çıkıyordu. Kaynama noktasına varmıştı anlaşılan. Buharlar cabasıydı. Görünümü harikaydı bunun. Kitapta
yazanları uygulamaya başladığından nasıl bir sonuç elde edeceğini merak etti Ernest. Ay taşını atmadan önce Hellebore'yi attı. Kazanın içindeki değnekle karıştırmayı bırakmadan Ay taşını da attı. Karıştırmaya devam ediyordu.
Turkuaz mavisindeki rengi yakalamıştı. Rengi sudan çıkan buhara da karışıyordu. Karıştırmaya devam ettiğinde burnuna gelen o hafif tatlı kokunun ay taşından kaynaklanabileceğini düşündü. Bir kepçe aldı eline. Sıranın üzerinde bulunan tüplerden birinin kapağını açarak doldurdu. Masa aralarında dolaşan profesör başına dikilip ne yaptığına bakıyordu Ernest'in. Tıpkı diğer öğrencilere baktığı gibi. Tüpe doldurduğu iksiri profesöre gösterdi, yaptığını göstererek. Kafasını sallayıp sıralar arasında dolaşmaya devam etti profesör. Başka öğrencinin yapmış olduğu iksirlere bakıyordu. İksir malzemelerini toplamaya başladı Ernest. Masanın üzerine temizlemeye koyuldu. Bu dersin biraz da uyuklayarak geçeceğini düşünmüştü. Bunun içinde kafasını koyacağı bir yer gerekiyordu. Masayı temizleyip malzemeleri topladığından kolunun üzerine koydu başını. Gözleriyle bir süre sınıfta olup bitenleri takip etti. Bir süre sonra kapandı gözleri hafiften. Kolundaki karıncalanmaya uyuşmaya aldırmadan şekerleme yapmaya devam etti Ernie. Ders bitmiş olacaktı ki Mike -Ernie'nin en yakın dostlarından biri- kolundan sarsarak dersin bitmiş olduğunu bildirdi. Gözlerini açıp etrafına baktığında sınıfın boşalmış olduğunu fark etti. Bir tek Mike ve kendisi vardı sınıfta. Ha birde masasındaki profesör..Sıradan kalkıp malzeme çantasını kontrol ettikten sonra biraz geçte olsa sınıftan ayrıldı.

___________________________________________


Renklendirme: 8/10
Betimleme: 8/10
Uzunluk: 9/10
Noktalama ve yazım yanlışları: 8/10
Akıcılık ve İçerik: 8/10

Puanınız: 41!

~Dimitri Stefan Potter
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adela Majcherczyk

Adela Majcherczyk


Lakap : çekçekçekçek.
Rp Sevgilisi : Terkedildi.
Mesaj Sayısı : 58
Kayıt tarihi : 25/08/11

Özel
Rp Puanı:
5.Sınıflar | 1.Ders Left_bar_bleue100/1005.Sınıflar | 1.Ders Empty_bar_bleue  (100/100)

5.Sınıflar | 1.Ders Empty
MesajKonu: Geri: 5.Sınıflar | 1.Ders   5.Sınıflar | 1.Ders Icon_minitimePaz Eyl. 04, 2011 9:33 am


      Pek iştahı olmadığı halde elinde tuttuğu salatayı yemeye çalıştı Adela. Karnı aç olduğu zamanlarda derslere odaklanamaz, doğru frekansı yakalayamazdı. Bahçeye dönük kirişlerin oturmak için tasarlanmış kısımlarına, pelerinini eteğine siper ederek bağdaş kurmuş kitaplarıyla ilgileniyordu. O sırada dersliklerden birine koşan çocukların iksir dersine geç kalmakla ilgili mırıltılarını işittiğinde kendini hızla attı oturduğu yerden. "Lanet, lanet, lanet!" Ve kitaplarını toplayıp koşar adımlarla İksir Dersliği'nin bulunduğu zindanlara ilerlemeye başladı. Ona çarpanlar, kendisinin çarptıkları ile dolu homurtulu bir koridorun ardından ürkütücü zindan kapılarına geldiğinde duraksadı. Öğrenciler akın akın geçiyor, zindanların gün ışığına karşın karanlık ve rutubetli koridorları arasından sıvışıyordu. Adela derin bir nefes alıp, öğrencilerin arasına karıştı. Dersliğin loş görünümü hoşuna gitti Adela'nın, tatlı bir memnuniyetlikle kendini hızla sıralardan birine attı. Profesör kısa süre içinde sınıfa geldi ve otoritesini sağladı. Sınıf sessizdi, en arkada oturan Slytherin öğrencileri dışında... "Bu sene sizin SBD yılınız. Daha fazla çalışıp ileride, mesleğinizi seçmede çok önemli bir sınavı atlatmalısınız. Bu yüzden size, SBD düzeyinde sınavda çıkabilecek türden bir iksir öğreteceğim. Rahatlama İksiri." dediği an arka sıralardan kahkahalar koptu. Öğrencilerden birinin cinsel ilişki ile ilgili yaptığı şakalara bütün algılarını kapattı ve profesöre odaklandı.

      Parşömen kâğıdının kenarını yırtmakla meşguldü, streslendiği zaman bir şeyleri parçalamayı seviyordu. Profesör'ün elinde oynattığı şişeleri gördüğünde hızla toparlandı. "İçen kişi gerçekten de rahatlar. Malzemeler ise iki tane Aytaşı ve Hellebore Şurubu. Nasıl yapacağınızı ise kitaplarınızın seksen altıncı sayfasında bulabilirsiniz." Profesör görevi kitaplara ve öğrencilere bırakıp arka plana çekildiğinde Adela seri hareketlerle açtığı kitabını önüne koydu ve ufak kazanını doğru konumladı. Aytaşlarından birini ortadan ikiye böldü asasıyla ve deney tüplerinden birini parmakları arasına sıkıştırıp Hellebore şurubunun bir kısmını deney tüpünün içerisine ekleyip Aytaşı'nın bölünmüş ufak parçasını tüpe attı. Kitapta okuduğu ufak notta yazan büyüyü asasıyla fısıldarken, kendisine babasından kalan özel notlarla bezeli İksir kitabına bakıp tebessüm etti. Hızla karıştırdığı ve büyülediği deney tüpünü kenara bırakıp kazanın içine şurubun tamamını döktü. Uzun ve oldukça sıkıcı bir hazırlama döneminin ardından elindeki mantar kapağı olan, ufak şişeye ucu eğimli, sivri kepçesiyle birlikte doldururken profesörün bakışları ile irkildi. "Hazırladım, Profesör Potter." Etrafı toparlarken gözlerini ona bakan ve iksiri yapamayan öğrencilerin bakışlarından ayırmaya çalışıyordu. Büyük bir hevesle kendini sandalyesine bıraktı. Bitirenler kuşkusuz mükemmel bir dinlenme süresi kazanıyordu.



___________________________________________


Renklendirme: 10/10
Betimleme: 9/10
Uzunluk: 8/10
Noktalama ve yazım yanlışları: 10/10
Akıcılık ve İçerik: 9/10

Puanınız: 46!

~Dimitri Stefan Potter
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lorraine Molyneux

Lorraine Molyneux


Lakap : Lory. | Lora.
Rp Sevgilisi : Yok.
Mesaj Sayısı : 59
Kayıt tarihi : 23/08/11

Özel
Rp Puanı:
5.Sınıflar | 1.Ders Left_bar_bleue96/1005.Sınıflar | 1.Ders Empty_bar_bleue  (96/100)

5.Sınıflar | 1.Ders Empty
MesajKonu: Geri: 5.Sınıflar | 1.Ders   5.Sınıflar | 1.Ders Icon_minitimeCuma Eyl. 09, 2011 12:47 am

    Elindeki ufak defteri yavaşça döndürerek sabit bakışlarla izlemeye devam etti Lora. Bunu büyük ihtimalle üçüncü ya da dördüncü sınıftan olduğunu tahmin ettiği Gryffindorlu kızın çantasından aşırmak için büyük bir istek duymuştu kısa bir an, fazla düşünmeden arkadaşlarıyla sohbet ederken aşırıvermişti. Günce gibi bir şeye benziyordu, en azından etrafına dolanmış bir kurdele vardı ve istenmeyen kişilerin açmasını istemediği belliydi. Omuz silkerek kurdelenin ucunu tutup hızlıca çekti. Sayfalar onları tutan bağdan kurtulmanın hızıyla yavaşça açıldı. İlk sayfadaki çarpık bir elyazısı ile yazılmış ismi okumaya çabaladı birkaç saniye: Dita Von Teese. Büyük ihtimalle ailesinin çocukluğunda sorunlar olan türden bir kızdı Dita, böyle bir ismi hangi anne babanın koyabileceğini bir türlü aklı almıyordu. Birkaç sayfayı çevirip rasgele cümleler okumaya başladı, çoğu kendisinden büyük olan ve adının Andre -sanırım böyle birini duymuştu- olduğunu söylediği çocuğa olan aşkı ile ilgiliydi, ezik. Kendisinin bile asla böyle bir şey yaşamamasının yanı sıra bunu bir deftere yazıp çok kolay bir şekilde kaybolacak şekilde tutmayı asla denemezdi. Oturduğu ağacın altından kalktı yavaşça ve üzerini silkeledi. Saat neredeyse öğlene yaklaşırken öğle yemeğinden önceki son dersine girmesi gerekiyordu cadının. Derin bir nefes alıp defteri çantasındaki diğer eşyaların yanına saklarken okula doğru ilerlemeye başladı. Çantasındaki bütün eşyaları yere yaymış hızla aramaya devam ederken endişeden çatlıyormuş gibi görünen bir kızın yanından geçti hayalet sessizliğinde. Dita, küçük aşkının öğrenilmesinden korkuyordu anlaşılan. Kimsenin görmemesi için başını eğdi ve muzipçe sırıttı. Bazen bu tür ufak saçmalıklar bile onun neşesini yerine getirmeye yetiyordu, monoton bir güne farklılık katmak ilginç bir deneyimdi tabii.

    Zindanlara doğru giden merdivenlerden ikişer ikişer inip hala yaptığı şeyleri düşünürken sırıtmasına engel olamıyordu bir türlü. Kızın canına biraz daha okuyacaktı elbette, günceyi öylece elinde tutmak bir süre sonra Dita'nın onu gerçekten kaybettiğini düşünmesine yol açardı. Belki de onu Andre'ye vermeliydi ama bu da eğlenceli olmazdı, işin tamamen içinde olması gerekiyordu, ikisinden biriyle konuşması falan gerekiyordu. İksir dersliğinin yeni boyanmış kapısından içeri geçerken arkasından gelen çocuğun az daha ona çarpmasına yol açacak şekilde durdu. Neredeyse karanlık olan sınıftaki tuhaf koku yine birinin yanlışlıkla bir şeyler kırdığının göstergesiydi. Burnundan nefes almamaya çalışarak zorunlu olarak ders eşi olduğu kızın yanına doğru ilerledi ve çantasını ayaklarının altına koydu. "Yine şu Aredhel, her seferinde aynı yemi nasıl yutmayı başarıyor bilmiyorum." dedi yanında oturan cadı, kendisi yaşlarındaki şaşkına dönmüş kızı göstererek. Kız o kadar saftı ki her ders aynı numara işleniyordu ve yine kanıyordu, tuhaf. İnsan bir yerden sonra öğrenmesini ve fark etmesini bekliyordu ama yoktu işte öyle bir şey. Yanındaki cadıya sadece omuz silkerek cevap verdi, yeterli bir cevaptı. Yavaş yavaş kokuya alışmaya çalışırken gözlerini kısmasına sebep olan ışığa doğru başını çevirdi. Zindanda sadece bir pencere vardı ve öğle güneşi yeterince aydınlatıyordu ortalığı, tabi buna aydınlatma diyebilirsek. Duvarlarda her türlü iksir fırlatılmış izlenimini veren sökülmeye başlamış boyalar vardı, biraz daha kazımaya kalkarlarsa yandaki zindana gidebilecek bir yol bile açabilirlerdi herhalde. Duvarların büyü ile ayakta durduğuna emindi zaten Lora, imkansızdı bir kere bu duvarın dik durması. Burnuna iksir dışında yanık bir koku gelince ilgisini etrafından uzaklaştırıp çaprazında bir yerlerde oturan kıza dikti. Ders daha başlamadan kazanın altını yakmayı çalışıyordu, kesin bir Ravenclaw'du. Çoğu zaman Lora onlara bakıp gözlerini devirirdi, aynı yaşta ve aynı binada olduğu öğrencilerin neden kendisinden farklı olduğunu düşünürdü. Kendisi kesinlikle bir Ravenclaw olmaya uygun değildi, ders çalışmayı hiç sevmezdi ki o! Ravenclaw Ortak Salonu ise tamamen bir kütüphaneyi andırıyordu, bir yığın kitabın üst üste dizilmiş bir şekilde köşede durmasının yanı sıra herhangi bir eğlence olduğunu gösteren ses bile duyamıyordu oradayken, herkes inekti işte.

    Kapanan bir kapı sesini duyunca kafasının içindeki düşüncelerden ayrılıp sınıfa geri döndü. Bütün sınıfın dikkatini çekmeyi başarmış bir şekilde sessizce masanın yanında duran profesör Potter, tam sessizliğin sağlanmasını bekliyormuşçasına durdu. Alçak ancak bütün sınıfın duyabileceği bir ses tonuyla konuşmaya başladı. En klasiğinden SBD diyerek girmişti konuşmasına, bütün profesörlerin aynı şeyi söylediği düşünülürse fazla umursamasına gerek yoktu. Ancak 'Rahatlatma İksiri' kulağına çalınınca dinlemeye başladı. "İçen kişi gerçekten de rahatlar. Malzemeler ise iki tane Aytaşı ve Hellebore Şurubu. Nasıl yapacağınızı ise kitaplarınızın seksen altıncı sayfasında bulabilirsiniz." Rahatlatma İksiri, bir beşinci sınıfa verilebilecek en basit dersti. Profesör yerine otururken sınıfın bir kısmı malzemeleri alabilmek için dolaba yöneldi, bir kısmı da kitaplarını çıkartıp seksen altıncı sayfayı aramaya başladı. Dolabın önündeki kalabalığı görünce çantasına eğilip iksir kitabını aramaya başladı. Kenarlarının canına okunmuş kitabını bulduğunda hızla çevirerek seksen altıncı sayfayı açtı ve işte karşısındaydı, Rahatlatma İksiri. Aslında kitaba bakmaya gerek duymuyordu, kesin 'bütün malzemeleri at ve hepsi eriyene kadar bekle' gibi bir şeydi bu. İki çeşit malzeme vardı sadece sonuçta, en fazla neler yapılabilirdi ki? Sayfaya son bir kez bakıp dolaptan alması gereken başka bir şey olmadığından emin olunca ayağa kalktı. İki ay taşı ve bir şişe şurup alıp yerine döndüğünde yanındaki cadının çoktan işe koyulduğunu gördü kaşlarını çatarak. Yerine oturup malzemeleri masanın üstüne koyarken cadıya doğru dönüp konuşmak için dudaklarını araladı. "Cidden iksirin nasıl yapılacağını çözdün mü? Bana özet falan geçsen?" dedi yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştirip yalvarıyormuş gibi ellerini birleştirerek. "Su kaynadıktan sonra taşları içine at, kafana göre biraz karıştır ve şurubu dök. Başka bir şey yok." dedi cadı kepçeyi eline alarak. Onun bu halini görünce kısa bir an iksir yapmayı yemek yapmaya benzetti Lora, bir şeyleri doldurup pişiriyorlardı ikisinde de. "Teşekkürler." dedi önüne dönerek. Asasını çıkartıp hızlı bir büyü ile altını yakarken farklı bir büyü ile içine su dolmasını sağladı. Suyun kaynamasını büyü ile hızlandırmak yerine tembellik edip kendi kendine kaynamasını beklerken geriye doğru yaslanıp taşlardan birini eline aldı. Harika bir şeydi aslında ay taşı, beyaz ve yuvarlaktı ancak içinde mavi ve gri dumanlar varmış gibi görünüyordu. Sanki Dünya'nın minyatür versiyonuydu da duman dediği şeyler bulutlardı. "Bana kalırsa biraz daha beklersen o su buharlaşmaya ve ortadan kaybolmaya yetecek kadar kaynamış olacak." dedi cadı. Karıştırmayı bitirmiş iksiri şişeye dolduruyordu. "Ah, evet." dedi Lora doğrulup kazanına yaklaşarak. Hızlı adımlarla tekrar malzeme dolabına gidip bir ay taşı daha alırken fazla dikkat çekmeyeceğini umdu sadece. Elinde üç ay taşı olmuştu şimdi, bir tanesini de sırf sevdiği için yanında götürecekti elbette. Bunlar sadece malzeme olduğu için -ve tabi ay taşının fazla iksirde kullanılmaması durumunda- öğrenseler bile kimsenin umurunda olmazdı. Gizlice yapmaya gerek duymadan bir tanesini çantasına attı ve diğer ikisini eline alıp kazanın içine attı. Suyun tuhaf bir ses çıkartması ile ay taşları kazanın dibine batarken karıştırmak için işine yarayabilecek bir şeyler aradı masanın üzerinde. Sonunda az önce arkadaşının kullandığına benzer bir kepçeyi aldı eline. Bir yandan yavaşça karıştırırken kitabın üzerine eğilmişti. Saat yönünde sekiz kez karıştırması gerekiyordu, doğru yönde karıştırdığı için rahatlamıştı birden. Sekiz kez olunca kepçeyi çıkartıp yanına koydu ve şurubu eline aldı. Tekrar kitaba baksa da ne kadar konulması gerektiğinden bahsedilmemişti, şişesi zaten ufak olduğu için belki de bütün şişeyi boşaltması gerekiyordu. "Ne olacaksa olsun." dedi omuzlarını silkerek ve tıpayı açıp hepsini boşalttı. İksiri kırmızıya yakın bir renk alırken iksiri başarabilmiş olanların da -Ravenclaw olanlara bakması yetmişti- aynı renkte olduğunu görmüştü, en azından becerebilmiş görünüyordu. Boş bir şişe alıp iksiri doldurdu ve tıpasını sıkıca kapattı. Profesörün yanına doğru ilerleyip etiketlemiş olduğu iksiri masaya bırakırken masanın tam arkasındaki saate baktı. Beş dakika sonra zil çalacaktı ve bu öğle yemeğine doğru ilerleyen bir özgürlük anlamına geliyordu. Masasına dönüp hızlıca kazanın içinde kalanları temizlerken kitabını çantasına tıktı. Zilin çalması ile neredeyse herkesten önce fırlayarak kendini uyuşturan Rahatlatma İksiri kokusundan uzağa attı.

    Merdivenleri hızlı adımlarla çıkıp Dita'yı bulma umuduyla koridorda ilerlerken onunda bir sınıftan çıktığını görünce şansına teşekkür etti. "Hey, Dita." dedi cadıya doğru seslenerek. Kızın ona şaşkın bakışlarıyla bakması ve adını bildiğine şaşırması iyiye işaretti. "Bunu mu arıyordun?" dedi çantasından günceyi çıkartıp kıza doğru uzatarak. Şimdi tam yanında duran kızın şaşkın bakışları yerini utanca ve yüzdeki kızarıklığa bırakmıştı. Günceyi almak için hamle ederken Lora ondan hızlı davranıp kolunu geriye doğru çekti. "O kadar çabuk değil." dedi başını eğip güncenin ne işine yarayabileceğini düşünerek. "En azından seni rezil etmeden verebileceğimi sanmıyorum. Andre'nin bunu öğrenmesi güzel olabilirdi pekala." dedi gözleri parlayarak. Dita'nın ya sinirinden ya da utancından daha da fazla kızarmasını izlerken gülümsedi. "Belki de bunu direk ona vermeliyim, ne dersin?" Kızın itiraz eden bakışları eşliğinde cevap vermesine fırsat kalmadan susması için bir işaret yaptı ve yüzündeki gülümsemeyi sildi. Alex önemli bir şey varmış gibi yanına gelmesini işaret ediyordu delicesine. Tekrar Dita'ya odaklanırken kızın tam arkasından geçen çocuğu gördü Lora. "Hey Andre, nasılsın?" dedi kızın nefesinin kesildiği duyarak. Bugünlük bu kadar eğlence yeterdi sanırım. Günceyi kısa verip Andre'ye el sallarken sevimli bir ifade yerleştirdi yüzüne. "Sanırım eğlenmekten vazgeçtim." dedi sahte bir şekilde iç çekip Alex'e doğru yürümeye başlarken arkasında yerin dibine girmiş bir Dita bırakarak.


___________________________________________


Renklendirme: 10/10
Betimleme: 10/10
Uzunluk: 10/10
Noktalama ve yazım yanlışları: 9/10
Akıcılık ve İçerik: 10/10

Puanınız: 49!

~Dimitri Stefan Potter
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexandra Rhea Galibina

Alexandra Rhea Galibina


Lakap : alex, alexy, rhea.
Rp Sevgilisi : marcus black. <3
Mesaj Sayısı : 44
Kayıt tarihi : 22/08/11

Özel
Rp Puanı:
5.Sınıflar | 1.Ders Left_bar_bleue89/1005.Sınıflar | 1.Ders Empty_bar_bleue  (89/100)

5.Sınıflar | 1.Ders Empty
MesajKonu: Geri: 5.Sınıflar | 1.Ders   5.Sınıflar | 1.Ders Icon_minitimeC.tesi Eyl. 10, 2011 7:55 am

    Kitabının arasından kayan notları toplamakla meşguldü yerlerden. Hava biraz daha esmeye başlamış, saçları biraz daha dalgalanıyordu rüzgarda. Ama güneş kendisini gösteriyordu yine de.Tüm notlarını kitabının ağır sayfaları altına sıkıştırdıktan sonra derin bir nefes aldı. Bir an önce dersliğe gitmenin en iyisi olacağını düşünürken soluklarını karıştırıyordu sürekli. Derslerine böyle bir zamanda sarılmak, özellikle bu sene için böylesine çalışması onun için bir şanstı doğrusu. Kendisini normalde sessiz hissettiği için sadece kitap okumakla yetinirdi genç kız, ama bu sene derslerdeki tüm bilgileri dinlemenin yanında, kızlar yatakhanesinde ayaklarını karnına doğru yavaşça çekecek ve dersi için pratikler yapmaya söz vermişti. Tabi en azından kendisine. Ağzında, sevdiği şarkıyı mırıldanırken duraksadı birden. İksir dersini hep sıkıcı geçiriyordu Alexandra, tamam derse karşı sevilmeyen bir yanı yoktu ama ısınamıyordu. Belki de bu iki dönem önce kazanını patlatmış olmasından kaynaklanıyordu. Bir şey olmamasını umut ederek dersliğe doğru sakin adımlarıyla ilerledi tekrardan. Bu defa Lorraine'den yardım alması gerekecekti, tabi kesinlikle iyi bir iş çıkarmak istiyorsa. Adımlarını sıklaştırarak seri bir şekilde ilerlemeye koyuldu. Etrafında gördüğü öğrencilerden çoğu yürümekten başka bir şey yapmıyor, bazıları ağaçların altına çekilerek böyle bir havaya karşın önlerindeki kitaplara vermişlerdi dikkatlerini. Geriye kalanlar ise birbirlerini düşman belleyen ifadeleriyle, karşılarındakilere laf yetiştirmekle meşguldü. Yüzüne küçük bir tebessüm yerleştirdikten sonra kitaplarına sıkıca sarıldı ve başını öne eğerek yürümeye başladı.

    Fazla sürmeden dersliğe geldiğinde tahta ve gıcırdayan büyük kapıyı ittirdi içeriye doğru. Ortamdaki sıcak ve loş ışık genç kızı her ne kadar rahatlatsa da üzerine çevrilen gözler rahatsız etmişti Alexandra'yı. Hızlıca, kazanın başına geçmiş, gülerek diğer kızlarla tartışan Lorraine'in yanında bitti. Uzun parmaklı, bembeyaz teniyle bütünleşmiş elini genç kızın omzuna atarak konuştu ve sadece bir kelime söyleyebildi diğer kızlara da. "Selam." İçeriye büyük adımlarıyla koşarak giren çocukların ardından yumuşak bir tavırla içeriye girdi. Öğrencilerin yüzlerine her zamanki gibi normal ifadesiyle baktıktan sonra derin bir nefes aldı ve kazanların konulduğu yüksek masaların etrafında dolanmaya başladı Profesör Potter. Yaşıtlarına göre bu işte başarılı olacağını daha I.Sınıf'tan itibaren düşünse bile şu an bunun tam aksini olacağını düşünüyordu. Kazanı patlattığında, ona gülen öğrenciler gözünde canlandırdıkça kendisinde bir güç buluyordu sanki genç kız. Profesörün selam vermesinden sonra küçük sözcüklerini anımsamadı ve daha sonra dinlemeye yerleşti. Aslına bakılırsa dersi tam vaktinde yakalayabilmiş, ne yapacağını kendisinden emin bir şekilde biliyordu. Profesörün dediklerini tekrarlamaya çalıştı beyninde, kelimesinden kelimesine. "Bu sene sizin SBD yılınız. Daha fazla çalışıp ileride, mesleğinizi seçmede çok önemli bir sınavı atlatmalısınız. Bu yüzden size, SBD düzeyinde sınavda çıkabilecek türden bir iksir öğreteceğim. Rahatlama İksiri."

    Ellerini öksürecekmiş gibi ağzına götürerek Lorraine'in kulağına yaklaşarak bir şeyler söylemeye çalıştı fısıldayarak. "Ne rahatlatıcı ama öyle değil mi?" Küçük kıkırdamaların arasından sıyrılarak anca kendilerine gelebilmişlerdi. Uzun ve kısa açıklamaların birbirini karıştırışına tanık olurken Profesör Potter'ın söylediği sayfalara odaklanmaya çalıştı. Vazgeçmişti, başarabilirdi belki de, istediğini yapabilir, kimseden yardım istemeden doğru düzgün bir iksir hazırlayabilirdi. Tıpkı, geçen dönem derslerde yüzüne gülen şans gibi. Kitabının seksen altıncı sayfasını ağır el hareketleriyle ararken, başının tekrardan ağrımaya başladığını hissetti. Dün geceden beri yorgunluk üzerine düşmüş, yapmak istediği şeyleri isteksizce yapmaktan zevk alıyordu adeta. Ortamın kötü kokulu havasını içine çekmemeye çalışarak kendine geldi yavaşça. Yanında duran kitabın yazılarını okumaya çalıştı kitaba biraz daha yaklaşarak. Fazlasıyla küçük yazılara göz gezdirerek yapılışını inceledi ve aklının bir köşesine kısa da olsa birkaç şey yazmakla yetindi. Malzeme dolaplarına doğru ilerlerken omzuna çarpan kıza aldırmadı ve her zamanki ifadesiyle masumca baktı ve kısa bir özürle yetindi. "Üzgünüm. Özür dilerim." Kızın umursamaz ve sanki uyuşturucu bağımlısıymış gibi bakan gözlerinden kendisini kurtardıktan sonra sıraya geçerek malzeme dolaplarına doğru ilerlemeye başladı. Üç saniye geçmeden kendisine gelecek sıra azalıyor, sonunda yeni bir iksire başlayacağı için küçük bir çocuk gibi seviniyordu Alexandra. Dolaba geldiğinde ise eğilerek kolunu malzemelere doğru uzatarak iki adet aytaşını ve bir tane Hellebore şurubunu eliyle kavrayarak geriye doğru çekildi. Sırada olan arkadaşına gülümseyerek kazanına doğru ilerledi ve masanın yanına geldiğinde malzemeleri kitabının üzerine bıraktı yavaşça. "Başlıyoruz Alexandra." Kolay bir şey olacağını düşünerek kendi kendisine destek olmaya çalıştı ve kitabında okuduğu adımları bire bir uygulamaya koyuldu.



___________________________________________


Renklendirme: 10/10
Betimleme: 9/10
Uzunluk: 10/10
Noktalama ve yazım yanlışları: 10/10
Akıcılık ve İçerik: 9/10

Puanınız: 48!

~Dimitri Stefan Potter
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
5.Sınıflar | 1.Ders
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» II. Sınıflar | İlk ders
» 1. Sınıflar | 1. Ders
» I. Sınıflar | İlk Ders
» 6.Sınıflar | 1.Ders
» II. Sınıflar | I. Ders

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: Hogwarts Geçmişi-
Buraya geçin: