Dan, bugün çok geç uyanmıştı. Çünkü dün gece gözüne hiç uyku girmemişti. Geceden beri dışarıda yağmurlar yağıyor ve şimşekler çakıyordu. Sabah saatin erken saatleriydi. Pencerenin yanına yaklaştı, kara bulutlar hala gökyüzündeydi. Özellikle kulelerin üzerinde yoğun bir sis vardı. Fakat en yüksek kule olan Kehanet Kulesi 'nde bu oran daha yüksekti. Hufflepuff yatakhanesinde herkes mışıl mışıl uyuyordu. Başını tekrar pencereye doğrulttu. Güneş kendini göstermek için çaba harcıyor fakat başaramıyordu.
“Lanet olsun!”
Kyle ikinci sınıftaki ilk dersini kaçıracağı hissi tüm vücudunu sarmıştı. Hemen banyoya girip bir duş aldı. Su çok sıcaktı ve tenini yakıyordu. Bu soğuk havada bu duş iyi gelmişti. Üstüne formasını ve pelerinini geçirdikten sonra ayağına siyah Nike'larını giydi ve kitaplığına doğru yürüdü. Dolabını açtığında önüne ilk önce ders programı çıktı. Dikkatle ders programını inceledikten sonra içinden mırıldandı.
“Kehanet saat 9.30'da, İksir 13.00'da, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma ise saat 18.00'da. Tamamdır. İlk önce Kehanet Kulesine gitmem lazım. Bayağı uzun bir yolculuk olacak.”
Son cümlesinin ardından yüzünde bir gülümseme belirdi. Kitaplarını yanına aldı ve ardından odadan çıktı. Ortak salona geldiğinde sadece birkaç kızdan başka kimse yoktu. Karnı çok acıkmıştı ve Dan açlıktan nefret ederdi.
“Yemek yersem, Kehanet dersine geç kalırım," diye gerçirdi içinden.
Daha sonra kahvaltı yapma kararı alan Kyle koştura koştura 3. kata çıktı çünkü önce Alicia ile buluşacaktı. Fakat geldiğinde orda değildi. Saatine baktı. Saat 9.25 idi.
“Herhalde geç kaldığım için derse gitti,” diye düşündü.
Ardından hızlı bir biçimde Kehanet kulesine doğru koşmaya başladı. O kadar hızlı koşuyordu ki çarptığı insanların kim olduğunu bile göremiyordu. Merdivenlerden yukarı çıkarken bir anda durdu. Dersin başlamasına iki dakika kalmıştı. Gözlerini biraz daha kısarak ileride Elizabeth Snape'i gördü. Kendisi Aritmansi profesörüdür. Ve ayrıca Kyle'ın en sevdiği öğretmenlerden biriydi.
Üst katlara doğru merdivenlere çıktıkça sis daha da güçleniyor ve görüş alanını kapatıyor. Kehanet kulesine çok az kala artık aşağıda gördüğü Aritmansi profesörünü göremiyordu. Son 1 aydır havalar gerçekten berbattı.
“Tamam, Londra çok soğuk ve yağışlı bir yer ama böylesini ilk defa görüyorum,” diye düşünmeye başladı.
En sonunda dersliğin kapısına gelmişti fakat içeri adımını atacak bir adımı bile kalmamıştı. Fakat içeride bir Gryffindor'lu salağın Alicia'nın yanına oturacağını gördüğünde koşarak içeri girdi ve Alicia'nın yanına oturdu ve ardından saatine baktı. Dersin başlamasına bir dakika vardı. Hemen kitaplarını masanın üzerine koydu ve Alicia'ya döndü. Fakat tam o sırada Profesör Svetlana Lizzié Maurëll içeri girdi ve masasına oturdu.
“Beni geçen seneden tanıyorsunuz. O yüzden kurallara yeni baştan değinmeme gerek olduğunu düşünmüyorum. Sizde bana bu sene içinde yanılmadığımı gösterin lütfen..”
Üç-dört öğrenci profesörü onaylar bir biçimde kafasını salladı.
“Geçen dönem, kehanetin temelini öğrenmiştik. Öğrenmiştik yanlış bir kelime aslında. Kehanet öğrenilmez çocuklarım. Bu güç içinizde zaten vardır.. Size onu dışarı çıkartmak düşer.. Kehanet, büyük sorumluluk gerektiren bir güçtür. Bunun sorumluluğunu taşıyamayacağını düşünenler.. Ne yazık ki sizin için yapabilecek bir şeyim yok çocuklarım. Eğer seçilmişseniz.. Yapabileceğim tek şey size onunla yaşamayı öğretmek.”
Kyle'ın da içinde bulunduğu birkaç kişi bu sözlerden etkilenmişti. Bir anda tahtada talimatlar çıktı. Arkadaki iki Gryffindor'lu huysuzlansalarda profesör devam etti.
“Önünüzde bulunan küreler başka birilerine ait kaderler çocuklarım.. İmgelemlere dikkat edin. Yorumlayın.. Bende ne kadarının doğru olduğuna bakayım.. Başkasının kaderinin şu anda avuçlarınızda olduğunu unutmayın..”
Önündeki küreye bakan Kyle gördüklerini son derece soğukkanlı bir biçimde kağıda yazmaya başladı.