Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Theodorakis Palabras

Theodorakis Palabras


Lakap : Apollo
Rp Sevgilisi : --
Mesaj Sayısı : 605
Kayıt tarihi : 19/08/10

Özel
Rp Puanı:
Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders Left_bar_bleue99/100Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders Empty_bar_bleue  (99/100)

Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders Empty
MesajKonu: Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders   Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders Icon_minitimePerş. Haz. 07, 2012 2:03 am

    Mars'ın çığlığıyla uyandı Apollodoros. Venüs okşadı ardından tatlı yüzünü. Satürn ıslatmasa olmazdı halkasından ve elbette Jüpiter kuruladı iyimser şansıyla. Heyecandan bütün gece uyuyamamış sehpanın üstündeki ufak Merkür'üyle oynayıp durmuştu, Apollo. Bütün gece, sabah yapacaklarını ve öğrencilerini düşündü. İlk senesindeki ilk dersiydi ve gerçekten her şey hızlıca geçip gidecekti; buna inanıyordu, inanmak istiyordu! Daha gençti pek de tecrübeli değildi, ama o bir profesördü; Hogwarts'da bir profesör!

    Ayağa kalkmasıyla sarsılması bir oldu. Altın kaplamalı devasa teleskoptan güneş yansımıştı gözüne. Ufak bir tebessümle lavaboya doğru yürüdü. Yüzünü yıkayıp geri döndüğünde her zamanki gibi ilk önce Bulut Ölçer’e baktı. Bulut Ölçer, bugün havanın her zamankinden güzel olacağını söylüyordu. Bahar aylarının yaza kucak açtığı bu günlerde havanın hafif meltemli olması en çok istediği şeydi. İyilik meleği Venüs, yine yanındaydı yani. Ve Neptün'den eser yoktu desenize; ne şeytandır o… Kenarları eskimeye yüz tutmuş koltuğuna oturmadan önce üzerini değiştirdi ve yeni bir takım elbise giydi. Sonra biraz dinlenmek için koltuğa oturdu. Arkasına yaslanıp rahatlamak istiyordu. Ama bir an önce derse de gitmeliydi aslında. Oturduğu gibi kalktı koltuğundan. Kitabını, küresini ve de asasını aldıktan sonra kapıya yürüdü. Güzel bir silkelenişin ardından kapıyı açtı ve o büyük karizmasıyla koridorda mavi keten pelerinini savura savura yürümeye başladı. Aynı kulede oldukları için okul müdürü Bay Potter'ı gördü ve pelerininin önünü eliyle kapatarak selam verdi. "İyi şanslar Apollodoros." dedi Dimitri gülen bir ifadeyle. "Şansa ihtiyacım yok Bay Potter. Jüpiter'im yanımda." diyerek gözlerini devirdi. Ve yeniden selam vererek yoluna devam etti. Sınıfına gelmişti, içeriye girdi ve temiz oksijen yüzünü yaladı adeta. Bu sınıfın bulunduğu kanat, rüzgarı ve Yasak Orman’ın manzarasını tam alıyordu. Şimdi yapılacak tek bir şey kalmıştı; öğrencileri beklemek...

    Oturdu. Bekledi. Hayal kurdu: 5 yıl önceydi, son senesi. En ön sıralarda hafif sarışın bir oğlan, hep eli havada; gözleri Mars gibi hep parlak; canlı, sevecen Merkür gibi; çok da zeki. Gözü doldu Apollodoros'un bir an. Aslında bu kadar duygusal da değildi kendisi ama bir daha bu sıraları göreceğini hayal bile etmezdi. Tam 5 yıl sonra yeniden bir okuldaydı, tek fark Durmstrang’da değil; Hogwarts’da olmasıydı. Hatırları ve o hüzünlü, tatlı, sevecen anıları canlandı gözünün önünde teker teker. Kapının açılmasıyla da dağıldı hatıra bulutları. İçeri iki öğrenci girmişti. Heyecanlıydı bir tanesi çünkü elleri titriyor; ta uzaktan bile görülebilirdi. Selam verişi bile bir sevinç, bir hüzün, bir heyecan içeriyordu. En öne oturdular ve baktılar suratına Apollo’nun. Ve bu bakışlarda Apolla için ders başlıyor anlamına geliyordu.

    Sesini toparladı ve pencereden son bir kez babaya -güneşe- baktı ve derse başladı. "Merhaba çocuklar. Bildiğiniz gibi ben Astronomi Profesörü Apollodoros Olivrsson. Bu sene ilk kez bir prosöfer unvanıyla bu sınıfa giriyorum. Bu nedenle birbirimize yardımcı olursak sevinirim." dedi Apollodoros. Hatıraları anlatısı geliyordu içinden. Ama kendine hakim olmasını bilirdi. Bir an önce derse geçmek istiyor, bildiği tüm her şeyi aktarmak istiyordu.

    "Evet gençler. Şimdi dersimize geçelim. Dop dolu bir yıllık program hazırladım sizler için. Geçen sene bildiğim kadarıyla Astronomi temellerini öğrenmişsiniz. Bu sene ilk konu olarak en sevdiğim ve "Yaramaz" diye adlandırdığım gezegenimiz Merkür'ü işleyeceğiz." dedi Apollodoros. "Yaramaz" derken yüzünü buruşturmuş ve sevimli bir şekilde göz kırpmıştı. Bu hareketi, kendi dahil tüm sınıfı kıkırdatmıştı.

    "Derse başlayalım bakalım. Merkür. Dediğimiz gibi en yaramaz olan. Yaramaz dememin sebebini bilecek olan var mı?"(1) dedi ve sınıftan cevap bekledi. Cevap için elini kaldıran öğrencilerden ilk elini kaldıranı seçti ve cevabını dinledi. Öğrenci şaşırtıcı bir şekilde cevabı bilmişti. Bunun üzerine Apollodoros "Doğru bildiniz... Astronomi dersinin ilk ek puanını size veriyorum. +5 puan. Teşekkürler, oturabilirsiniz." Öğrencinin bina arkadaşları sevinç nidaları atınca Apollodoros elini kaldırdı ve sınıfı susturdu. Derse devam etmeliydi. Az önce yaptığı sistemi okulda okuduğu zamandan bu yana planlıyordu ve dersinin daha ilk dakikasında hayata geçirmişti.

    "Merkür, Güneş'e en yakın olan gezegendir. Bir turunu 88 günde tamamlar. Merkür etkisini majik açıdan kullananlara yılda en az dört kez imkan taşır. Merkür’e karşılık gelen renk, spektrumun tümüdür, yani farklı renklerin üst üste düşmesidir. Ulaşım, haberleşme, eğitim ve ticaret bilgileri algılama, kayıt etme, karşılaştırma ve karar ile sonucu yazılı veya sözlü olarak anlatma gibi zihinsel işlemleri simgeler." dedi Profesör ve sınıfa sorunuz var mı gibisinden baktı. Sınıftan ses gelmeyince devam etti. Aslında bu anlattıklarını Ravenclawlı birkaç gencin haricinde hiçbiri anlamıyordu, açıkça söylemek gerekirse.

    "Güzel. Buraya kadar anladıysanız devam edelim. Bu gezegenin aklı temsil ettiğini söylemek yanlış olmaz, ama yeterli değildir. Merkür mantığı, akıl yürütmeyi, beynin sol kısmını temsil eder. Kendimizle başkaları arasındaki köprüdür. Merkür zekadır, düşüncedir, soyut olanı somutlaştırma yeteneğimizdir. Merkür akıl, ruh ile kişilik arasındaki bağı temsil eder." dedi ve sınıfın arkasındaki dolapta duran Merkür'ün sihirli küresini getirdi masasına. Bu sırada tüm öğrenciler pür dikkat Apollodoros'u dinliyorlar ve izliyorlardı.

    Masasına doğru gelirken konuşmasına devam etti. "Muggle doğum tarihlerinize göre herkesin bir burcu vardır. Bilirsiniz hepiniz. Ya da bilmezsiniz ama sorun değil, bu okuldan mezun olmadan mutlaka öğreneceksiniz hepiniz. Hem çok zevklidir Muggle burçlarıyla uğraşmak. İşte o burçlara; etkilerine değinecek olursak Merkür değişken ve konuşkan İkizler’in ve analizci Başak'ın yöneticisidir. Kova'da güçlüdür. Fakat bu etkileri bazı insan -ki bu insan kavramının içine hem büyücüler hem muggleları dahil ediyorum- inanmaz. Bazıları da inanır doğal olarak. İnanıp inanmaması size kalmış." dedi ve konuşmasını sonlandırdı. Çoğu öğrenci hala dediklerini idrak etmek ister gibi gözlerini Apollodoros'tan ayırmamışlardı. İçlerinden biri elimde kalemi harıl harıl not alıyordu. "Cornelius bana bakar mısın?" diye seslendi Apollodoros. Bir Ravenclaw öğrencisi olan Cornelius, kafasını kaldırıp büyük bir tebessümle Apollodoros'a baktı. "Efendim Profesör?" dedi. "Cornelius, senden bir şey istiyorum. Buraya gelip arkadaşlarına Merkür'ü küresinde göstermek ister misin?" dediğinde oğlan birden kızardı ve tereddütle profesöre baktı. "Gel buraya. Bu harika şeyi yakından görmek isteyeceğini düşündüm. Senden sonra da herkes teker teker buna bakacak. Ve sonra da dersimizi sonlandırırız." dedi Apollodoros ve kısa ama uzun soluklu bir konuşmanın ardındaki mutluluk sesini soluk gül rengi dudaklarının arasından çıkardı. Cornelius ayağa kalktı ve masaya doğru yürüyüp küreyi inceledikten sonra Profesör'e teşekkür etti ve yerine doğru giderken sıradan herkes teker teker gelip bakmaya başladı. Ve böylelikle yılın ilk dersi sonlanmış oldu.


________________________________________________________________________________________________________________________

(1) Derse benim özel eklentimdir. Yönetim tarafından onaylıdır. NPC kullanımları da yönetim tarafından onay alınarak yapılmıştır; şahısların haberleri vardır.
Şayet soruyu bilmiyorsanız ve siz yazarken daha cevaplanmamışsa ufak bir betimlemeyle olayı geçiştirebilirsiniz. Mesela, "Önlerden bir öğrenci hemen elini kaldırdı ve soruya cevap verdi." tarzında.
Ve soruyu isteyen herkes cevaplayabilir. Ben cevaplarınıza göre 5 üzerinden ek puan vereceğim. Cevaplamak istemiyorsanız da dediğim gibi betimleyip geçin. Zorlanmanıza gerek yok.
Fakat rp'de dediğim gibi ilk bilen -ki bu yazan anlamına da gelebilir- öğrencinin binasına da doğrudan +5 puan gidecektir. Öğrenciye gidecek puan haricinde.
En az 500; en fazla 750 kelimeden oluşan bir oluşan bir rp istiyorum. Betimlemeler ve imla kuralları puanlamada öncelik kazanacaktır. Ona göre yazınız. Renklendirme işine de önem göstermenizi öneririm.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://cookieandmilkshake.tumblr.com/
Jack Stepanoviç Karenin
Slytherin VI. Sınıf Öğrencisi
Slytherin VI. Sınıf Öğrencisi
Jack Stepanoviç Karenin


Lakap : Hermione, Jackie, Panas, Ash, Aleksey (Herkesin ona seslenişi farklı ama o Jack'i tercih eder. Tabi, Aleksey hariç. O lakabı seviyor çünkü o Natalia'dan.)
Rp Sevgilisi : Rus Kızı vs. Meyve Suyu
Mesaj Sayısı : 851
Kayıt tarihi : 14/08/11

Özel
Rp Puanı:
Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders Left_bar_bleue97/100Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders Empty_bar_bleue  (97/100)

Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders Empty
MesajKonu: Geri: Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders   Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders Icon_minitimeÇarş. Haz. 13, 2012 1:50 am

    Yeni günün ışıltıları gözüne çarparken uyandı. O kadar tatlı bir uyanıştı ki bu gözlerini kısıp sessiz yeşil gölün üzerindeki parlak güneşi izlemeye daldı gotik işlemeli uzun pencereden. Royce'un horultularını duyabiliyordu. Ama ne duyarsa duysun bunu ona söylediğinde kesinlikle reddedecekti. Yüzünde iyi uyandığınız günlerde oluşan içinizdeki mutluluk hissini dışa vuran bir gülümseme oluştu ve dönerek sırt üstü uzandı. Her iki kolunu da başının altına almıştı ve günün bu en sakin anının tadını çıkarıyordu. Gülümsemesi giderek büyüdü ve tüm yüzünü kapladı. Bugün Astronomi dersi vardı ve evet, Natalia da orada olacaktı.

    Yataktan kalkmak için doğruldu. Oldukça çevik hareket edebiliyordu, özellikle son bir kaç haftaya kıyasla.. Örtüsünün yarısı yine yerdeydi ki buna şaşırmak yersizdi. Ne zaman örtüsü yerinde durmayı becermişti ki?! Ayağa kalktığında özensiz hızlı bir hareketle tüm örtüyü kucağına alıp yatağa bıraktı. Yatağı toplamak aklından geçen şeylerden hiçbiri değildi. Çıplak ayağı gözüne çarptı ve böylece ‘kayıp çorap tekini aramak’ yapılacaklar listesinde ilk sıraya yerleşti. Aralık doğumlu olduğu için henüz on altı yaşındaydı ve uzun süren tatil boyunca asasını kullanamamanın verdiği alışkanlıkla ilk önce eğilip yatağın altına baktı. Çorap görünürde yoktu ama yere düşmüş uzun, krem rengi asası ve iki gündür görmediği KSKS kitabı tam karşısındaydı. Asayı alıp “Accio Çorap.” diye seslendi, yavaşça. Kimsenin uyanmasını istemezdi çünkü, ki Royce’un horultuları arasında sesinin duyulabileceği de muammaydı aslına bakarsanız.

    Çorap, üçüncü sınıflardan bir çocuğun yatağının altından uçarak eline geldi. Nasıl o kadar uzağa gidebilmişti ki ve neden bu kadar şişkindi ki? Neredeyse ayağı kadar büyük bir fare çorabın içinden heyecanla zıplayıp yağlı bedenini ve uzun kahverengi tüylerini sallayarak başka bir yatağın altına doğru –sanırım kafası karışmıştı hayvanın- hızla kaçarken cevabını aldı. Bir refleks gibi çorabı elinden attı; kim bilir, belki tek çorap giymek moda olurdu.

    KSKS kitabını koymak için dolabı açtığında dolabının iç kapağındaki resimlere gözü kaydı. Aslında pek fazla bir şey yoktu. Durmstrang'daki dolabına kıyasla hiçbir şey hem de! Mutlu fotoğraflarla dolu bir kapaktı oradaki. Şimdi ise küçük hareketli bir fotoğraftan başka bir şey yoktu ve birkaç not vardı tabi unutmamak için oraya iliştirdiği. Fotoğrafta iki kişi vardı birbirlerine sarılmış ve gülen; o ve annesi. Son zamanlarda hep olduğu gibi yine içinde üzgün bir kıvılcımın dolaştığını hissetti. Son iki aydır, koskoca iki aydır, tek bir cevap alamamıştı. Babasının anlattığı şeylerse saçmalıktan başka bir şey değildi. 'O gün..' diye düşündü 'mektup elimdeydi.' Boğazına düğümlenen yumrudan kurtuldu sadece bir şeylerle ilgilenmek için Astronomi kitabını alıp sırtını duvar tarafına dayayarak yatağa oturup okumaya başladı. Şuan yaslandığı duvarın arkasında kimlerin olduğunu biliyordu, namı değer Slytherin dörtlüsünün -Xavier, Krystof, Julius ve Nathaniel- odasıydı. Yüzünde istemsiz olarak katı, soğuk bir ifade belirdi. Hayatı boyunca kimseye gerçek anlamda kin duymamıştı veya kimseden nefret etmemişti Jack, ama şimdi inkâr edemediği bir gerçek vardı. Babasının sözleri tekrar kulağına geldi “Xavier denen o çocuktan uzak duracaksın.” Hah. Xavier'dan asla kaçmazdı, aslına bakarsanız gerçekten yenileceğine inanmadığı hiçbir şeyden kaçmazdı ve Xavier'a asla yakın da olamazdı. Bu... Bu Jüpiter'le Neptün'ün yakınlaşması gibi saçma bir şeydi.

    "Hey!" diye hafif uyku mahmuru bi ses duydu neredeyse bir saat sonra. "Kaç saattir uyanıksın sen?" Jack saatine baktıktan sonra, Thunder'a bakarak cevap verdi "..nerdeyse kırk kırk beş dakikadır falan, yani sizin horuldadığınız zamanlardan beri!" ve sırıttı. Thunder bunun üzerine gözlerini devirip kızgın bir ifadeyle ona baksa da Jack onun, içinden sırıttığını biliyordu. Ardından Royce'un gürlemesi tüm odayı doldurdu ve Jack'le Thunder gülmeye başladılar.

    İlk dersin saat sekiz küsürlerde başladığı düşünülürse artık giyinip kahvaltıya inme vakti gelmişti. Jack çantasına günün kitaplarını koyarken Thunder, Royce'u kibar sayılmayacak bir şekilde uyandırdı. Her şey hazır olduğunda üniformalarını giymiş ve kahvaltıya inmişlerdi. Jack kendini onların yanındayken son zamanlarda hiç olmadığı kadar doğal hissediyordu, mutlu, eğlenceli. Sanki yıllar önce kaybettiği kardeşleriydi onlar; henüz tanışalı çok az olmasına rağmen aralarındaki bağın çok kuvvetli olduğunu hissedebiliyordu. Sofrada Thunder masanın altından Jack'i dürterek geriyi işaret etti ve kısık sesle mırıldanarak "Seninki buraya bakıyor." dedi. Jack'se aldırış etmeden balkabağı suyunu yudumladı. "'Seninki' lafından vazgeç, onunla sorunum olması onu benimki yapmaz." Royce yüzünde –ona çok yakıştığını bildiği- gamzesini oluşturan çarpık gülümsemesi ile mırıldanarak “Xavier değil, Natalia.” dedi. Ah, işte Jack, ona ‘benimki’ diyebilirdi. Hatta çok daha güzel şeyler de söylebilirdi ama çaktırmadan arkasına bakıp, ardından dönüp gülümsemekle yetindi. Güzel başlayan günler, güzel devam eden günler…

    Royce da Thunder da Astronomi seçmediği için kendini tek başına Astronomi kulesine koşarken buldu. Geç kalmak istemiyordu. Yeni gelen Profesörün beş sene önce Durmstrang’dan mezun olduğunu duymuştu, yani kendisi birinci sınıftayken, o yedinci sınıftı. Zaten sevdiği astronomi dersi çok daha hoş gözükmeye başlamıştı gözüne. Henüz dersin başlamadığı sınıfa girip gözleriyle tanıdık bir sima aradı. Jon’u görünce de gidip yanına oturdu. Jonathan Andrew Oleander onun Hogwarts’da neredeyse tanıştığı ilk insandı ve buna asla da pişman olmazdı. Oldukça sıcakkanlı ve zeki biriydi Jon. İnsanlara karşı oldukça sevecen… Ancak adalet duygusu onu haksızlıklıklara fişekliyor ve bu da gereğinden fazla düşman edinmesine neden oluyordu. Belki de çocuğun şuan karşıda oturan Krystof ile değil Jack ile takılmasının nedeni de buydu.

    Profesör Apollodoros’un anlatımıyla ders başladı. Oldukça uzun boyu, anlamlı mimikleri ve yeşil-mavi bakışları ile orta sırada oturan kızları direk cezbeden bir Profesördü ve tavırları sınıfa samimi bir hava yayıyordu. Merkür’den bahsediyordu. Jack sabah okuduğu kitabın ve eski bilgilerinin yavaşça zihninde belirdiğini hissetti. Profesör’ün sorusu sonunda tereddüt etsede elini kaldırdı. “Merkür, Roma Mitolojisinde Tanrıların Ulağı ve Ticaret, Yolculuk Tanrısı olarak bilinir, aynı zamanda Yunan Mitolojisindeki karşılığı da ayrıyeten Hırsızlık Tanrısı Hermes olarak tanımlanmıştır. Sonuç olarak eski zamanlardan beri insanlığın ilgisini çeken bu gezegen Güneş’e de en yakın gezegen olmakla beraber oldukça küçüktür, izlenmesi güçtür ve hakkında bilinenler sınırlıdır. Ele avuca sığmaz ufak, yaramaz bir çocuk gibidir Merkür.” diyerek yüzünde oluşan ‘umarım doğrudur’ gülümsemesiyle yerine oturdu. Profesörün doğru bildiğini söyleyen ve ek puan veren sesini duyunca gülümsemesi teşekkür eder bir hal aldı ve memnuniyetle yüzüne yayıldı.

    Yavaş yavaş dersin sonlarına geldiklerinde ne analizci Başak ne konuşkan İkizler umrunda değildi. Natalia diye bir yıldız bulmuştu ve patentinin alınması lazımdı artık.

asdfg:


------------

Renklendirme: 10
Betimleme: 10
Uzunluk: 10
Noktalama ve yazım yanlışları: 9
Akıcılık ve İçerik: 10

Puanınız:
49!


En son Apollodoros Olvirsson tarafından Salı Haz. 26, 2012 3:48 am tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi (Sebep : Gif eklemek istedim :D)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Diana Myrcella Elysium

Diana Myrcella Elysium


Lakap : Dia. Crella. Ella.
Rp Sevgilisi : Henüz yok.
Mesaj Sayısı : 255
Kayıt tarihi : 18/08/09

Özel
Rp Puanı:
Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders Left_bar_bleue70/100Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders Empty_bar_bleue  (70/100)

Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders Empty
MesajKonu: Geri: Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders   Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders Icon_minitimeÇarş. Haz. 13, 2012 10:45 pm



    Diana, o sabah en sevdiği uyandırma stili olan baykuş sesiyle uyanmıştı. Bugün ilk dersine giriyordu. Astronomi. Neden bu dersi seçmişti bilmiyordu ama içinden iyiki de seçmişim diyordu. Doğruldu, esnedi ve hızla kalktı. O ahşap zeminde pencereye doğru yürüdü. Perdeyi aralar aralamaz ışık tüm hızıyla pencereden süzülerek içeri giriyordu adeta. Diana, hava durumuna baktı. Eee, Astronomi dersine giriyordu. Belki de bügünkü konuları buydu. Nereden bilebilirdi ki? Güneş tüm ışığıyla parlarken, hafif bir meltem ona eşlik ediyordu. Diana kendini bu soruya hazırladı ve içinden mırıldandı.

    "Ne çok sıcak, ne çok soğuk. Orta. "

    Diana, çok fazla fakit kaybetmek istemediğinden dolabına doğru yürüdü. Kapağı sanki bir kuşa dokunurken bulunduğu zarafetle açtı. Ardından, Hogwarts'da giyilen resmi kıyafetini giydi. Aynaya baktığında gözlerine inanamadı. Artık altıncı sınıftı. Bu da bir seneyi daha geriye bıraktığı anlamına geliyordu. Ama bugünkü hali hem hüzünlü, hem de mutluydu. Mutlu olmasının nedeni altıncı sınıfa geçebilmiş olmasıydı. Hüzünlü olmasının nedeni de bir yıl daha yaşlanmış olmasıydı. Yaşlanmaktan nefret ediyordu. Bunu durdurabilcek bir şey bulsa hemen yapacak gibiydi. Fazla hayellere dalmadan hemen aynanın önündeki koltuğa oturdu ve saçını taradı. En sevdiği mavi tokasını taktı. Saatin kaç olduğunu merak etti. Arkasına döndü ve saate baktı. İnanamıyordu. Saat daha çok erkendi. Ayrıca dersin başlamasına da daha bir saat vardı. Yatağının yanında duran koltuğa oturdu. Bu koltukta akşamları oturup, kitap okumaya bayılıyordu. Diana, akşamları yaptığı gibi eline bir büyü kitabı aldı ve okumaya başladı. Sayfaların kokusu ona iyi geliyordu. Özenle sayfaları çevirirken, saatin geç olduğunu anladı. Doğruldu ve kitaplarını alıp dışarı çıkmak için hazırlandı. Kapının önünde derin bir nefes aldı ama vermedi. Dışarı çıktı. Bir kaç adım attı ve aldığı nefesi geri verdi. Yolda bir Hufflepuff'luyla karşılaştı. Bu bir kızdı. Ona tanıdık geliyordu aslında. Kim olduğunu çıkarmak için dikkatle kızı inceledi. Bu kız...Persephone..Persephone Julia Barner. Dördüncü sınıf öğrencisiydi.

    "Merhaba, Persep."

    "Merhaba, Myrcrella. Astronomi dersinde başarılar."

    "Sanada. Artık hangi derse giriyorsan." Persephone güldü ve merdivenlerden aşağı indi.

    Diana, sınıfa vardığında Profesör Olvirsson çoktan gelmişti. Ona selam verip,yerine geçtiğinde de bir kaç kişinin geldiğini gördü. Herkes azar azar gelmeye başlamıştı. Sıralar dolduğunda profesör derse başladı.

    "Bugünkü konumuz Merkür. Yaramaz olan." Diye konuşmaya başladı. Derse başlamasıyla da soru sorması bir oldu.

    "Yaramaz dememin sebebini bilen var mı?" Diye sordu.

    Dia, şansımı denemek istercesine parmak kaldırdı.

    "Merkür Güneş'e yakınlığı nedeniyle güneş ışınlarının güçlü etkisi altındadır ve sıcak bir gezegendir. Sıcaklıkları değişir. Gündüz-Gece gibi." Dedi ve yerine gülümseyerek oturdu.

    Not almaya başladı.

    ~Merkür, Güneş'e en yakın gezengen olmakla birlikte, bir turunu 88 günde tamamlar. Merkür’e karşılık gelen renk, spektrumun tümüdür, yani farklı renklerin üst üste düşmesidir. Ulaşım, haberleşme, eğitim ve ticaret bilgileri algılama, kayıt etme, karşılaştırma ve karar ile sonucu yazılı veya sözlü olarak anlatma gibi zihinsel işlemleri simgeler. ~

    Bunları not alıyordu ama anlamıyordu. Yine de not almaya devam etti. Profesör, sanki bizden bir şey yapmamızı bekler gibi baktı. Kimse tepki vermeyince devam etti. Merkür aklı kontrol ettiği söyleniyor. Buna Profesör de katılıyordu. Profesör bir kaç konuşma daha yaptı ve not alan Cornelius'a baktı.

    "Cornelius bakar mısın?" dedi. Myrcrella'da Cornelius'a bakmaya çalıştı. Ama nerede oturduğunu göremedi.

    "Efendim Profesör?"

    "Cornelius, senden bir şey istiyorum. Buraya gelip arkadaşlarına Merkür'ü küresinde göstermek ister misin?" dedi.

    Cornelius tebessümle baktı profesör'e.

    "Gel buraya. Bu harika şeyi yakından görmek isteyeceğini düşündüm. Senden sonra da herkes teker teker buna bakacak. Ve sonra da dersimizi sonlandırırız." dedi.

    Cornelius ayağa kalktı ve masaya doğru yürüyüp küreyi inceledikten sonra profesör'e teşekkür etti ve yerine doğru giderken sıradan herkes teker teker gelip bakmaya başladı. Sıra Myrcrella'ya gelmişti. Çok karmaşık görünüyordu. Herkesin yaptığı gibi yaptı ve sınıftan çıktı. Bu da demek oluyor ki ilk ders bitmişti.



    ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    Profesör; WorldPad'dan yazdığım için yazı sorunuyla karşılaştım. Düzgün durmaya bilir.



    Değerlendirme;
    Renklendirme: 3 Puan
    Betimleme: 5 Puan
    Uzunluk: 4 Puan
    Noktalama ve Yazım Kuralları: 5 Puan
    Akıcılık ve İçerik: 6 Puan
    _________________________
    [ Puanınız; 23 ]

    Dersten geçemediniz, ikinci dönem dersi vermediğiniz takdirde mezun olamazsınız.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sanalhogwartsrp.yetkinforum.net
 
Astronomi Dersi | Ortak Ders | Birinci Ders
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Astronomi Dersi 6. Sınıflar 1.Ders
» Astronomi Dersi 4. Sınıflar 1.Ders
» Astronomi Dersi | Başvurular
» Mitoloji Dersi | Beşinci Sınıflar | Birinci Ders
» Mitoloji Dersi | Yedinci Sınıflar | Birinci Ders

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: H O G W A R T S :: Kuleler :: Astronomi Kulesi-
Buraya geçin: