Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 give me love.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Gordon Campbell
Gryffindor VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gryffindor VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gordon Campbell


Lakap : King, Gryffindor's King. The boy who has a naked girlfriend.
Rp Sevgilisi : Naked queen. The girl who is naked. Roxy the boobs.
Mesaj Sayısı : 120
Kayıt tarihi : 10/08/12

give me love. Empty
MesajKonu: give me love.   give me love. Icon_minitimeC.tesi Ara. 22, 2012 9:11 am

give me love. Tumblr_max0v1vkS91redapdo1_250 give me love. Tumblr_max0v1vkS91redapdo2_250 give me love. Tumblr_max0v1vkS91redapdo3_250

give me love. H5mt5

give me love. Tumblr_max0v1vkS91redapdo4_250 give me love. Tumblr_max0v1vkS91redapdo5_250 give me love. Tumblr_max0v1vkS91redapdo6_250

    Not: Flashbacktir, noel zamanı geçmektedir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gordon Campbell
Gryffindor VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gryffindor VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gordon Campbell


Lakap : King, Gryffindor's King. The boy who has a naked girlfriend.
Rp Sevgilisi : Naked queen. The girl who is naked. Roxy the boobs.
Mesaj Sayısı : 120
Kayıt tarihi : 10/08/12

give me love. Empty
MesajKonu: Geri: give me love.   give me love. Icon_minitimeC.tesi Ara. 22, 2012 9:39 am

    Hava sıcaktı. Adamın parmaklarını artık hissetmediğini, burnunun kızardığını ve çıkan nefesiyle oynamanın artık eğlenceli olmadığını varsaymazsak tabii. Bundan çok daha sert kışlar geçirmiş biri için, aslında bu kadar üşümemeliydi genç adam. İskoçya'nın sert rüzgarının yanında İngiltere'ninki çocuk oyuncağı gibiydi. Gel görelim, genç adamın donmamış hücresi kalmamıştı. Oysa hala ayakta dikilmiş, inatla Roxana'nın gelmesini bekliyordu. Ah şu kadınlar diye düşündü, bir kez olsun, hani bir kez olsun erken gelseler ne olurdu? Hayır, öyle bir şey yoktu. Kadın lügatında erken gelmenin herhangi bir karşılığı bulunmamaktaydı. Gözlerini devirdi istemsizce genç adam. Aklından sıcak yatağı geçiyordu, sımsıcak yatağı. Ona kıvrılıp uyumayı düşlüyordu şimdi de, ah.. O kapanan göz kapakları mıydı? Zorlayarak gözlerini açtı yeniden. Mavi bakışları etrafı süzerken, onu gördü. İşte o an, tüm bu işkenceleri unuttu. Zira karşısında adeta süzülerek kendisine gelen bir melek vardı. Genç kızın üzerinde ren geyiği desenli kazak, kulağında kulaklarını sıcak tutması için kulaklık, ellerinde sevimli küçük ellerini örten eldivenler vardı. Hızla kendisine geliyordu ki, onun da burnu kıpkırmızıydı. Küçük sevimli çocuklara benziyordu bu haliyle. Ve genç adam onu, hemen şimdi öpmek istiyordu. Ellerini cebinden çıkartarak ona doğru birkaç adım attı. Roxana onun yanına ulaştığında, Gordon bir saniye bile beklemedi. Eliyle gökyüzünü göstererek fısıldadı. "Ah, ökse otu!" Genç kıza fırsat tanımadan dudaklarına yapıştı. Buz tutmuş dudaklarını kızın öpücüğüyle ısıttı bir süre. Onu belinden kavrayıp kendisine çekti. Kokusunu içine çekerek kızdan ayrıldı. Suratında en çapkın gülümseyişiyle, mırıldandı genç adam. "Gerçekten ökse otu yoktu, biliyorsun değil mi?"

    Roxana melodik kahkahasını attığında kafasıyla onayladı. Gözleri adeta öpmek için bu numaralara ihtiyacın olmadığını biliyorsun diye haykırıyordu. Ama Gordon buna aldırış etmedi. Genç adamın içindeki çocuk ruhu asla dizginlenemiyordu. Kızın eldivenli ellerinden birini kavradı ve tek kaşını kaldırarak ona baktı. "Sevgilin artık bir kardan adam," dedi sarı saçlarına karışan kar tanelerini silkelerken. "Hepsi senin yüzünden küçük hanım." Kızın burnunu öptü ve gülümsedi. Roxana ise boşta olan eliyle adamın burnuna dokunarak, mesajı aldığını belli etti. Dile getirmese de, meraklı gözlerinden belliydi genç kadının aklındaki sorular. Neden yılın en soğuk gününde, Hogwarts'ta sıcak bir gün geçirmek varken, dışarıda donuyorlardı? Genç kızın zihnini okumasına gerek yoktu bunu anlaması için Gordon'ın. Ancak kıza bunun nedenini söylememeye kararlıydı. En azından doğru anı yakalayana kadar. Bugün ne yapacağını en ince ayrıntısına kadar planlamıştı demek isterdim; ama hayır, planlamamıştı. Aklında bir fikir vardı adamın ve tamamen içinden nasıl geliyorsa öyle haraket edecekti. Sabah yapacaklarını Hans ile Shane'e anlattığında, ikisinin verdiği tepkileri düşündü. Hans suratında pis pis bir sırıtışla, bu fikre onayını verdiğini söylerken, Shane gözlerini devirmiş ve daha az romantik olmasını söylemişti. Peşi sıra birkaç küfür de etmişti ama o küfürlere pek yoğunlaşmamıştı Gordon. Söz konusu Shane olunca kimse bunları yadırgamazdı, hele ki bu muhteşem üçlü, hayır, kesinlikle yadırgamazlardı. Düşüncelerinden sıyrıldı genç adam. "İki seçeneğin var prenses. Birincisi, burada oturup donarak ölmeyi bekleyebiliriz, ikincisi Marienna'nın büyülü bahçesine gidebiliriz. Tabii, sen bu kadar sevimli bakmayı bıraktığın sürece. Yoksa gideceğimiz tek yer Hans'ın pislik içerisinde yüzen evi olacak. Bunu biliyorsun."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Roxana Romanova
Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Roxana Romanova


Lakap : Roxy, Ana.
Rp Sevgilisi : Gordon Campbell
Mesaj Sayısı : 300
Kayıt tarihi : 13/08/12

Özel
Rp Puanı:
give me love. Left_bar_bleue100/100give me love. Empty_bar_bleue  (100/100)

give me love. Empty
MesajKonu: Geri: give me love.   give me love. Icon_minitimePaz Ara. 23, 2012 1:56 am

    Noel zamanı Roxana için her zaman ayrı bir güzel olmuştur, bütün ailesinin birlikte olduğu nadide günlerden biridir. Fakat bu yıl Noel zamanını ailesiyle değilde, Hogwarts'ta geçirmeye karar vermişti. Elbette ki bunun en büyük aslında tek nedeni Gordon'du. Roxana'nın deli gibi sevdiği, uğruna her şeyi yapabileceği sevgilisi Gordon'un yanına gidecekti birazdan genç kız. Tabii önce ne giyeceğine karar vermesi gerekiyordu. Bütün kıyafetlerini yatağın üzerine dökmüş, kollarını göğüs hizasında kavuşturmuş yarım saattir kıyafetlere bakıyordu. Bir karar vermesi gerekiyordu yoksa sevgilisi onu bekleye bekleye buz tutacaktı yakında. Krem rengi bisiklet yaka, üzerine ren geyiği desenleriyle süslenmiş kazağını altına skinny jean pantolonunu giydi ve ayağına ayak bileği hizasında biten yakından bakılmadığı sürece üzerinde ki çiçek desenlerinin belli olmadığı siyah botlarını geçirdi ayağına, eldivenini ve kulaklığını taktıktan sonra Hogwarts dışına çıkmaya hazırdı Roxana. Bu soğukta neden onu dışarı çıkardığını gerçekten çok merak ediyordu Roxana. Hogwarts'ta şöminenin yanında oturmak dururken bu buz gibi havada dışarıya çıkıyorlardı. Aslında bu o kadar da önemli değildi Gordon ile olduğu sürece nerede hangi koşullarda birlikte oldukları önemli değildi Roxana için. Son bir kez aynada kendisine bakıp saçlarını düzeltti genç kız ve sevgilisinin yanına bir an önce gitmek için hızlı adımlarla ilerlemeye başladı.

    Sonunda Gordon'un yanına ulaştığında genç adam "Ah, ökse otu!" diye fısıldadı. Roxana başını kaldırıp gökyüzüne bakamadan Gordon'un dudakları kendi dudaklarıyla birleşti. O an için hiç bir şeyin önemi yoktu, her şeyden soyutlanmıştı adeta genç kız. Sadece kendisi ve Gordon vardı. Dudakları her zaman onu kendinden geçiren Gordon'un dudaklarından ayrılınca genç adamın "Gerçekten ökse otu yoktu, biliyorsun değil mi?" demesi üzerine Roxana kocaman bir kahkaha attı. Evet bunu elbette biliyordu lakin böyle oyunlar oynamasına lüzum yoktu Roxana'yı öpmek için. "Sevgilin artık bir kardan adam, hepsi senin yüzünden küçük hanım." Roxana Gordon'u biraz fazla beklettiğinin farkındaydı. Bunun anlamak için genç soğuktan neredeyse buz tutmak üzere olan biçimli burnuna dokunması yeterliydi elbet. Ama kendisi istemişti dışarıya çıkmayı, bekletilmeyi göze almış olmalıydı ki bunca zamandır sevgili olduklarına göre bunu biliyordu zaten. Roxana hiç bir zaman dakik bir insan olmamıştı ne zaman bir yerde buluşmaya karar verseler genç kız hep geç kalırdı. "İki seçeneğin var prenses. Birincisi, burada oturup donarak ölmeyi bekleyebiliriz, ikincisi Marienna'nın büyülü bahçesine gidebiliriz. Tabii, sen bu kadar sevimli bakmayı bıraktığın sürece. Yoksa gideceğimiz tek yer Hans'ın pislik içerisinde yüzen evi olacak. Bunu biliyorsun."

    Şuanda yanaklarının kızarmasının nedeni, soğuk değildi elbet. Genç adamın şaka yaptığını biliyordu ama yine de söylediği biraz utandırmıştı Roxana'yı. Gordon'un yüzüne yayılan gülümsemeden de anladığı kadarıyla Roxana, sevgili utandığının farkındaydı. Genç kızın vereceği cevap bariz belliydi. Büyülü bahçe, Roxana oraya bayılırdı. Renk renk çiçeklerin ve hiç bir zaman yapraklarını dökmeyen yemyeşil ağaçların etrafı süslediği mistik bir havaya sahip bir yerdi orası. "Büyülü bahçe tercihim. Bu mevsimde orası çok güzeldir kesin," dedi Roxana gülümseyerek ve genç adamın koluna girdi. Büyülü bahçeye doğru ilerlerken Roxana hâlâ genç adamdan bir açıklama alamamıştı. Kıçlarını buz tutturacak kadar soğuk bir havanın hakim olduğu bu günde neden dışarıda olduklarını sormaya niyeti yoktu Roxana'nın. Büyülü bahçeye vardıklarında boş bir masaya geçtiler, boş bir yer bulmak hiçte zor olmamıştı çünkü sürekli kalabalık olan Büyülü Bahçe neredeyse bomboştu. Noel zamanı neredeyse herkes gitmişti. "Bu birlikte geçireceğimiz ilk Noel değil mi?" dedi Roxana aslında bu bir soru değildi ve hemen ardından ekledi. "Ah, babama Hogwarts'ta kalacağımı açıklamak biraz zor oldu tabii, bir ton soru sordu bana." dedi genç kız başını iki yana sallayarak. Bay Verbitsky'ın Gordon'dan elbet haberi yoktu. Adı kadar emindi ki Roxana babası sevgilisi olduğunu öğrense bunu hiç hoş karşılamazdı. Roxana başını Gordon'un omzuna yasladı. Genç adamın güçlü kolları kendisini sardığında kendisini inanılmaz derecede huzurlu hissetti. "Ders çalışmak için burada kalacağımı söylediğimde bana hiç inanmadı biliyor musun? Evet, iyi bir yalancı sayılmam ama benim ders çalışmam bu kadar garip mi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gordon Campbell
Gryffindor VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gryffindor VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gordon Campbell


Lakap : King, Gryffindor's King. The boy who has a naked girlfriend.
Rp Sevgilisi : Naked queen. The girl who is naked. Roxy the boobs.
Mesaj Sayısı : 120
Kayıt tarihi : 10/08/12

give me love. Empty
MesajKonu: Geri: give me love.   give me love. Icon_minitimePaz Ara. 23, 2012 4:50 am

    Kızın soğuktan dolayı beyazlamış yanaklarının pembeleşmesini izlerken gülümsedi istemsizce genç adam. Suratına yayılan gülümsemeye engel olamıyordu, hele ki Roxana utanınca bu kadar tatlı görünürken. Bir insan utanınca nasıl böyle tatlı görünebilirdi ki? Cevabını bilemiyordu Gordon; ancak kanıtı apaçık karşısında duruyordu. "Büyülü bahçe tercihim. Bu mevsimde orası çok güzeldir kesin," dedi muhteşem görünümlü kız. Aslında Hans'ı(!) özlemişti Gordon, ona gitseler de fena olm- öhö, öhö. Boğazını temizledi genç adam. Tüm vücudunu saran dürtülerini bastırarak, başıyla onayladı. Genç kız koluna girdiğinde ise birlikte oraya doğru ilerlemeye başladılar. Genç adam Noel'de Hogsmeade'in bu kadar güzel olabileceğini hiç düşünmemişti daha önce. Ya eğlencenin dibine vurmak için Londra'ya giderlerdi -ki genelde böyle yaparlardı, Hans'ı yalnız bırakmamak için hepsi birlikte geçirirlerdi Noel'i- ya da İskoçya'ya giderdi, ailesinin yanına. Bunu düşününce heyecanlandı bir an için; ama bunu belli etmedi. Noel süslerinin, ışıklarının, çam ağaçlarının etrafta oluşturduğu büyülü dünyayı seyretti, kolunda dünyalar güzeli sevgilisiyle. Her şey bir masal gibiydi... Kar yağıyordu hafiften. Git gide hızını arttırıyordu oysa. Işıldıyordu çevresi. Gülen suratlar vardı etrafta. Şakalar, sıcak kahkahalar... Sımsıcak bir kalp. Evet, kesinlikle dünyasını aydınlatıyordu bu kalp genç adamın. Büyülü Bahçe'nin kapalı alandaki kısmına açılan kapıyı ittirdi, düşüncelerden sıyrılarak. Geldiklerini haber veren bir çanın sesi neredeyse boş sayılabilecek olan alanda yankılandı. Rengarenk çiçeklerin eşliğinde, masalardan birine oturdular. Ceketini çıkardığında genç adam, Roxana'nın şaşkınlığı üzerine bir kahkaha attı. Kazakları birbirlerine o kadar benziyordu ki, kızın bunu düşünmediğini biliyordu Gordon. Ve buna şaşırdığını. Ve bunu çok sevimli bulduğunu... Lütfen, genç adam bu kızı öyle bir çözmüştü ki, ne kadar zaman harcarsa harcasın Noel günü, Noel temasına uyacağını biliyordu. Onu şaşırtmak da oldukça zevkliydi. Bu yüzdendir ki, ne giyeceği üzerine düşünmemişti bile Gordon. Ne yapacağını çoktan biliyordu.

    "Bu birlikte geçireceğimiz ilk Noel değil mi?" Kelimelere anlam yükleyerek, başıyla onayladı genç adam. Genç kıza unutulmaz bir gün geçirtmek istiyordu, yapacaktı da. "Ah, babama Hogwarts'ta kalacağımı açıklamak biraz zor oldu tabii, bir ton soru sordu bana," diye devam etti Roxana suratını buruşturarak. Bunu tahmin etmişti doğrusu. Roxana ailesinin sevgili kızıydı, sevimli aile kızları Noel'de ailelerinin yanında olurlardı. Tabii... Bencilce kendi yanında olmasını isteyen sevgilileri yoksa. Bu durumda, Gordon bencil olduğunu kabul edebilirdi. Çünkü bu Noel onlarındı. Genç kız, zarif başını Gordon'ın geniş omzuna yasladı yavaşça sokularak adama doğru. Kollarıyla onu sarmaladı genç adam kokusunu içine çekerek. Kız mırıldanmaya başladığı sırada, saçlarına öpücük kondurdu ve ardından dikkatini kızın sözlerine verdi. "Ders çalışmak için burada kalacağımı söylediğimde bana hiç inanmadı biliyor musun? Evet, iyi bir yalancı sayılmam ama benim ders çalışmam bu kadar garip mi?" Genç adam öyle bir kahkaha attı ki, kahkahası Hogwarts'tan dahi duyulabilirdi. "Eh, şey..." diye mırıldandığında kızın gözlerindeki alevleri gördü. Korkmuş bir ifade yaparak, boğazını temizledi. "Demek istediğim, Noel'de, sen, ders çalışmak? Bitch please. Adamın buna inanmasını bekleyemezdin." Roxana başıyla onaylayıp, haklı bulduğunu belirten bir bakış attı. İşin aslı, Roxana belki de aralarındaki en çalışkandı. Shane iki kez sınıfta kalmıştı. Hans'ın ise ilgi duyduğu dersler Hufflepufflar ile ortak işlenen derslerden başkaları değildi. Eh, kendisi ise pekala çalışkan sayılabilirdi. Yani, her şeye rağmen notları hep ortalamanın üstünde olmuştu. O zeki ama çalışmayan grubundaydı. Roxana, onlardan bir alt sınıfta olmasına karşın çoğu sınavda onlara yardım ederdi. En azından, ödev zamanı. Tabii şu sahne çoğunlukla şöyle olurdu; genç kız kütüphaneye giderdi, özenle en kalın kitabı seçer adamların önlerine koyar, koltukta diğer kızlarla beraber kıçını yayar oturur pis pis gülerdi. Sonra üç genç adam homurdanarak onlara bakardı... Eninde sonunda ise, pes ederdi kızlar. Günün sonunda, ödevleri bitiren hep onlar olurlardı. Ah, sonrasında bunun acısını çıkartmasını bilirlerdi orası ayrı.

    Yanlarına gelen yaşlı kadın, gülümseyerek siparişlerini sorduğunda Gordon kıza fırsat vermedi. "İki tane sıcak çikolata Marienna, Marshmallowları da unutma lütfen." Kadın başıyla onayladı. Gitmeden önce Roxana'ya bakarak Gordon'ı işaret etti. "Nasıl unutabilirim? Bu çocuk hiç büyümüyor, değil mi?" İki kadın kahkaha attığında Gordon içten içe onlara dil çıkartmak istedi. Yapmadı tabii. Onların gülüşlerini alaya alarak suratını ekşitti. Roxana ise bir kahkaha daha atarak adamın yanağına öpücük kondurdu. Genç adam ise önce kendi eldivenini, ardından kızın eldivenini çıkardı özenle. Teni tenine değdiğinde ürperdi için hoş bir şekilde. Kızın ellerini avuçlarına alarak, küçük bir öpücük kondurdu. "Günün planını dinlemek istersin herhalde, değil mi?" Roxana tek kaşını kaldırarak yeterli cevabı verdi. Bunun için çatladığı her halinden belliydi. Gordon da çatlıyordu zaten. "Bütün gün burada boş boş oturuyoruz." Kafasına bir tepsinin çarpmasıyla şapşal bakışlarla arkasına döndü. Marienna, Gordon'ı birinci sınıftan beri tanıyan ve oldukça seven yaşlı kadın, sıcak çikolatalarını masaya bırakırken homurdandı. Algılayabildiği yalnızca boş kelimesiydi Gordon'ın. Kadının buna kızdığını sanmıyordu; hem zaten... Kendisini dışında herkes eğleniyormuş gibiydi. Onun gidişini izlerken, omuz silkti. "Elbette ki BOŞ BOŞ oturmuyoruz. Sıcak çik- tamam. Bunu yapabilirim." Roxana gülmesine gülüyordu ama artık sabrı tükenmiş gibi duruyordu genç kızın. "Neyi yapabilirsin, Gordon?" dedi iğneleyici bir şekilde. Ve genç adam ağzındaki baklayı çıkarıverdi. "Benimle İskoçya'ya gel, bugün. Seninle tanışmak için ölen bir kız kardeşim var ve eğer tanıştırmazsam tüm sırlarımı sana anlatmakla tehdit ediyor. Ve tanışmanı istiyorum." Sessizlik oldu bir süre. Kız bir şey demedi, Gordon hızla devam etti. "Hemen hayır deme, lütfen, hemen hayır deme. Yalnızca birkaç saat. Hem... Günün sonrası için başka planlarım da var."





    Not: Nasıl mı görünüyoruz?

    Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Roxana Romanova
Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Roxana Romanova


Lakap : Roxy, Ana.
Rp Sevgilisi : Gordon Campbell
Mesaj Sayısı : 300
Kayıt tarihi : 13/08/12

Özel
Rp Puanı:
give me love. Left_bar_bleue100/100give me love. Empty_bar_bleue  (100/100)

give me love. Empty
MesajKonu: Geri: give me love.   give me love. Icon_minitimePaz Ara. 23, 2012 7:58 am

    sözlerine karşılık kocaman bir kahkaha attı genç adam, "Eh, şey..."Demek istediğim, Noel'de, sen, ders çalışmak? Bitch please. Adamın buna inanmasını bekleyemezdin."Haksız sayılmazdı aslında, babasının uydurduğu yalana inanmasını beklemesi gerçekten de çok saçmaydı. Kimse Noel vakti ders çalışmazdı elbette özellikle de Roxana. Masalarına doğru yönelen Bayan Marienna'yi gördüğünde gülümsedi Roxana. Bayan Marienna oldukça tatlı ve güler yüzlü bir kadındı. Her zaman Hogwarts öğrencilere çok sıcak davranırdı. "İki tane sıcak çikolata Marienna, Marshmallowları da unutma lütfen. dedi Gordon. Marienna başını aşağı yukarı sallayarak onları onayladıktan sonra genç kıza doğru döndü ve ""Nasıl unutabilirim? Bu çocuk hiç büyümüyor, değil mi?"dedi. Roxana kendisini tutamayıp kahkahalarla gülerek Bayan Marienna'ye katılırken sevgilisinin bozulduğunu hissetti ve genç adamın yanağına ufak bir öpücük bıraktı. Yaşlı kadın kesinlikle haklıydı, Gordon'un içindeki çocuk hiç büyümüyordu, büyümeyecekti de anlaşılan. Ama Roxana onun bu halini oldukça çok seviyordu ve çocukça hareketleri onu çok eğlendiriyordu. "Günün planını dinlemek istersin herhalde, değil mi?" diye sorduğunda Roxana, cevap vermek yerine tek kaşını kaldırarak sevgilisine bakmayı tercih etti, bu yeterli bir cevaptı zaten. 'Günün planını' deli gibi merak ediyordu."Bütün gün burada boş boş oturuyoruz." Marienna'nın tepsiyi Gordon'un başına vurduğunu görünce Roxana'nın yüzüne bir gülümseme yayıldı fakat sinirliydi. Bütün gün burada boş boş oturmak için mi bu soğukta çıkmışlardı dışarı. Şaka yapıyor olmalıydı. Kesinlikle şaka yapıyordu yoksa Roxana bunu ona ödetirdi. "Elbette ki BOŞ BOŞ oturmuyoruz. Sıcak çik- tamam. Bunu yapabilirim." Genç adam Roxana'nın iyice sinirlendiğini anlamış olmalıydı.

    "Neyi yapabilirsin, Gordon?" diye sordu Roxana iğneleyici bir ses tonuyla. Meraktan çatlamak üzereydi. Eğer saçma sapan bir şey söylerse Roxana, bir tepsi de kendisi indirirdi genç adamın kafasına. "Benimle İskoçya'ya gel, bugün. Seninle tanışmak için ölen bir kız kardeşim var ve eğer tanıştırmazsam tüm sırlarımı sana anlatmakla tehdit ediyor. Ve tanışmanı istiyorum." Roxana hayretle sevgilisini dinliyordu, söylediklerini idrak etmeye çalışıyordu. "Hemen hayır deme, lütfen, hemen hayır deme. Yalnızca birkaç saat. Hem... Günün sonrası için başka planlarım da var." Yanlış mı duymuştu? Ya da Gordon şaka falan mı yapıyordu? Yoksa gerçekten Gordon onu aile üyelerinden biriyle mi tanıştırmak istiyordu. Tanrı aşkına! Yanlış falan duymamıştı, şaka da yapmıyordu. Mutluluktan havalara uçabilirdi şuanda, bir süpürgeye de ihtiyacı olmazdı. Ama sakin davranmalıydı. Ağırdan satmalıydı biraz. Herkes bilirdi ki bir erkek sevgilisini ailesinden biriyle tanıştırıyorsa şayet bu onun hakkında ciddi düşündüğü anlamına gelirdi. Yanı bu evlilik yolunda atılan ilk adım sayılabilirdi. Roxana'nın şüphesiz ki tek istediği şey buydu. Gordon'un eşi, Bayan Campbell olmak. Roxana Campbell, kesinlikle harika bir uyum vardı kendi ismiyle Gordon'un soyadı arasında. Her şeyi hazırlamıştı kafasında, gelinlik modeli nasıl olacak, Gordon nasıl bir takım elbise giyecek, ceketinin cebine hangi çiçeği takacak, düğün yeri, kendi davetli listesini bile yapmıştı. Bu biraz garip sayılırdı belki de ama Roxana'nın umurunda değildi. Bunların hepsinin gerçekleşeceğine inanıyordu, Gordon'dan başka biriyle kat'iyen birlikte olmazdı, Gordon'unda başka bir kadınla birlikte olmasına izin vermezdi asla.

    Bir şey takıldı genç kızın aklına, 'Günün sonrası için başka planlarım da var.' derken ne demek istemişti. Yoksa kast ettiği şey, o olabilir miydi? Bunu düşünmemeye çalışarak sevgilisine doğru döndü. Tam olarak ne diyeceğini bilmiyordu, sanki dünden razıymış gibi gözükmek istemiyordu ama öyleydi aslında. "Şey..." dedi genç kız ve bir kaç saniye sustu. "Yalnızca bir kaç saat için ise sanırım İskoçya'ya gitmemiz herhangi bir sorun teşkil etmez." Bir kaç saatten daha fazla kalacaklarını düşünüyordu Roxana. Bir kaç saat değil, bütün gün, bütün bir hafta onunla kalabilirdi. Her zaman İskoçya'nın nasıl bir yer olduğunu merak etmişti zaten. Aslında, Gordon'dan hoşlanmaya başladığından beri İskoçya'ya karşı uyanan bir merakı olmuştu. Ama gitmeye fırsatı olmamıştı hiç. Şimdi ise sevgilisiyle birlikte gidecekti oraya. Daha ne isteyebilirdi ki? Heyecan duygusunun bütün bir vücuduna bir anda hakim olduğunu hissetti. "Aslında İskoçya'yı hep merak etmişimdir, sanırım güzel bir gezi olacak " dedi Roxana. Oturduğu yerden doğruldu genç kız ve Gordon'un kulağına doğru eğilerek " Ve aynı zamanda birlikte gidecek olmamız daha bir güzel kılacak," diye mırıldandı ve ardından sözcükleri bastıra bastıra devam etti. "Bir kaç saatlik İskoçya gezisini"


En son Roxana Verbitsky tarafından Salı Ara. 25, 2012 6:42 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gordon Campbell
Gryffindor VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gryffindor VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gordon Campbell


Lakap : King, Gryffindor's King. The boy who has a naked girlfriend.
Rp Sevgilisi : Naked queen. The girl who is naked. Roxy the boobs.
Mesaj Sayısı : 120
Kayıt tarihi : 10/08/12

give me love. Empty
MesajKonu: Geri: give me love.   give me love. Icon_minitimePtsi Ara. 24, 2012 9:35 am

    Kızın tepki vermesini bekleyen genç adam sıcak çikolatasına sarıldı. Elleri onun sıcaklığı ile ısınırken, çok mu şey istediğini düşündü. Bir türlü emin olamıyordu; zira daha önce hiç böyle bir işe kalkışmamıştı. Yani, bir istisna dışında. Ki onu da kendi isteyerek yaptığı söylenemezdi... Eğer komşunuzun kızıyla çıkarsanız, bunu tüm mahalle, tüm şehir, hatta tüm ülke duyabilirdi! Bu Gordon'ın suçu değildi. Oysa hayatında ilk kez bir kızı ailesiyle tanıştırmak istiyordu. Kız kardeşinin Roxana'ya tapacağından adı gibi emindi. Kızın güzelliğine hayran olmakla kalmayacak, kişiliğini de sevecekti. Bu Roxana'ydı, herkes onu severdi. Ancak kimse Gordon'ın onu sevdiğin çok sevemezdi onu. Kızın gözlerinin içine baktı. Kendisiyle savaş veriyor gibi gözüküyordu, bu bakışı biliyordu Gordon. Belki de vazgeçmeliydi... Hemen şu an, sadece şaka yaptığını söylemeliydi. Yine de yapmadı, o bir Gryffindor'du, kararından dönmezdi. Bu kararını ne Hans'a, ne de Shane'e söylemişti. Öyle ki kızlara dahi ağzını açmamıştı. Biliyordu ki, söyleyeceği her bir kelime erkekler tarafından alaya alınacak, kızlar ise bunu abartacaklardı. Kızlar her şeyi abartırdı, bu doğanın kuralıydı. Kimyaları böyleydi ve sonsuza dek böyle kalacaklardı.

    Çikolatasını masaya bıraktı adam yavaşça. Gözleri hala Roxana'daydı. Suratına öyle bir gülümseme yerleşmişti ki kızın, anlam veremedi. Hayallere dalmış gibiydi, bunu onu tanımayan biri bile anlardı. Ama, ne hayaliydi?! Tek kaşını kaldırdığı sırada kız düşüncelerinin hepsini silip attırdı adama. "Yalnızca birkaç saat için ise sanırım İskoçya'ya gitmemiz herhangi bir sorun teşkil etmez," dedi en sonunda adama derin bir nefes verdirerek. Ona sarılıp öpmek istiyordu Gordon tam şu an. Suratına kocaman bir sırıtış yerleşmişti istemsizce. Heather onları karşısında gördüğünde delirecek, çığlıklar atacak, danslar edecekti. Bunların hepsini afacan kız kardeşiyle birlikte yapabilirdi Gordon. En azından, Roxana orada değilken. "Aslında İskoçya'yı hep merak etmişimdir, sanırım güzel bir gezi olacak." Kızın sözleri onu öyle rahatlatıyordu ki o ayağa kalkıp kulağına eğildiğinde aklı tamamen uçmuştu adamın. "Ve aynı zamanda birlikte gidecek olmamız daha bir güzel kılacak, birkaç saatlik İskoçya gezisini." Kızın tonundaki iğnelemeyi duyumsadı Gordon. Birkaç saatlik demesine bozulmuş muydu? Oh, gözleri şaşkınlıkla açıldığında ayağa kalktı. Kızı belinden öyle bir kavradı ki Roxana adeta savruldu ama düşmedi, Gordon'ın geniş omuzlarına çarptığında adam onun yanağına bir öpücük kondurdu sıkıca tuttuğu belini bırakmadan. Kızın saçlarını kulağının arkasına iteleyerek kulağına eğildi. "Seni seviyorum Roxana Verbitsky, sakın elimi bırakayım deme." Ne kızın konuşmasına izin verdi ne de tepki vermesine. Orada sarıldığı beline iyice asılarak, başını da kızın saçlarına yaslayarak cisimlendi. Bir anda yokluğa karışırken ikisi, arkalarında yalnızca onlara bakıp gülümseyen yaşlı kadın kaldı.

    İki insan, caddenin ortasındaki karlara düşüverdiği sırada İskoçya sokakları oldukça sakindi. Her tarafı beyazlar bürümüş, soğuk havayı kırmıştı adeta kar taneleri. Noel zamanı her daim sıcakkanlılığı ile ünlü İskoç insanları için, Edinburgh'ta buluşup, eğlenmek, hep birlikte olmak demekti. Bu da Iveraray'a giden yolun boş olmasının tek sebebi olabilirdi. Inveraray Castle, Gordon'ın ailesinin asıl malikanesiydi. Binlerce kişinin barındığı, görev yaptığı malikane, binlerce yıldır Campbelllardaydı ve daima öyle de kalacaktı. Kız kardeşinin burada olduğunu biliyordu Gordon. Annesiyle babası törenler için Edinburgh'a gitmiş olmalılardı... Heather bu fırsatı asla ama asla kaçırmazdı. Malikane tüm gün onundu. Özgürlük onundu. Pis pis sırıttı olduğu yerde genç adam. Şaşkınlıkla bakan genç kıza elini uzatarak giriş kapısına doğru giden yolda yürümeye başladı. "Evime hoş geldin sevgilim," dedi onu kendisine doğru çekerek. İzlerini karda bırakarak kapının önünde durana kadar hiç konuşmadılar. Gordon ona düşünmesi, heyecanını bastırması için zaman tanımak istiyordu. Bu yüzden sessizlik içinde bekledi. Kapıyı çalma vakti geldiğinde ise kapıya dayanarak gözlerini kıza dikti. "İyi misin?" Roxana başıyla onayladığında, Gordon devam etti. "Bak kapıyı çalıyorum?" Genç kız alaylı bir şekilde çocuğun omzuna vurduğunda kahkaha attı Gordon. Ve o an, daha o kapıyı açmadan kapı açıldı. Eğer Roxana'nın ellerini tutmasaydı dengesini kaybeden genç adam çoktan yeri boylamıştı. Eh, aslında Roxana'nın elleri de pek yardımcı olmadı. Heather öyle bir atladı ki adamın boynuna, Gordon şaşkınlıktan sendeledi. Kızın çığlıkları içerisinde bu kahkahanın sana ait olduğunu biliyordum kelimeleri anlaşılabiliyordu yalnızca. Gülümseyen genç adam, kız kardeşine sıkıca sarıldıktan sonra geri çekilerek Roxana'yı işaret etti gözleriyle. Ardından, kocaman bir sessizlik oldu.

    Heather Campbell, Gordon'ın yalnızca ondan iki yaş küçük kız kardeşi, mavi gözlerini kısarak Roxana'ya dikti. Saçları ve gözleri adeta Gordon'ın kopyası gibiydi Heather'ın. Boyu da herhangi bir kıza göre oldukça uzundu. Gözleri dehşet verici bir bakışla bakıyordu ki, Gordon onun ne yapmaya çalıştığını anlamıştı. Boğazını temizlemek üzereydi; ancak buna gerek kalmadı. Heather büyük bir çığlık atarak kızın da boynuna atladı. Roxana şaşkınlık içerisinde Gordon'a bakakalmışken, adam kahkaha attı. "Ahh... William aşkına! Fotoğraftakinden bile güzelsin. Seninle tanışmak için sabırsızlanıyordum! Ben Heather," dedi ve geri çekilerek abisinin koluna girdi. Kulağına fısıldadığını zannediyordu ama; bu kızın sesi her zaman sandığından çok daha yüksek çıkıyordu. "Kedi olalı bir fare yakaladın abi." Kızın kafasına bir tane geçiren Gordon bunu görmemesini dileyerek Roxana'ya baktı. Oysa kız her şeyi görmüş ve duymuş, halinden oldukça memnun bir şekilde gülümsüyordu. Tabii, içeriden bir ses gelene kadar. "Gordon?" Yutkundu genç adam. Karşısındaki yeşil gözlü kadının gözlerine bakıyordu yalnızca. Kızıl saçları bukleler haline getirilmiş, üzerinde zarif bir siyah elbise vardı. Bunların hepsi detaydı... Adam neredeyse duyulmayacak bir şekilde fısıldadı. "Anne?" Burada olmamalılardı, hayır, bugün olmazdı, şimdi olmazdı. Roxana'nın korkup kaçmasından korkuyordu ki, kız halinden memnun görünüyordu. Annesi yaklaştı Gordon'ın. Yaklaşmaya devam etti. Gordon ise gözlerini pörtletmeye. Kadın yanı başlarında durduğunda, Heather bile sessiz kalmayı başarmıştı. Kollarını göğsünde kavuşturan Nessie Campbell -evet, annesi adını bir canavardan alıyordu!- kaşlarını çatarak bakmaktan vazgeçip oğluna ve ardından kıza sarıldı. "Herhalde yarına kadar bu güzel genç hanımla bizi tanıştırırsın... Değil mi oğlum?"

    Not: Inveraray Castle için bkz;
    Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Roxana Romanova
Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Roxana Romanova


Lakap : Roxy, Ana.
Rp Sevgilisi : Gordon Campbell
Mesaj Sayısı : 300
Kayıt tarihi : 13/08/12

Özel
Rp Puanı:
give me love. Left_bar_bleue100/100give me love. Empty_bar_bleue  (100/100)

give me love. Empty
MesajKonu: Geri: give me love.   give me love. Icon_minitimeSalı Ara. 25, 2012 6:43 am

    Genç adamın güçlü kolları Roxana'nın ince belini öyle bir kavramıştı ki kız bir an yerle buluşacağını hissetmişti ancak öyle olmamıştı. Kulağına doğru eğilen sevgilisi "Seni seviyorum Roxana Verbitsky, sakın elimi bırakayım deme." dediğinde bütün dünyalar Roxana'nın olmuştu. Gordon'un kendisini sevdiğine emindi Roxana fakat bunu sürekli dile getiren birisi değildi genç adam. Zaten Roxana'da sürekli kız arkadaşlarına onları sevdiğini söyleyen onların her dediğini yapan erkekleri çok yapmacık ve biraz kılıbık buluyordu. Gordon öyle değildi (seksi şempanzem benim). Gordon'un belini kavrayan kolları daha da sıkılaştığında daha ne olduğunu anlamadan kendisini İskoçya'nın karla kaplı sokaklarından birinde Gordon'un üzerine buldu. Genç kızın midesi bulanmış iç organlarını adeta yer değiştirmiş gibi hissediyordu kendsini. Etraf oldukça sessiz ve ıssız gözüküyordu. İskoçya halkı Noel zamanını sıcak evlerinde geçirmeyi tercih ediyordu belki de. Kendi oturduğu mahallede herkes bütün mahalleli birlikte geçirirdi Noel'ini. Özenle hazırlanan yemekler, tatlılarda dolu sofrada dost düşman herkes birlikte otururdu. Amerika'ya taşındıkları zaman mahalleli Verbitsky ailesini bağrına basmış ve sofralarında onlara da yer açmıştı. Bu yüzden seviyordu orayı Roxana. Her ne olursa olsun birlik olmasını biliyorlardı. Genç adamın ona uzattığı eli tuttu Roxana ve hayal meyal hatırladığı Rusya'da ki evlerine benzeyen büyük ve gösterilişli kaleye doğru ilerlemeye başladılar."Evime hoş geldin sevgilim," dedi Gordon.

    Genç kız nefes almakta zorlandığını hissetti, Roxana her zaman güler yüzlü bir insandı adeta hiç bir dersi tasası yokmuş gibi görünürdü ama aslında etrafında ki insanların ancak hayal edebileceği şeyler yaşamıştı. Roxana Rus çarlığının son temsilcilerindendi, şayet hâlâ monarşi ile yönetilen bir ülke olsaydı Rusya Çarı Roxana'nın babası Ivan olurdu. Rusya'da destekçilerinin olduğu kadar düşmanlarının da olduğunu öğrenmişti genç kız daha en fazla üç yaşındayken. Babasının evde olmadığı bir gece annesinin gözlerinin önünde öldürülüşüne tanık olmuştu. Bu olayın üzerine Ivan soyadlarını değiştirerek oğlunu ve kızını alarak Amerika'ya yerleşmeyi seçmişti. Bir anda acı anılar canlanmıştı genç kızın zihninde, kendisini toparlamaya çalıştı. Bu onun yaşadığı en güzel günlerden biri olacaktı. Ama o üzerinden yıllar geçmesine rağmen her bir dakikasını çok net bir şekilde hatırladığı anılarıyla boğuşuyordu. Kapının önüne geldiklerinden gülümsemeye çalıştı Gordon'un bu halini görmesini istemiyordu. Mutsuz olduğunu düşünebilirdi ki aksine mutluydu genç kız. "İyi misin?" diye sorduğunda genç adam, Roxana cevap vermek yerine başıyla onaylamayı tercih etti."Bak kapıyı çalıyorum?"dediğinde Roxana yavaş bir şekilde Gordon'un omzuna vurduğunda genç adamın attığı kahkaha Roxana'yı neşelendirmeye yetmişti. Bir anda ardına kadar açılan kapı neredeyse sevgilisinin yere düşmesine neden oluyordu. Kapıyı açan kişi tahminen kendisinden bir veya iki yaş küçük tıpkı Gordon gibi sarı saçlara sahip bir kızdı. Bu Heather olmalıydı, Gordon'un kız kardeşi. Kız çığlıklar atarak genç adama sıkıca sarılmıştı. Bu tablo Roxana'ya abisi Joaquin aklına gelmesine neden olmuştu. Tıpkı Gordon ve kız kardeşi gibiydi onlarda. Arada sırada anlaşmazlıkları oluyordu elbet, her ağabey kardeşte olduğu kadar belki daha da az.

    Heather, ağabeyinden ayrılıp gözlerini Roxana'ya çevirdiğinde, genç kız oldukça gerilmişti. Acaba kendisinden hoşlanmamış mıydı? Bunun gibi bir çok soru zihninde dolaşırken bir anda hiç beklemediği bir şey oldu ve Heather büyük bir çığlık atarak Roxana'ya sarıldı. Genç kız şaşkın bir şekilde sevgilisine bakmış bir kaç saniye ve ardından o da Heather'a sarılmıştı. Anladığı kadarıyla düşündüğü gibi olmamıştı, "Ahh... William aşkına! Fotoğraftakinden bile güzelsin. Seninle tanışmak için sabırsızlanıyordum! Ben Heather, diyerek geri çekilmişti Heather ve Gordon'un koluna girmişti. Ah, Gordon demek kız kardeşine Roxana'nın resimlerini göstermişti! "Kedi olalı bir fare yakaladın abi." dediğinde Roxana'nın yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. Birinin Gordon'un adını söylediğini duyunca genç kız sesin geldiği yöne doğru döndü. Taş çatlasa kırklı yaşlarında kızıl saçları kalın bukleler halinde omzuna dökülen, yeşil gözlü giydiği siyah elbiseyle çok zarif bir görüntü oluşturan insanı adeta büyüleyen bir güzelliğe sahip bir kadın karşılarında duruyordu. Roxana bu kadının kim olduğunu merak etmişti. Gordon'a ardından kendisine sarılan kadın geri çekilip "Herhalde yarına kadar bu güzel genç hanımla bizi tanıştırırsın... Değil mi oğlum?" dediğinde Roxana yutkundu. 'Oğlum' mu demişti? Bu kadın Gordon'un annesi miydi? Tanrı aşkına Gordon bundan söz etmemişti ama. Şayet annesiyle de tanışacağını bilseydi üzerine daha düzgün bir şeyler giyerdi. Böyle günlük bir halde gelmezdi buraya. Karşısında ki kadının müstakbel kayın validesinin olması Roxana'yı aşırı derece heyecanlandırmış bir o kadar da sinirlendirmişti. Gordon nasıl olur da bundan söz etmezdi ona. Ateş saçan gözlerle sevgilisine döndüğünde yüzünde ki şaşkın ifadeden de anladığına göre Gordon'un da ailesinin burada olduğundan haberi yok gibiydi.

    Roxana yüzünde mükemmel bir gülümsemeyle "Roxana Verbitsky," dedi kadına elini uzatarak ve ardından ekledi. "Sizde Gordon'un annesi olmalısınız, eğer oğlum demeseydiniz asla anlayamazdım. Çok genç duruyorsunuz." Kadının yüzüne yayılan gülümsemeden anladığı kadarıyla Roxana'nın sözleri hoşuna gitmişti. Genç kız elinden geldiğinde nazik olmaya çalışıyor ve ilk izlenimin iyi olmasını diliyordu. ilk izlenim her zaman önemlidir, bir şeye nasıl başlanırsa öyle devam eder. Bayan Campbell kendisini tanıtmış ve onlara bu soğukta daha fazla dışarıda durmamalarını söyleyerek içeri davet etmişti. Nessie, bu isim ona çok tanıdık geliyordu. Zihnini biraz zorladığından "Hadi oradan." diye mırıldandı kimsenin duyamayacağı bir şekilde. Yanlış hatırlıyor olabilirdi şayet öyle değilse bu oldukça garipti. Nessie şu meşhur Loch Ness canavarının ismiydi. Neden Bayan Campbell'in ailesinin kızlarına bu adı verdiklerini gerçekten çok merak etti. Kalenin içi en az dışı kadar gösterişli ve büyüleyiciydi. Bayan Campbell iyi yere kapak atmıştı. Kapıdan girdiğinde kocaman giriş bölümünün yanı sıra tamamı değerli taşlarla süslenmiş büyük avize dikkatini çekmişti genç kızın. Etraf en az avize kadar değerli ve antika vazolarla, tablolarla doluydu. Burası hiç Amerika'da ki üç oda bir salonluk evlerine benzemiyordu. Böyle şaşalı bir hayat pek Roxana'ya göre değildi. Belki Rusya'da yaşamaya devam etmiş olsalardı bunlar oldukça hoşuna gidebilirdi. Roxana etrafta eteklerle dolaşan adamları gördüğünde ikinci bir şok yaşamıştı. Bu da neydi böyle? Ah, nasıl da unuturdu Kilt İskoç erkeklerinin giydiği eteklerdi bunlar. Ve bugün Noel olduğuna göre etek giymeleri çokta garip değildi. Bu eteklerden Gordon'da olup olmadığını merak etti genç kız. Onu Kilt giymiş bir halde görmeyi gerçekten aşırı derece de isterdi. Eğer Rusya'da ya da Amerika da kilt giyen bir erkek görseler o kişiye kıçlarıyla gülerler. Bunu bir yere not etmeliydi, özel günlerde Gordon'u ailesiyle kesinlikle tanıştırmamalıydı. Ve düğünlerinde kesinlikle Kilt giyemezdi, Ivan ve Joaquin Gordon'u o halde görürlerse şayet Roxana'yı gelinlikli bir halde kolundan kaptıkları gibi eve götürürlerdi. Böyle bir şeyin olmasına asla izin veremezdi genç kız. İkinci bir not; Gordon asla düğünlerinde kilt giymemeli.

    "Gordon seninde eteğin var mı?" diye sordu Roxana. Kahkahalarla gülmemek için kendisini zor tutuyordu, Gordon bunu anlamış olmalıydı ki gözlerini devirmiş bir şeyler homurdanmış ve adeta yandım dercesine başını eğerek iki yana sallamıştı. Roxana'nın bunu alay konusu yapacağını anlamış gibiydi. "Eminim sana çok yakışır, bir ara benim için giymelisin." dedi sonunda dayanamayıp kıkırdadı genç kız. Hogwarts'a gider gitmez bundan birilerine bahsetmeliydi, Shane ve Hans kesinlikle kimse o kisinden daha iyi biriyle dalga geçemezdi genelde aralarında Gordon'da olurdu, ama bu sefer söz konusu kişi zaten kendisi olduğu için bundan pek hoşlanmayacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gordon Campbell
Gryffindor VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gryffindor VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gordon Campbell


Lakap : King, Gryffindor's King. The boy who has a naked girlfriend.
Rp Sevgilisi : Naked queen. The girl who is naked. Roxy the boobs.
Mesaj Sayısı : 120
Kayıt tarihi : 10/08/12

give me love. Empty
MesajKonu: Geri: give me love.   give me love. Icon_minitimeSalı Ara. 25, 2012 10:22 am

    Gordon Campbell'ın gıcık olduğu pek çok şey vardı. Maceraya atıldığında yakalanmayı, arkasından konuşulmasını, korkakları, Slytherinlileri sevmezdi. Yemeğini paylaşmaktan nefret ederdi. Arkadaşlarına dokunulmasına asla gelemezdi. Bir erkeğin Roxana'ya alıcı gözle bakması onun içindeki savaşçı ruhunu su yüzüne çıkarabilirdi. Ancak; bir şey vardı ki, Gordon ona hiç gelemezdi. Bu şey, planlarının ters gitmesinden başka bir şey değildi. Hayatını pek planlı yaşayan biri olmadığı aşikardı, işte tam da bu yüzden plan yaptığı zamanlar planı bozulmamalıydı. Oysa şu an annesine dik dik bakıyordu. Çünkü kadın bütün planlarını bozmuş, hatta baltalamıştı. Roxana'yı elinden tutup kaçırmak istedi Gordon. Aslında, genç kız ondan çok daha sakindi belli ki. Olacakları tahmin edemiyor olsa gerekti, değil mi? Yoksa bu kadar sakin nasıl durabilirdi? Bu Roxana'ydı, sakinlik onun tabiatında yoktu! "Roxana Verbitsky," dedi sevgilisi narin elini adamın annesine uzatırken. "Siz de Gordon'un annesi olmalısınız, eğer oğlum demeseydiniz asla anlayamazdım. Çok genç duruyorsunuz." Dakika bir ve Roxana Verbitsky altın Snitch'i yakalıyor, diye geçirdi Gordon içinden. Bu sözlerin doğru sözler olduğunu biliyordu. Annesi, pek çok anne gibi yaşına oldukça takıntılıydı. Belki de gereğinden fazla. Güzellik onun lügatında en üst sıralardaydı ve egoist olduğu bir gerçekti. Aslında egoistlik tüm ailenin damarlarında akıyordu, bu yadsınamaz bir gerçekti pekâla. İltifattan hoşlanan egoist kadın, gülümseme eşliğinde ikisini içeri davet etti. Heather abisinin koluna iyice asılırken, Roxana'nın elini yakaladığı gibi içeri çekti Gordon. Ve böylece, genç adamın büyüdüğü yere resmi olarak adımlarını attılar.

    Ailesinin evde oluşunun tek bir sebebi olabilirdi; noel yemeği. Yemek onlarda olmalıydı ki, tüm hizmetlilerin nerede olduğunu açıklıyordu bu. Yani birazdan Iain Campbell'ın belirmesi de an meselesiydi. Sevgili babasının. Sevgilisinin bunun farkında olup olmadığını düşünerek ona kaçamak bir bakış attı. Genç kız kendisini öyle kaptırmış görünüyordu ki bunu fark etmedi bile. İçeriyi her bir detaya dikkat ederek incelediği belliydi. Gordon buraları o kadar umursamıyordu, onun merak ettiği kızı odasına götürdüğünde vereceği tepkilerdi. Bu düşünceyle arsızca sırıtmadan edemiyordu delikanlı. Bir gürültü koptuğunda, kahkahaların geldiği yöne çevirdi gözlerini Gordon. Kendilerine doğru gelmekte olan büyük ve oldukça iri erkek sürüsüne odaklandı. Tahmininde yanılmadığının kanıtıydı bu. Önemli insanlar bir bir evlerinde belirirken, onlara uzaktan baş selamı yaptı. Hepsi sevdiği ve saydığı adamlar olmasına karşın, Roxana'yı onların içine atarsa kızın oradan sağ kurtulması mucize olurdu. Çünkü İskoçların ilgisi, hele ki bu insanlar kadar iriyseler, korkutucu olabiliyordu. Oysa Roxana onların boylarından çok, kiltleriyle ilgileniyormuş gibiydi. Duraksadı Gordon. Bunu daha önce nasıl düşünememişti? İşin aslı, Gordon İskoçya'da bulunduğu zamanlar kilt giymekten çekinmezdi. Genelde özel günlerde kullanmalarına karşın, burada böyle dolaşmak bir gurur meselesiydi. Kanında asilzadelik yatan Gordon, kiltini gururla taşıyanlardandı. Tabii, Hogwarts sınırları dışında. Kiltinden bir an olsun utangaçlık duymazdı Gordon; ancak diğer insanların tepkisini de hesaba katacak kadar akıllıydı. Onu o halde gören yalnızca ve yalnızca Hans olmuştu. Gordon genç adama tek kelime ederse onu öldüreceğini söylemiş, zoraki yemin ettirmişti. Hans bunu tutmuştu; ancak Roxana ona tek kelime ederse... İşte o zaman geri dönüşü olmayan bir yola girerlerdi. Tanrı yardımcısı olsun, kisinin kahkahası daha şimdiden zihninde canlanabiliyordu.

    "Gordon senin de eteğin var mı?" Roxana'nın sorusu üzerine homurdandı genç adam. Eğer bir şeyler içiyor olsaydı, kızın yüzünü yıkamıştı. Heather'ın arkasında annesine bir şeyler fısıldadığını duyabiliyordu. Ve küçük cadının bu sözü kaçırmadığını da biliyordu. Sevgilisine gözlerini devirdiği anda, bir altın madeni bulmuş olan genç kız sözlerine devam etti. "Eminim sana çok yakışır, bir ara benim için giymelisin." Alaycı bir gülümseme takındı Gordon suratına. Kızı elinden tuttuğu gibi kendi yanına çekti. Ani hareketle şaşıran Roxana, daha bir şeyler diyemeden Gordon kaşlarını alaycı bir şekilde kaldırdı. "Bana her şey yakışıyor sevgilim ve evet, benim de birkaç tane kiltim var. Kilt bizim için kutsaldır, biliyorsun." Genç kız şimdilik bu konuyu geçeceğini belirten ve kıkırdamayla karışık bir ses çıkardı. Daha çok bir kedi miyavlamasına benziyordu ve bu genç adamda kahkaha atma isteği uyandırdı. Katıla katıla gülmek üzereydi ki, arkasından yükselen sesle hazır ola geçti adeta. "Gordon Campbell, buraya gelip beni görmeden gitmeyecektin herhalde?" Gordon derin bir nefes aldı, hatta bir nefes daha. Arkasına döndüğünde suratında kocaman bir gülümseme vardı. Kiltiyle -Roxana'nın buna dikkat ettiğini biliyordu- karşılarında dikilen adam, Iain'den başkası değildi. Kızın elini bırakan Gordon adamla omzunu tokuşturdu ve bir kahkaha patlattı. "Ah, bunun imkanı var mı ki?" Adam kafasını iki yana salladı ve gözleriyle Roxana'yı işaret etti. O bir şeyler sormadan genç adam yeniden kızın yanına ilerleyip ona sarıldı. Ona güç vermek için kolunu sıkarken, rahatlaması için kızın kolunu okşuyordu. "Roxana, Gryffindor'un görüp görelebileceği en güzel kız, kız arkadaşım." Adam öyle bir kahkaha attı ki, salondaki avize bile titremişti. "Seninle tanışmak benim için bir zevk küçük hanım, hele ki bir Gryffindorlu olman ayrıca hoşuma gitti," diye atıldı gür sesli adam. Iain daima dürüst ve içinden geçenleri söyleyen bir adam olmuştu, biri hakkında bir şey düşünüyorsa bunu doğrudan söyleyebilirdi. Ve ailesi Roxana'yı sevmişti, babası, annesi ve özellikle Heather da dahil olmak üzere. Roxana ile bir kez daha gurur duydu Gordon. Oysa o sırada annesi boğazını temizledi. Kocasının yanına sokulan Nessie, "Bir Slytherinli olsaydın da seni severdik Roxana, cesaretten önemli şeyler de var," diye atıldı. Afallayan kız Gordon'a öyle bir bakış attı ki, Heather abisinden önce müdahale etme ihtiyacında hissetti kendisini. "Bilmelisin ki Roxy... Sana Roxy diyebilirim değil mi? Annem bir Slytherindi." Kardeşinin patavatsızlığı her zamanki gibiydi. Şaşırmadı Gordon. Roxana belli belirsiz kafasını salladı ve şaşkınlıkla Nessie'ye baktı. Ardından Gordon'a. Kız kulağına eğilerek kimsenin duyamayacağı bir şekilde fısıldadı. "Aklımın ucundan dahi geçmezdi." Omuz silkti Gordon. Genelde insanlar Gordon'ın tam bir Gryffindor çocuğu olduğunu düşünürlerdi, Gordon da bu imajı bozmazdı. Babası yetiyordu ona zaten bu konuda.

    Onları ne kadar özlemiş olursa olsun, Gordon yemekten önce ailesinin müsadesini istedi. Roxana'nın tepkilerini merak etmekle birlikte, onu yukarı götürmek için can atıyordu. Herkes onlara izin verip kendi işlerine döndüğünde, Gordon sevgilisinin koluna girmesine izin vererek odasına ilerlemeye başladı. Merdivenlerin solundaki ilk kapıya dayanmıştı ki, Heather'ı gördü. "Hayır küçük hanım, bizi yalnız bırakacaksın." Heather yakalanmış olmanın verdiği kızgınlıkla gözlerini devirdi. Tatlı tatlı gülümsüyor olmasına karşın bir şeytan gibi görünüyordu Gordon'a o an kız kardeşi. Küçük, tatlı bir şeytan. "Ahh... Çocukluk anılarının arasında, iyi şanslar abi. O duvarlar senin ergenliğine tanık olmuşlardı, şimdi en azından-" Gordon öyle bir öksürdü ki, Heather başının belada olduğunu anlayarak daha fazla uzatmadı sözlerini. Arkasına bakmadan kaçtı oradan. Roxana, Gordon'ın masum meleği, olanlara anlam veremiyormuş gibi bakıyordu. Ne için iyi şanslar dilediğini düşündüğüne emindi Gordon. Bu yüzden pis pis sırıtmak yerine, masum ayağına yattı. "İçerisi biraz... Çocuksu gelebilir. Heather'ın demek istediği buydu. Yıllardır odada bir değişiklik yapmadık, genelde burada değil, Edinburgh'ta kalırız." Genç kız ona gülümsediğinde, ucuz kurtulduğunu düşündü delikanlı. Odanın kapısını açarak, kızı içeri aldı. İçerisi kocaman bir odaydı, kırmızı duvarlarla döşenmiş. Yatak örtüsünde kocaman Gryffindor amblemi vardı. Duvarlarında posterler, imzalar, Quidditch ile alakalı pek çok şey yer alıyordu. Bir köşede aldığı ödüller sergiliydi. Diğer bir köşede ise Hans ile onun -birinci sınıftan başlayan- fotoğraflarından oluşan bir kolaj vardı. O kadar komik fotoğraflardı ki, Roxana görür görmez kahkahayı patlattı. Özellikle, Gordon'ın pembe pijamalarla çekildiği fotoğrafa yoğunlaşmıştı. Ah, orası ayrı bir hikayeydi. Hepsi Heather'a kaybettiği iddia yüzündendi. Bunu o kıza ödetmişti haliyle.

    Kapıyı sessiz bir büyü ile kitledi. Rahatsız edilmek istemiyordu. Odanın kendine özgü bir büyüsü vardı, evet. Asıl büyüyü ise Roxana saçıyordu. Genç adam o odanın içinde turlarken kendisini yatağına fırlattı. Yatağa atlamasıyla bir aslanın kükremesi, başının üstünde ise bir altın Snitch'in belirmesi bir oldu. Burası tam bir ergen Gryffindor odasıydı... Tanrım, gerçekten Roxana bunu asla unutmayacaktı. Kız öyle gülüyordu ki, Gordon'ın yatakta tembel tembel uzandığını gördüğünde ona yöneldi. Ama yaklaşmadı. Roxana asla gereğinden fazla yaklaşmazdı böyle durumlarda. Aslında şaşırtıcı bir durumdu onlar için. Hele ki Gordon adına. Kıza beslediği aşk, tüm duygularının ötesindeydi evet. Yine de o daha önceleri pek çok kızla beraber olmuş bir erkekti. Buna karşın, Roxana'ya elini bile sürememişti şimdiye kadar. Sesi birdenbire boğuk bir hiddetle çıktı. "Buraya gel Roxana, korkma." Kız kendisiyle mücadele ediyormuş gibi görünüyordu. Ancak bir homurtu eşliğinde kendisine yaklaştı ve yatağın kenarına, her an kaçabilecekmiş gibi oturdu. Yatakta dikelip bağdaş kuran Gordon, elleriyle kızın yanaklarını okşadı. "Sana asla zarar vermem. Bunu biliyorsun değil mi Roxana? Seni incitmeye çalışanı gerekirse çıplak ellerimle parçalayacağımı, tek damla gözyaşına dünyayı yıkacağımı? Bunu biliyorsun. Bilmek zorundasın."

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Roxana Romanova
Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Roxana Romanova


Lakap : Roxy, Ana.
Rp Sevgilisi : Gordon Campbell
Mesaj Sayısı : 300
Kayıt tarihi : 13/08/12

Özel
Rp Puanı:
give me love. Left_bar_bleue100/100give me love. Empty_bar_bleue  (100/100)

give me love. Empty
MesajKonu: Geri: give me love.   give me love. Icon_minitimeÇarş. Ara. 26, 2012 6:17 am

    Genç adamın Roxana'yı elinden tutup kendisine çekmesiyle afallamıştı. "Bana her şey yakışıyor sevgilim ve evet, benim de birkaç tane kiltim var. Kilt bizim için kutsaldır, biliyorsun." Sevgilisine cevap vermek yerine kıkırdamakla yetindi. Genç kız sadece şimdilik bu durumu deşmemeye karar verdi. Hogwarts'a döndüklerinde yeterince dalga geçecekti Gordon ile zaten. Hem tek başına biriyle dalga geçmekten kesinlikle zevk almıyordu Roxana. "Gordon Campbell, buraya gelip beni görmeden gitmeyecektin herhalde?Etekli bir adam daha! Roxana karşılarında ki 'etekli' adamın Gordon'a ne kadar da çok benzediğini düşünürken bir anda düşmüştü jeton. Bu Gordon'un babası olmalıydı. Sevgilisinin elini bırakmasıyla kendisini bir boşluğa düşmüş gibi hisseden genç kız, Gordon'un babasının adını hatırlamaya çalıştı. Laf arasında bir defasında söylemişti ancak Roxana'nın şuanda aklına gelmiyordu. "Ah, bunun imkanı var mı ki?" Gordon'un tekrar yanına gelmiş ve arkasından genç kıza sarılmıştı. Gordon ile birlikte her şey daha da kolaylaşıyordu Roxana için. Gordon ona güç veriyordu adeta. Aynı zamanda onu aciz ve zayıf kılan da Gordon'du. Bir zaaftı Gordon Roxana için. Gordon'dan önce kimseyi umursamayan kimseden korkmayan, çekinmeden istediğini söyleyen yeri geldiğinde acımasız, kalp kıran ağzı bozuk bir sokak serserisi edalarıyla etrafta dolanan Roxana şimdi çok hemde çok farklıydı. Gordon'un tek sözü onu yerle bir edebilirken aynı zamanda dünyanın en mutlu insanı edebiliyordu. "Roxana, Gryffindor'un görüp görelebileceği en güzel kız, kız arkadaşım." Gordon'un sözlerinin ardından genç kızın yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. "Seninle tanışmak benim için bir zevk küçük hanım, hele ki bir Gryffindorlu olman ayrıca hoşuma gitti," Campbelllar senelerdir belki asırlardır Gryffindor öğrencisi olmuşlardı. Bu kesinlikle gurur duyulacak bir şeydi. Roxana'nın babası Ivan Durmstrang'ta okumuştu şayet Hogwarts'ta öğrenim görseydi şüphesiz ki bir Slytherin öğrencisi olurdu. "Bir Slytherinli olsaydın da seni severdik Roxana, cesaretten önemli şeyler de var,"Roxana şaşkınlıkla açılan gözlerini Bayan Campbell'a çevirmişti. Bu sözleri o mu söylemişti cidden? Gryffindor mezunu birinden duyulmayacak sözlerdi bunlar kesinlikle. "Bilmelisin ki Roxy... Sana Roxy diyebilirim değil mi? Annem bir Slytherindi." Heather'ın sözleri Roxana'yı daha da çok şaşırtmıştı. Nessie Campbell Slytherin'den mezun olmuştu! Çok hemde çok garip gelmişti bu. Gordon bundan hiç söz etmemişti Roxana'ya. "Aklımın ucundan dahi geçmezdi." diye fısıldadı genç kız sevgilisinin kulağına. Kesinlikle hiç aklına gelmezdi böyle bir şey. Roxana Gordon'un bütün ailesinin Gryffindor öğrencisi olmuş olduğunu düşünürdü oysaki öyle değildi.

    Gordon ailesinden izin istemişti genç kızın elinden tuttuğu gibi merdivenlere yönlendirmişti. Roxana nereye gittiklerini tahmin edebiliyordu. Gordon'un odası. Peşlerinden Heather'da geliyordu bir an olsun kendisini rahatlamış hissetti ancak Gordon'un arkasında kendi odasının yer aldığını düşündüğü kapıya yaslanıp "Hayır küçük hanım, bizi yalnız bırakacaksın." demesiyle biraz önce ki rahatlığından eser dahi kalmamıştı. "Ahh... Çocukluk anılarının arasında, iyi şanslar abi. O duvarlar senin ergenliğine tanık olmuşlardı, şimdi en azından-" Gordon'un öksürüğüyle sözlerini kesen Heather bir anda ortadan kayboldu. Heather'ın sözlerinden tek bir tanesini bile anlamamıştı bunda Heather'ın konuştuğu İskoç aksanlı İngilizce'nin de etkisi vardı tabii. "İçerisi biraz... Çocuksu gelebilir. Heather'ın demek istediği buydu. Yıllardır odada bir değişiklik yapmadık, genelde burada değil, Edinburgh'ta kalırız." Gülümsedi Roxana. Nedense bu onu şaşırtmamıştı pek. İçeri girdiğinde burası ona birazda olsa kendi odasını hatırlatmıştı. Elbette duvarlarda asılı Quidditch ile ilgili posterlerin Roxana'nın odasında asılı olan Jay-z, Lil Wayne ve daha birçok rap sanatçısının posterlerine benzemiyordu. Roxana sıkı bir rap müzik dinleyicisiydi. Roxana'nın oturduğu yerde oturup da başka tarzda müzik dinlemek imkânsızdı zaten. Roxana'ın favori sanatçısı şüphesiz ki Marshall Bruce Mathers sahne adıyla 'Eminem'. Tıpkı kendisi gibi onca siyahi insanın arasında tutunmaya çalışan beyazdı o da. Genç kız Gordon ile Hans'ın resimlerini görünce kocaman bir kahkaha attı. Özellikle Gordon'un pembe pijamalı resmine bayılmıştı. Bu resmin kesinlikle bir hikâyesi vardı, onu sormak için Gordon'a döneceği sırada aslan kükremesi sesiyle irkilen Roxana Gordon'un yatağa atlamasıyla oluşan bir ses olduğunu düşündü."Buraya gel Roxana, korkma." " Roxana ne yapacağı hakkında en ufak bir fikri yoktu. Gordon'un yanına gitmeli miydi? Yoksa hemen kapıyı açıp dışarı çıkabilirdi. Elbette böyle bir şey yapmazdı ama aklından geçmedi de değil. Derin bir nefes alıp Gordon'a doğru yaklaştı ve yatağın kenarına oturdu. O'na daha da yakınlaşmak biraz ürkütüyordu genç kızı. Bunun nedeni elbette Roxana'yı bir şeylere zorlayacağından değildi. Gordon asla böyle bir şey yapmazdı. Ama genç kızında kendince yeterli nedenleri vardı. "Sana asla zarar vermem. Bunu biliyorsun değil mi Roxana? Seni incitmeye çalışanı gerekirse çıplak ellerimle parçalayacağımı, tek damla gözyaşına dünyayı yıkacağımı? Bunu biliyorsun. Bilmek zorundasın."

    Bunu biliyordu elbette biliyordu. Gordon ona asla zarar vermezdi, asla. "Biliyorum..." diye mırıldandı genç kız. Bir senedir Gordon ile aralarında cinsel anlamda bir şeyler olmamıştı. Gordon hiç bir zaman buna onu zorlamamıştı. Roxana hazır olmadığını söylediğinde Gordon anlayışla karşılaşmıştı."Ama senin bilmediğin şeyler var Gordon." Roxana'nın bu sözlerinin ardından Gordon şaşırmış gibi gözüküyordu. Aralarında hiç bir zaman gizli saklı bir şey olmamıştı ya da Gordon öyle düşünüyordu. Roxana geçmişiyle ilgili gerçekleri ve yaşadığı utanç verici olayı anlatmamıştı ona. Aslında anlatmaya pek niyeti olduğu söylenemezdi ama yeterince uzun süredir saklamıştı zaten bunları. Artık aralarında gizli bir şeyin olmasını istemiyordu aynı zamanda Gordon bu kadar uzun süredir neden bekletildiğini öğrenmeyi hak ediyordu. Gözlerinin dolduğunu hissetti genç kız. “Ben nereden başlamalıyım bilmiyorum, sanırım en baştan anlatsam iyi olacak.” Roxana yatağa uzandı ve Gordon’un da yanına yatması için genç adamın elinden tutup çekti. Gordon’da uzadığında genç kız başını Gordon’un göğsüne koydu ve eliyle genç adamın kaslı göğsünde daireler çizerken sözlerine başladı. “Lütfen anlatacaklarım bitene kadar bir şey söyleme” dedi Roxana ve Gordon’un cevap vermesine fırsat vermeden devam etti. “Sana oturduğum yerle ilgili birkaç şey anlatmış ve birlikte büyüdüğüm benim için bir kardeşten farkı olmayan arkadaşımın öldüğünü falan söylemiştim. Michael benim yüzümden öldü. Bunun yükü hep omuzlarımda bazen öylesine ağır geliyor ki kendimi çok güçsüz ve suçlu hissetmeme neden oluyor. Bazen kendimi avutmak için eğer olanları anlatsaydım da aynı şeyler olurdu diyorum.” Bu söylediklerinden Gordon’un hiçbir şey anlamadığına ve merak ettiğine emindi daha fazla sevgilisini meraklandırmamak adında sözlerine devam etti. “Bunu söylemesi pek kolay değil aslında ben… Ben eğer Michael zamanında yetişmeseydi…” devamını söyleyemiyordu işte o sözü ağzına almak bunu Gordon’a anlatmak o kadar zor geliyordu ki gözyaşlarını daha fazla tutamamıştı. “Bunu söylemek çok zor geliyor, tecavüze uğruyordum.” Deyiverdi birden. Söylemişti işte sonunda ağzından çıkmıştı. Gordon yattığı yerden doğrulup ateş saçan gözlerle Roxana’ya baktığında genç kız daha da utandığını hissetti. Bir şeyler söylemek için ağzını açtığı sırada genç adam Roxana kendi sözleriyle susturdu onu. “Tyler, güçlü biriydi ve bana karşı olan ilgisi hoşuma gidiyordu ama hiçbir zaman ona yüz vermedim. Michael onu vurduğunda hiç hem de hiç üzülmedim aksine mutlu olmuştum. Bir insanın ölümü beni mutlu etmişti bu çok yanlış bir şey biliyorum ama o an bunu gerçekten düşünemedim. Ertesi sabah Tyler’ın ölü bedenini bulduklarında abisi resmen terör estirdi sokaklarda. Bizim orada adaleti herkes kendisi verir. Tyler’ın abisi intikam istedi ve aldı birçok kişi öldürüldü. Buna artık göz yumamazdım masum insanların benim yüzümden ölmesi en son isteyeceğim şey biliyorsun. Babamla konuşmaya karar verdim ona anlatabilirdim ve o bilmiyorum bir şeyler yapabilirdi işte. O sırada Michael’in ölüm haberini aldık.” Birkaç damla halinde akan gözyaşları şiddetini arttırmıştı artık. Gordon’a sıkıca sarıldı Roxana. Konuşmaya dermanı kalmamıştı ama bir şeyler söylemesi gerekiyordu böyle hissediyordu. “Ne zaman yakınlaşsak yaşadığım şeyler gözümün önüne geliyor ve yapamıyorum ama sen o değilsin, o değilsin. Asla beni incitmezsin.” Yaşananları Gordon'a anlatmış ve rahatlamıştı. Bu kadar duygusallık yeterdi, buraya bunun için gelmemişlerdi Güzel vakit geçirmeleri gerekiyordu ve öyle de olacaktı. Gordon'dan ayrıldı ve göz yaşlarını sildi o güçlü bir insandı ve geçmiş geçmişte kalmıştı bu kötü anıları unutması gerekiyordu. Gordon yanındaydı artık onun yalnız değildi. Hiç bir şeyin bir önemi yoktu kimse artık incitemezdi onu. Çünkü O Gordon'a ait sayılırdı ve tamamen onun olmayı istiyordu. Yüzünde belli belirsiz bir gülümse oluştu kızın. "Bunlar artık canımı yakmıyor Gordon, çünkü sen yanımdasın." diye mırıldandı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gordon Campbell
Gryffindor VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gryffindor VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gordon Campbell


Lakap : King, Gryffindor's King. The boy who has a naked girlfriend.
Rp Sevgilisi : Naked queen. The girl who is naked. Roxy the boobs.
Mesaj Sayısı : 120
Kayıt tarihi : 10/08/12

give me love. Empty
MesajKonu: Geri: give me love.   give me love. Icon_minitimePerş. Ara. 27, 2012 5:00 am

    Genç adam sinirden kaskatı kesilmişken, parmaklarını bile oynatamıyordu. Sol eli yumruk şeklindeydi. Gözlerinden ateşler fışkırıyor, dişleri birbirine sürtüyordu. Roxana'ya bunları yaşatan biri oluşunu kabullenemiyordu belki, belki de bunlara karşı onu koruyamadığını. Bunca zaman... Kör müydü? Sağ eliyle genç kızın saçlarını okşadı. Onun gözünde biriken yaşları silmek istiyordu; ancak bunu yapabilecek kadar güçlü duramıyordu o an. Aklından binlerce sahne geçiyordu, her biri diğerinden daha da korkunçlaşan. Adam yalnızca ona bakarken, genç kız gözyaşlarını sildi. Suratına yerleşen küçük gülümseyiş adamı kendisine getirdi. "Bunlar artık canımı yakmıyor Gordon, çünkü sen yanımdasın." Başıyla onayladı Gordon. Ne yapması gerektiğine karar veremiyor, bununla da kalmıyordu yalnızca. Kızı omuzlarından tuttuğu gibi dikleştirdi. Kızın kafasını kendi göğsüne yaslayarak, saçlarına bir öpücük kondurup kollarıyla, bilinçsizce bir kuvvetle sıktı onu. Gitmesinden korkuyor gibiydi adam, onu koruyamamaktan korkuyordu... Bunca zaman, bunlardan habersiz yaşadığı için kendisinden nefret ediyordu. Konuşmak istiyordu; ama konuşursa sesinin çatlayacağını biliyordu. Kaç dakika geçmişti, hesaplayamıyordu. Kızın nefes alışları hala düzensizdi ki, adamın yumruk yaptığı elini fark ederek narin parmaklarıyla adamın kitlenmiş parmaklarını açmaya çabaladı. Onun dokunuşuyla gevşeyen Gordon, gerçeklerle yüzleşti. Bu ağır yükü kız tek başına taşımayacaktı küçük omuzlarında. Bundan sonra değil. "Bana bak Roxana, bana bak sevgilim."

    Biraz gerileyen genç adam, iki eliyle kızın yüzünü kavrayarak başını başına dayadı. Onun mavi gözleri kendisini büyülüyordu. Bambaşka diyarlara götürüyor, nefes almayı unutturuyordu. Böyle bir meleği kim incitmek isteyebilirdi? "Bana bak ve gördüğün şeyi söyle..." Kızı neredeyse hiç çaba harcamadan kendi kucağına oturttu. Eliyle belini kavrarken, alnı hala alnına dayalıydı. Vücudunda kızın sıcaklığını hissederken, onun titrediğini fark etti. Gözlerini bir saniye dahi kapamadan, dudağına dudağını bastırdı. "Sana bakınca ne gördüğümü söylememi ister misin?" Kızın gözleri yeniden doluyordu; başıyla onayladı. Küçük bir gülümseme belirdi adamın suratında. "Sana baktığımda, bir melek görüyorum. Benim için gönderilmiş, yalnızca bana ait. Uğruna her şeyi yapacağım bir melek. Sana baktığımda, aşkı hissediyorum. Ellerini tuttuğumda dünyalar benim oluyor. Kokunu duyduğum anda kalbim tekliyor. Yanımdayken düşünemiyorum. Sensizken seni deliler gibi özlüyorum. Sana baktığımda, hayatımın sonuna kadar yanımda olması gereken tek kişi olduğunu görüyorum." Kızın titremesinin durduğunu hissettiğinde küçük burnuna bir öpücük kondurdu. Ardından yanağına, alnına, boynuna... Dudaklarına. Gordon, hiçbir zaman romantik bir adam olmamıştı. Jestler yapardı, onu sevindirirdi, küçük detaylara dikkat ederdi. Odun değildi, hayır kesinlikle değildi. Yine de, duygularını sürekli ileri de sürmezdi. Roxana bunu biliyordu; zira genç adam birkaç güzel söz ettiğinde, Gordon onun gözlerindeki mutluluğu görebiliyordu. Eğer onu kendisine getirmenin yolu buysa, kalbinde saklı tuttuğu her şeyi söyleyecekti genç adam. Bunu onun için yapacaktı.

    “Ben yanındayım ve hep öyle olacağım. Gitmene izin vermem. Sen istesen bile. Çünkü sensiz yapamam Roxana. Bir kere hayatıma girdin. Daha önce hiç kimsenin girmediği gibi. Daha öncenin ne olduğunu unutturarak girdin hayatıma. Ben yanındayken sana kimse dokunamayacak. Anlıyor musun?” Kızı biraz daha kendisine çekti. Artık bedenleri neredeyse tamamen bitişmişti ancak kız kaçmıyordu. Elini hızla kendi boynuna götürdü Gordon. Boynunda asılı olan zinciri kopardı neredeyse kuvvet harcamadan. Zincirin ucundaki yüzüğe bakarak, elinde çevirdi. Ardından kızın avucunun içerisine bıraktı. Devam etti genç adam sözlerine, sesi artık daha da kesin çıkarken. “Bir İskoç geleneğidir… Çocuklar ve kadınların kendilerine özgü koruyucuları olur. Bu koruyucular, onları her türlü şeyden korur. Onların başına hiçbir şey gelmesine izin vermez…” Derin bir nefes aldı adam. Yüzüğü bu zamana kadar bir kez bile ayırmamıştı boynundan. Campbellların sembolü olan yüzük, atalarından kalmaydı Gordon’a. Onu daima saklaması gerekiyordu. Oysa Gordon, Roxana’nın onun için saklayacağını biliyordu. “Koruyucu, koruduğu kişiye kendisine ait özel bir eşyayı verir. Ve eşya hep o kişide kalır. Senin koruyucun benim Roxana. Bendim, benim… Ve ben olacağım. Sana söz veriyorum. Geçmişi değiştiremem ama sana hepsini unutturabilirim. Yapacağım da. Başına asla bir şey gelmeyecek bundan böyle. Hep güleceksin.” Kızın suratında küçük bir gülümseme gördüğü anda, kızı yavaşça yatağa yatırdı. Onun kahverengi saçlarının yastıkta dağılışını izlerken, üzerine doğru eğildi. Parmakları kızın parmaklarına kenetlenmiş, bir bütün olmuştu. Onun gözlerindeki korku yoktu artık. Adamın sözleri, kıza ilaç etkisi yapıyordu adeta. Bunun farkına varan Gordon, kızın boynunu öperken fısıldadı. “Seni ilk gördüğümde ne düşünmüştüm biliyor musun?” Roxana’nın başını iki yana salladığını gördüğünde yeniden gözlerini ona odakladı. Kızın kazağını çıkarırken, Roxana bunun farkında değilmiş gibi görünüyordu. Devam etti Gordon. “Seni o zamana kadar daha önce nasıl fark etmediğimi.” Kızın genzinden öyle komik bir gülüş yükseldi ki, Gordon o geniş gülümsemesini atarken buldu kendisini. Elleri kızın pantolonunun düğmesini açıyordu bir yandan. Ancak asla ama asla göz temasını kesmiyordu adam. Roxana onun yanındakinin Gordon olduğunu bilmeliydi. Başkasının ona dokunamayacağını da. “Işıltılar saçıyordun. Gülümsüyordun ve o an tutulmuştum sana. Hans’a, bu kız benim olacak dedim. O güldü. Ben kazandım. Hayatımın güneşini.” Gülümseyen genç adam, kızın pantolonunu çıkarttı tamamen. Kırmızı sütyenini görünce bir kahkaha attı ve kızın göbeğini öptü. Sıcacık vücudu, adamın hormonlarının düşüncelerinin ötesine geçmesine yol açıyordu. Ancak, onu asla istemediği bir şeye zorlamayacaktı. Bu zamana kadar birlikte olduğu kızlar olmuştu, ne az sayılabilirlerdi ne de çok. Ateşlileri olmuştu, yeteneksizleri de... Sevdiği insanlar olmuştu Gordon'ın. Ama aşık olmuş muydu hiç? Hayır. Cevabını herkes açık bir şekilde biliyordu. Gordon da dahil olmak üzere. Aşk adamın lugatına Roxana ile birlikte girmişti. Ve daima onun isminin yanında kalacaktı kalbinde.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Roxana Romanova
Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Roxana Romanova


Lakap : Roxy, Ana.
Rp Sevgilisi : Gordon Campbell
Mesaj Sayısı : 300
Kayıt tarihi : 13/08/12

Özel
Rp Puanı:
give me love. Left_bar_bleue100/100give me love. Empty_bar_bleue  (100/100)

give me love. Empty
MesajKonu: Geri: give me love.   give me love. Icon_minitimePerş. Ara. 27, 2012 9:10 am

    Genç adam Roxana'yı kendisine doğru çekmişti. Genç adamın güçlü kolları Roxana'yı sıkıca sardığında daha önce kendisini hiç bu kadar güvende hissetmediğini anladı. Gordon ve ona karşı beslediği büyük aşk genç kızın sığınağı gibiydi. En zor anında sığındığı ona adeta güç veren iki şeydi "Bana bak Roxana, bana bak sevgilim." Yüzünü kavrayan ellerin sahibi kendi alnına dayamıştı genç kızın alnını. Ağlamaktan kızarmış olan gözleriyle sevgilisinin gözlerine baktı bir süre. "Bana bak ve gördüğün şeyi söyle..." Ne söyleyeceğini bilemezken Roxana Gordon'un da yönlendirmesiyle genç adamın kucağına oturdu. Adamın sıcak dudakları kendi dudaklarına değdiğinde her şeyi unutmuştu bir anda bir kaç saniyeliğine dahi olsa da."Sana bakınca ne gördüğümü söylememi ister misin?" Başını 'evet' anlamında aşağı yukarı salladı Roxana. "Sana baktığımda, bir melek görüyorum. Benim için gönderilmiş, yalnızca bana ait. Uğruna her şeyi yapacağım bir melek. Sana baktığımda, aşkı hissediyorum. Ellerini tuttuğumda dünyalar benim oluyor. Kokunu duyduğum anda kalbim tekliyor. Yanımdayken düşünemiyorum. Sensizken seni deliler gibi özlüyorum. Sana baktığımda, hayatımın sonuna kadar yanımda olması gereken tek kişi olduğunu görüyorum." Gordon'un sözleri Roxana'yı rahatlatmış aynı zamanda da çok mutlu etmişti. Gordon'dan daha önce böyle sözler hiç duymamıştı, beklememişti de aslında söylemesini. Gordon böyle biriydi hislerini bu denli yoğun bir şekilde dışa vurmazdı, vurmamıştı bu güne kadar. Roxana her haliyle seviyordu Gordon'u.

    “Ben yanındayım ve hep öyle olacağım. Gitmene izin vermem. Sen istesen bile. Çünkü sensiz yapamam Roxana. Bir kere hayatıma girdin. Daha önce hiç kimsenin girmediği gibi. Daha öncenin ne olduğunu unutturarak girdin hayatıma. Ben yanındayken sana kimse dokunamayacak. Anlıyor musun?” Roxana'nın gitmeye niyeti yoktu zaten, olmayacaktı da asla. Gordon genç kızın bütün hayatıydı her şeyi ona bağlı bir şekilde planlıyor ve yaşıyordu. Gordon'dan ayrılması demek bütün bir hayatının yok olması demekti. Aynı şekilde asla ve asla Gordon'un gitmesine izin vermezdi genç kızda, ondan başka biriyle olmasına göz yummazdı gerekirse kendi elleriyle parçalardı Gordon'un kendisinden sonra hayatına giren kızı. Gordon elini boynuna götürmüş asılı olan zinciri koparıp Roxana'nın avucunun içine bırakmıştı. “Bir İskoç geleneğidir… Çocuklar ve kadınların kendilerine özgü koruyucuları olur. Bu koruyucular, onları her türlü şeyden korur. Onların başına hiçbir şey gelmesine izin vermez…” Ucunda bir yüzüğün asılı olduğu bu zinciri daha önce de görmüştü, ufak tefek temaslar ve öpüşmeleri şiddetlendiği sırada ne olduğunu anlamadan kendisini ve Gordon'un yarı çıplak bir şekilde bulduğu zaman. Ona bunun ne olduğunu sorduğunda aile yadigarı bir şey olduğunu söylemişti ve şimdi onu Roxana'ya veriyordu. “Koruyucu, koruduğu kişiye kendisine ait özel bir eşyayı verir. Ve eşya hep o kişide kalır. Senin koruyucun benim Roxana. Bendim, benim… Ve ben olacağım. Sana söz veriyorum. Geçmişi değiştiremem ama sana hepsini unutturabilirim. Yapacağım da. Başına asla bir şey gelmeyecek bundan böyle. Hep güleceksin.” Gordon'un sözlerinin ardından Roxana'nın suratında bir gülümseme yayıldı. Bu zinciri hep saklayacaktı asla yanından ayırmayacaktı. Kimsenin ona dokunmasına bile izin vermeyecekti. Gordon genç kızı yatağa yatırıp üzerine doğru eğildiğinde Roxana parmaklarını sevgilisinin parmaklarına kenetledi. Bundan sonra olacaklar onu korkutmuyordu. Gordon'un dudakları boynuna değdiğinde Roxana kalp atışlarının daha da hızlandığını hissetti. “Seni ilk gördüğümde ne düşünmüştüm biliyor musun?”Başını hayır anlamında iki yana salladığında bunun hakkında hiç bir fikrinin olmadığını düşündü. Merakla sevgilisinin söyleyeceklerini bekliyordu. “Seni o zamana kadar daha önce nasıl fark etmediğimi.” Ah, Roxana bir yıl boyunca platonik takılmış ve Gordon'u gözetlemişti. Gordon Campbell, kızların deli olduğu Gryffindor bina başkanı. Diğer kızlarla çıkması yetmiyormuş gibi Roxana'nın yakın bir arkadaşıyla da çıkmıştı Gordon. Roxana kahrolmuştu tabii, böyle bir şeyi beklemiyordu. O kızdan çok daha güzeldi fakat Gordon bunu fark edememişti. Belki de sürekli bir erkek gibi kavga etmesi, üç lafından ikisinin küfür olması bunda çok büyük bir etkendi. Ertesi sene büyük bir değişimle Hogwarts'a dönen Roxana'nın uğraşmasına hiç gerek kalmadan Gordon onun yanına gelmişti. Her kız gibi ilk başta naz yapan Roxana sonunda dayanamamıştı. Aslında şuana kadar Gordon Campbell'i Roxana kadar bekleten biri olmamıştı. Genç kızın gülerken çıkardığı sesin üzerine Gordon'un yüzüne de bir gülümseme yayılmıştı. “Işıltılar saçıyordun. Gülümsüyordun ve o an tutulmuştum sana. Hans’a, bu kız benim olacak dedim. O güldü. Ben kazandım. Hayatımın güneşini.” Sadece kazanan o değildi. Roxana Gordon için çok uğraşmıştı. Baştan sona değişmişti. Bir kız gibi konuşmayı, bir kız gibi giyinmeyi ve yürümeyi öğrenmişti. Kuzeni April'in bunda çok büyük yardımı olmuştu tabii. Gordon'u sevdiğini bilen tek kişiydi April. Hiç bir şeyini saklamamıştı şuana kadar ondan yaşadıklarını bilen bir tek o vardı bu güne kadar. Her zaman Roxana'nın yanında olmuştu.

    Gordon Roxana'nın pantolonunu da çıkardığında genç kız neredeyse tamamen çıplak kalmıştı üzerinde sadece kırmızı iç çamaşırları vardı.Kırmızı renk kan akışını hızlandırır, insanı hareketliliğe teşvik eder ve aynı zamanda tahrik edicidir de. Sanki daha önceden bilerek bu renk giydiğini mi düşünmüştü acaba genç adam. Elbette böyle bir şey yoktu. Roxana bu günün böyle bir şekilde devam edeceğini hiç düşünmemişti. "Seninleyken her şey fazla iyi." Adeta bir rüyayı yaşıyordu Gordon'un yanındayken Roxana. Ama bu rüyadan hiç bir zaman uyanmayacaktı çünkü Gordon onu hiç bırakmayacaktı. Şuanda olduğu kadar hiç bir zaman bundan bu kadar emin olmamıştı. Oda çok mu sıcaktı? Yanıyormuş gibi hissediyordu Roxana. Gordon'un değdiği her yer cayır cayır yanıyordu adeta. Genç adamın her temasıyla Roxana'yı tahrik eden elleri bütün bir vücudunda dolanırken genç kız için nefes almak hiç kolay olmuyordu. Roxana titreyen ellerine hakim olmaya çalışarak Gordon'un üzerinde ki kazağı çıkarmaya çalışırken genç adam kıza ya da kendisine yardım etmek için ustaca bir hamleyle önce kazağından sonra da pantolonundan kurtuldu. İlk defa bu denli yakındı Roxana Gordon'a. Genç adam önceleri bir çok kız ile birlikte olmuş olmalıydı, bu konu hakkında daha önce hiç bir şey konuşmamışlardı. Ne Gordon bir şey söylemişti ne de deli gibi merak etmesine rağmen utancından Roxana sorabilmişti. Roxana için ilk olacaktı, kadınlığa ilk adımını attığı dakikalarda yanında olan kişi hep istediği kişi Gordon olacaktı bunun sevinciyle dolan Roxana ellerini Gordon'un saçlarına daldırdı ve onu dudaklarına doğru yönlendirdi. Yoğun ve ateşli öpücüklerin arasında genç kız "Seni seviyorum." diye mırıldandı ve ardından tekrar aynı sözleri fısıldadı, tekrar ve tekrar. "Sana güveniyorum ve senin olmak istiyorum, tamamen"

    Selincim şekerim neden kısa kestiğimi sen biliyorsun dfsdfsf





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gordon Campbell
Gryffindor VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gryffindor VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gordon Campbell


Lakap : King, Gryffindor's King. The boy who has a naked girlfriend.
Rp Sevgilisi : Naked queen. The girl who is naked. Roxy the boobs.
Mesaj Sayısı : 120
Kayıt tarihi : 10/08/12

give me love. Empty
MesajKonu: Geri: give me love.   give me love. Icon_minitimeCuma Ara. 28, 2012 10:55 am

    "Seninleyken her şey fazla iyi." Kızın sözleri adamın yüreğini okşarken, adamın elleri de kızı okşuyordu. -afsghajsf- Vücudu alevler içerisinde kalmış gibiydi, uzun zamandır yaşadığını bu kadar hissettiğini hatırlamıyordu Gordon. Her dokunuşla dünyası yeniden aydınlanıyor, yeniden doğuyordu adeta. Kendi üzerindeki kazağı kızın çıkarmaya çalıştığını gördüğünde, gülümseyerek ona yardımcı oldu. Kazak adeta uçarak yere düşerken, kızın boynunu öptü yeniden genç adam. Roxana'nın kendine özgü bir kokusu vardı ki, bu koku adamın aklını başından alıyordu. Düşünemiyordu genç adam, odaklanamıyordu. Yalnızca onu öpmek, öpmek ve sonsuza kadar öpmek istiyordu. İncinmesinden korkuyordu öte yandan. Kız hayatına gireli neredeyse bir yıl olmuştu ancak ona hiç elini sürmemişti adam. Tıpkı başkasına da elini sürmediği gibi. Shane'in şakaları hala kulağındaydı, ona söylemesi hataydı bu mevzuyu zaten Gordon'ın. Bunu düşünmüştü; ancak Shane'in Roxana'nın önünde açık konuşması, belli ki kızı utandırıyordu. Bu durumda, genç adam dalga geçilmeyi göze almıştı. Şimdi ise... Şimdi işler oldukça farklıydı. Genç adam nazik olmak istiyordu, elinden geldiğince nazik. Ancak hareketlerini kontrol etmekte zorlanıyordu. Gözleri kararmıştı ve bedeni onu ele geçiriyordu. Yavaşlamayı denedi pantolonunu çoktan çıkarttığı sırada. Kızın sözlerine verdi kendisini. "Seni seviyorum," diye fısıldadı kız. Yeniden ve yeniden. Genç adam cevap vermedi; onu ne kadar sevdiğini öpücükleriyle göstermeyi denedi adeta. Her öpüşüyle aklını başından aldı kızın, kendi aklı da başından giderken. "Sana güveniyorum ve senin olmak istiyorum, tamamen." Birkaç saniye durdu genç adam. Yalnızca kıza baktı. Onun dipsiz gibi gözüken mavi gözlerine daldı, sessizce. Alnına öpücük kondurdu onun yüzündeki gülümsemeyi görüp. "Sonsuza kadar bebeğim. Sen ve ben olacağız. Sonsuza kadar." Ardından bir kez daha öptü onu ve elleriyle bacaklarını araladı kızın. Derin bir nefes alarak, dengesini sağladı. Bunun onun ilki olduğunu biliyordu. İster bir yıl, isterse yüzlerce yıl geçmiş olabilirdi... Roxana kendisinden daha önemliydi. Ve daima öyle olacaktı.

    Fısıltı dökülürken dudaklarından, başka hiçbir şey umurunda değildi adamın. "Seni seviyorum." Üzerilerinde kalan son parçaları da çıkardı yavaşça. Ona korkmasına hiç gerek olmadığını kanıtlayacaktı. Aşkını tattıracaktı Roxana'ya bugün, en derinlerde. Nazik bir şekilde kızın bacağını okşadı. Elleri kızın bedenini keşfe çıkarken, kızın elleri ise adamın omuzlarındaydı. Sıkıca kavradığını hissettiğinde onun, hazır olduğunu anladı Gordon. Nazik bir şekilde kıza yaklaştı. Kız kendisini ona bıraktığı anda, yavaşça onunla bir bütün oldu. Acıtacağını biliyordu, bunu çoğu kez duymuştu. Bu yüzden kızlık zarını hissettiğinde durdu. Kızın elini hiç bırakmayacakmış gibi sıktı devam etmeden önce. Ardından kendini kaybetti. Kızın dudaklarından kendi ismini duyarken, omzunda tırnaklarını hissedebiliyordu. Nefes nefeseydi genç adam. Sanki gökyüzüne uçuyor gibiydi kıza yaklaştıkça. Durmadı... Gidebildiği yere kadar devam etti ki, kızın dudaklarından küçük bir çığlık yükseldi. Gözleri birbirlerine bakıyordu, dudakları dudaklarındaydı. Onun bulutlara eriştiğini hissettiğinde, kendisini koyverdi adam. Sanki her şey toz pembeydi. Her şey huzur doluydu. Her şey mükemmeldi. Tek vücuttular, tek bir duyguyu paylaşıyorlardı. Genç adam daha önce böyle bir şey yaşamamıştı, hiç kimse Roxana'nın hissettirdiği gibi hissettirmemişti. Kendisini toparlamakta zorlanıyordu adam, öyle ki kendisini kızdan ayırdığında sırtı üstü bir şekilde uzandı yatağa. Bir yılmış gibi gelen bir dakikanın ardından, kızı belinden tuttuğu gibi kendisine çekti. Kız başını adamın göğsüne yasladığında, Gordon elleriyle kızın saçlarını okşadı. Onun da zevk aldığını biliyordu. Hele ki, kendisi bu kadar kendini kaybetmişken... Birkaç derin nefes aldı, ardından mırıldandı. "Sen. Mükemmelsin." O anın bitmesini istemiyordu genç adam. Bu yüzdendir ki, hareket etmekten bile çekiniyordu. Yine de biliyordu, aşağıda misafirler birikirken, yan odada muhtemelen kız kardeşi onu dinlemeye çalışırken -odası ses yalıtımlıydı, fuck you Heather- daha fazla vakit kaybedemezdi. Zorla doğruldu. Kızın üzerine çarşafı örtmesi üzerine gülerek boxerını geçirdi yeniden. Etrafa göz attı ne aradığını bilmeden. En sonunda pantolonunu da bulup giydiğinde dönüp genç kıza baktı. Genelde pembe olan yanakları kızarmıştı. Gözleri ışıldıyordu ve gülümsüyordu. Bir melek, diye düşündü istemsizce genç adam. Yatağında bir melek yatıyordu.

    Giyindiler. Ne zaman, ne kadar sürede oldu bi işlem hatırlamıyordu genç adam odasından çıkarken. İşin aslı, iki sefer daha yatmışlardı. Bir saate yakın zamandır odada olduklarını düşünüyordu Gordon. Roxana'nın karışmış saçlarını düzelttiğinde, odadan çıktı. Kapının açılmasıyla, kapının karşısında üzerindeki elbiseyi hiç aldırmadan trabzanlara oturmuş olan Heather'ı gördü. Tam karşısında, elinde tuttuğu elmayı ısırırken ikisine bakıyordu. Cidden mi? Gordon kız kardeşinden hiç mi kurtulamayacaktı? Ona öyle bir bakış attı ki, Heather suratındaki gülümsemeyi silmeksizin atıldı. "Konuklar geldi. Yemeye başlayacağız. Annem sizi çağırmamı istedi." Eminim öyledir bakışı atan genç adam, utancından adeta domatese dönüşen sevgilisini dirseğiyle dürttü. Kahkaha atacaktı ancak Roxana'nın bakışlarından dolayı atmamaya karar verdi. Ciddileşerek, "Ve sen de oturdun kapımızı seyrediyorsun?" diye sordu. Kız omuz silkti. Elmasına son bir bakış atarak, trabzanın tepesinden indi. "Kapınızı çaldım... Cidden. Ancak rahatsız etmemi istemeyeceğinizi düşündüm. Bitene kadar bekledim." Gordon genzinden kopan kahkahaya engel olamadı. Heather'ın da pis pis sırıtışı kahkahaya dönüştüğünde, Roxana da onlara katıldı. Her ne kadar suratı hala kırmızı olsa da. İki kızı da birer koluna taktı genç adam gülerken. Roxana'nın duyamayacağını şekilde Heather'ın kulağına eğildi. "Müthişti." Heather belli oluyordu diye fısıldadıktan sonra, ikisi de suçlu suçlu Roxana'ya dönüp gülümsediler. Neler olduğunu anlayamadan genç kız aşağıya indiklerinde, Iain Campbell yeniden karşılarına çıktı. Adam tüm heybetiyle üçlüyü süzdükten sonra gördüklerinden memnun, atıldı. "Gordon, bugünün geleneksel olduğunu biliyorsun. Değil mi?" Altındaki ima gayet açıktı. Roxana direk kendi üzerine alınsa da, Heather ne olduğunu anlamıştı. Kilt. Babası Gordon'a apaçık bir şekilde kızıyordu. Yutkundu Gordon. Kiltini gururla giyerdi, evet ama... Neden bugün? Neden Roxana dalga geçmek için an kollarken? İtiraz etme lüksü olmadığını biliyordu. Kahretsin diye mırıldandı. Derken, Heather abisinin yardımına yetişti. Gordon'ın kolundan çıkarak adamın yanağına öpücük kondurdu. Adama ne dedi bilmiyordu Gordon ama babası tek kelime etmedi. Gülümseyerek salona girdi. Ve Gordon da Roxana'nın elini tuttuğu gibi, onu kalabalık, fazlasıyla kalabalık salona soktu. Ardından annesini ve konuştuğu kişiyi gördü. "Lanet olsun," adamın söylediği son sözler oldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Roxana Romanova
Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Roxana Romanova


Lakap : Roxy, Ana.
Rp Sevgilisi : Gordon Campbell
Mesaj Sayısı : 300
Kayıt tarihi : 13/08/12

Özel
Rp Puanı:
give me love. Left_bar_bleue100/100give me love. Empty_bar_bleue  (100/100)

give me love. Empty
MesajKonu: Geri: give me love.   give me love. Icon_minitimeC.tesi Ara. 29, 2012 4:43 am

    "Seni seviyorum." diye fısıldayıp Roxana'nın bacakları arasında yer aldığında Gordon genç kız birazdan tek bir vücut olacaklarını anlamıştı. Elleriyle genç adamın omuzlarını sıkıca kavradı. Ve nihayet bu gerçekleştiğinde Roxana'nın hissettiği tek şey acıydı. Dayanılması neredeyse imkansız bütün bir vücudunu ele geçiren bir acı. Bunun zevk verici olması gerektiğini düşündü ama o sadece acı çekiyordu. Her bir noktasına iğne batırıyorlardı sanki ya da canlı canlı kesiyorlarmış gibiydi. Dudakları arasında ufak bir çığlık çıktığında tırnaklarını neredeyse tamamen Gordon'un omzuna batırmıştı. Sırtı çiziklerle dolu olmalıydı. Bir süre sonra acı azalmaya başladığında vücuduna yayılan zevk dalgası ile inlerken kalbi o kadar şiddetli bir şekilde atıyordu ki göğüs kafesini yarıp her an dışarı fırlayabilirmiş gibiydi. Her şey bir anda mükemmel gözükmeye başlamıştı gözüne az önce hissettiği acıdan eser kalmamıştı. Gordon üzerinden kalktığında geriye kalan tek şey utanç duygusu olmuştu Roxana için. Belki saçmaydı bu kesinlikle pişman değildi ama bunlar biraz utandırmıştı genç kızı. Bir anda aklına tonlarca soru sormuştu, Gordon'da onun aldığı kadar zevk almış mıydı gerçekten? Daha önce başka kadınlarla birlikte olurken hissettiklerini mi hissetmişti? Yoksa daha farklı mıydı? Belki de cevabını öğrenemeyeceği sorulardı bunlar, hayatta Gordon'a bu tarz sorular sormazdı. Gordon'un genç kızı kendisine çekmesi ve "Sen. Mükemmelsin." demesiyle Roxana aklında ki soruların ne kadar anlamsız olduğunu anladı. Mutluydu, kesinlikle mutluydu. Sevdiği adamla birlikte olmuştu bu ona mutluluktan başka ne yaşatabilirdi ki zaten. Gordon yataktan kalktığında gözüne çarşafın üzerinde ki kırmızı leke çarptı. Başını başka bir yöne çevirip üzerini örttü genç kız. Aşağıya inmek istemiyordu şayet duvarlar ses geçiriyorsa bütün sesleri duymuş olmalılardı ve bu onu daha da utandırırdı şüphesiz. Yanaklarının kıpkırmızı olduğuna emindi. Bir saatlik zaman dilimi içerisinde iki kez daha birlikte olmuşlardı, Roxana odanın dört bir tarafına dağılmış olan kıyafetlerini toplayıp giyindikten sonra saçlarını parmaklarını bir taraf gibi kullanarak düzeltmeye çalıştı elinden geldiğince. Kapı açıldığında karşılarında dikilen Heather'i görüne Roxana şaşırdı, ne zamandır burada duruyordu? Sesleri duymuş olabilir miydi? "Konuklar geldi. Yemeye başlayacağız. Annem sizi çağırmamı istedi."Genç adamın Roxana'yı dürtmesiyle genç kız sevgilisine öyle bir bakış atmıştı ki Gordon bir anda ciddileşmiş ve "Ve sen de oturdun kapımızı seyrediyorsun?" diye sormuştu kız kardeşine.

    "Kapınızı çaldım... Cidden. Ancak rahatsız etmemi istemeyeceğinizi düşündüm. Bitene kadar bekledim." Tanrı biliyordu ya şuan bir deve kuşu misali başını kuma gömmek isterdi. Gordon'un attığı kahkaha onu daha da utandırmış olsa da genç kız elinde olmadan kendisi de katıldı sevgilisine. Merdivenlerden aşağıya indiklerinde Bay Campbell ile karşılaşmışlardı. Adamın üzerinde ki eteğe hâlâ alışamamıştı genç kız, kahkahalarla gülebilirdi ancak bu çok ayıp olurdu büyük ihtimalle. "Gordon, bugünün geleneksel olduğunu biliyorsun. Değil mi?" dediğinde Bay Campbell ilk başta bir şey anlamamasına rağmen sonradan jeton düşmüştü. Bay Campbell Gordon'un etek giymesini istiyordu! Kesinlikle bu harika olurdu bir kaç poz fotoğrafını çekip Hogwarts'takilere gösterebilirdi. Fakat maalesef Heather'ın Bay Campbell'e söylediği sözler artık her ne söylediyse adam Gordon'a etek giydirmekten vazgeçmiş gibi duruyordu. 'Aşırı' kalabalık salona girdiklerinde genç kız biraz rahatsız olmuştu. Kalabalığı pek sevdiği söylenemezdi. Ama Gordon için dönmüş ve ardından Gordon'un baktığı yere bakmıştı. Canavar Campbell bir kızla konuşuyordu. Roxana kızın ilk başta Gordon'un kuzeni falan olduğunu düşünmüştü. Ancak içinden bir ses bunun öyle olmadığını söylüyordu. Roxana her zaman içinde ki sese güvenirdi. Bu kızda bir şeyler vardı. "Kim o?" diye sorduğunda Roxana, Heather Gordon'un cevap vermesine fırsat tanımadan atlamıştı." O Ava, abimin eski kız arkadaşı." bir şeyler söylemek yerine Gordon'a dönerek 'seninle sonra görüşeceğiz' bakışı atmakla yetindi. Bunu Hogwarts'ta konuşacaklardı elbet, şimdi bir tatsızlık çıkmasına lüzum yoktu. Hem herkesin ortasında kavga edecek değillerdi. Açıkçası Roxana'yı sinirlendiren kızın sadece Gordon'un eski sevgilisi olması değil Bayan Campbell ile olan samimiyetiydi. Çok yakın gözüküyorlardı, Bayan Campbell için ideal gelin adayı olabilirdi bu yüzden birlik olup Gordon ve Roxana'nın arasını bozmaya çalışabilirlerdi. Büyük ihtimalle İskoçya'nın önde gelen ailelerinden birine mensuptu kız. Asırlardır olduğu gibi ve yirmi birinci yüzyıla gelinmesine rağmen hâlâ devam bir şey vardı, varlıklı aileler oğullarına kendileri gibi varlıklı ailelerin kızlarını gelin olarak seçerlerdi. Bu durumda Ava bir adım önce gibi gözüküyordu fakat bu sadece görüntü de öyleydi kimse olayım perde arkasını bilmiyordu; Roxana'nın sahip olduğu servet neredeyse bütün Slav ülkelerini satın alacak kadardı şüphesiz ki. Aynı zamanda Roxana Gordon'un aşkına sahipti bu her şeyden öndeydi.

    Omzunun biraz üzerinde kesilmiş biraz önce adının Ava olduğunu öğrendiği sarı saçlı kız Gordon'u gördüğünde yeşil gözleri birden parlamış, Roxana ve Gordon'a doğru ilerleyerek birden Gordon'a sarılmıştı. Sarı yellozun bu tavrı Roxana'nın hiç hoşuna gitmemişti şayet bu olay Hogwarts'ta gerçekleşmiş olsaydı Roxana kızı saçlarından tutup başını duvara sürterek kıvılcımlar çıkartırdı elbette bu kadarıyla sonlanmazdı. Kız bir sülük gibi sevgilisine yapışmasına rağmen Gordon'un kıza sarılmak gibi bir harekette bulunmamış olması Roxana'nın yüzüne şeytani bir gülümsenin yayılmasına neden olmuştu. Sonunda kız geri çekildiğinde Roxana'ya öyle bir bakmıştı ki bariz bir şekilde kıza yukarıdan baktığı belli oluyordu ki Roxana'nın en fazla omzuna kadar gelen bir kızın bu denli cesur tavırlar sergilemesi oldukça ironikti. Belli ki oldukça kendisini beğenmiş biriydi fakat Roxana'nın yarısı kadar bile güzel değildi. Sıradan bir kızdı işte, Gordon nasıl bu kızla bir ilişki yaşamıştı oldukça şaşırtıcıydı zamanla zevklerinde büyük bir değişiklik olduğu belli oluyordu tabii. Yerden bitme, aptal sarışın tipli bu kız ile Roxana arasında dağlar kadar fark vardı. Roxana, güzeldi, uzun boyluydu mükemmel bir fiziğe sahipti. Bir kez bakanın dönüp tekrar baktığı biriydi. Bir kere Roxana asil bir kan taşıyordu yahu! Kız elini Roxana'ya uzatarak kendisini tanıttığında zoraki bir şekilde Roxana kızın elini sıktı. Sözde Gordon'un çok eski arkadaşıymış. 'Yalan bak' diye düşündü genç kız. Şuanda tek arzusu böyle bir ortamda olmamaktı o zaman görürdü o eski arkadaşı. Roxana gülümseyerek, "Bende Roxana, Gordon'un kız arkadaşıyım, aslında Gordon bana bütün 'eski' arkadaşlarından söz etmişti ama senin adının geçmediğine eminim." dedi.Kızın yüzünde ki kibirli gülümsemenin soluşunu izlerken Roxana oldukça zevk almıştı bundan. Arkadaşı dahi olsa Gordon'un bir kızla yakınlık kurmasından nefret ediyordu. Elbette ortak arkadaşları için aynı durum geçerli değildi. Kendisini her an saldırmaya hazır dişi bir aslan gibi hissediyordu Roxana, sarı yelloz ise yavru bir ceylan gibiydi; kolay av. Genç kız sevgilisine baktığında Gordon'un yüzünde ki gülümsemeden de gayet belli oluyordu, Roxana'nın bu her an saldırmaya hazır hali onun hoşuna gitmişti. Genç kız sadece sevgilisinin duyabileceği bir şekilde fısıldadı. "Gülmeye devam et Gordon, seninle Hogwarts'ta görüşeceğiz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gordon Campbell
Gryffindor VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gryffindor VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Gordon Campbell


Lakap : King, Gryffindor's King. The boy who has a naked girlfriend.
Rp Sevgilisi : Naked queen. The girl who is naked. Roxy the boobs.
Mesaj Sayısı : 120
Kayıt tarihi : 10/08/12

give me love. Empty
MesajKonu: Geri: give me love.   give me love. Icon_minitimePaz Ara. 30, 2012 2:58 am

    Kıskanç kızlarla nasıl baş edilir pekala biliyordu Gordon; ancak Roxana, sıradan bir kıskanç kız değildi. Roxana'nın hiçbir şeyinin sıradan olmadığı gibi, kıskançlığı da değildi. Her an üçüncü dünya savaşı çıkabilirdi, bunu bekliyordu genç adam. Roxana'nın kızlara attığı ölümcül bakışlar çoğunlukla işe yarardı. Bundan çapkınca bir keyif alırdı Gordon. Ancak bu sefer... Karşılarında Ava vardı. Aklının ucundan bile geçmezdi Gordon'ın, Roxana'nın Ava ile tanışacağı. Kendi geçmişindeki kızları gözler önüne dökmeyi sevmezdi genç adam, paylaşmazdı bunları. Roxana'nın sorularını hep geçiştirmişti, şimdiye kadar. Sonradan görüşeceğiz bakışını yakalayan genç adam, aynı bakıştan kız kardeşine fırlattı. Bunu o küçük bitche ödetecekti. Tabii, Roxana ondan önce genç adamı öldürmezse. Derin bir nefes aldı delikanlı, son nefeslerini içine çekiyormuşçasına. Ava, sarışın saçları her zamanki gibi kusursuzca taranmış, delici yeşil gözleri -uzun süre baktığında fazlasıyla korkunç oluyordu, tanrım, kız iki dakikadır göz bile kırpmadan bakıyordu!- kendisine ayrı bir kendini beğenmişlik katan bakışları ile, güzel bir kızdı. Yine de bununla ilgilenmiyordu Gordon. Ava onun için bir kız kardeş gibiydi, birlikte büyüdükleri varsayılınca. Çocukluktan beri ayrılmamışlardı okul çağlarına kadar. Kız İskoçya'da kalırken, Gordon Hogwarts'ı tercih etmişti. Buna karşın, pek bir şey değiştirmemişti hayatlarında bu ayrılık. Gordon Ava'yı önemser, onu korurdu. Pek çok ilklerini birlikte yaşamıştı ikili. Başarısız ilişki deneyimleri dahi olmuştu. İki sene. İki, kocaman sene. İşin aslı, Gordon yalnızca kızı üzmemek için onunla olmuştu o seneler. Annesinin "belki"lerinin de pek yardımcı olduğu söylenemezdi. Sonuç olaraksa, Gordon onun başından beri yanlış olduğunu biliyordu. Ava'nın bilmediği ise, ayrı bir gerçekti. "Ben de Roxana, Gordon'un kız arkadaşıyım, aslında Gordon bana bütün 'eski' arkadaşlarından söz etmişti ama senin adının geçmediğine eminim."

    Genç adam neredeyse kahkaha atacakken dilini ısırdı. Kocaman bir gülümseme suratına yayılırken, iki kızı izledi. Roxana kendisinden fazlasıyla emindi, bunu kızın bakışlarından dahi anlayabilirdi Gordon. Ava'yı on yerinden bıçaklıyordu aklında muhtemelen. Ava ise daha sakin duruyordu, buna karşın gözlerinden çıkan ateşleri görmemek için kör olmak gerekirdi. Ava'nın emelleri doğrultusunda yapmayacağı şey yoktu. İşin sonu savaşsa, savaşırdı. Ama elbette bunların hiçbirine gerek yoktu. Roxana'nın kıskançlığını ne kadar tatlı bulsa da, buna izin veremezdi. Kendisini yorduğuna yazık olurdu, zira Gordon'ın tüm kalbini verdiği tek kişi Roxana'ydı. Ve Roxana bunu bilmeliydi. Gülümseyerek Roxana'ya baktı. Roxana ise öldürücü bakışlarla fısıldadı. "Gülmeye devam et Gordon, seninle Hogwarts'ta görüşeceğiz." Ah... Genç adamın korktuğu şey başına geliyordu. Heather'ın ayağına bastı, özellikle. Kıza dil çıkartmak için yanıp tutuşuyordu; ancak topluluktaki çoğu kişi onlara bakarken bunu yapmadı. Önünde bariz şekilde kendisine sunulan iki seçenek vardı genç adamın. Güzel yemekler, güzel ortam, laf sokuşmalar. Yemekler o kadar mükemmel görünüyordu ki, oracıkta yığılıp kalmayı diliyordu genç adam. Guruldayan midesini kimsenin duymadığını bilse de, kendisi duyuyordu, bu yeterdi! Hindiye güzel bir bakış attıktan sonra annesine döndü. Ava'yı kendi kızı gibi seven Nessie'nin, Roxana'ya karşı ön yargılı olmayacağını biliyordu. Hatta Roxana'yı çoktan sevdiğini de anlamıştı annesinin. Nessie için önemli olan Gordon'dı, işin en güzel yanı buydu. Kadın Ava'yı kendi kızı gibi etrafında gezdirse de, olası bir tartışmada tarafsız kalırdı. Ama olası bir tartışma, müthiş Campbellların noelini bozabilirdi. Hem biliyordu ki Gordon, Roxana burada olmaktan hoşlanabilirdi; ama Hogwarts'ta hep birlikte noel yemeğine kalmayı tercih ederdi.

    Kararını verdi genç adam. Roxana'yı kendisine doğru çekerek, önce annesine baktı. "Sizinle kalmayı çok isterdik ancak Hogwarts'ta bizi bekliyorlar. Gryffindor'un kralıyla kraliçesi olmazsa, ziyafet başlamaz." Ego patlaması mı yaşıyordu? Muhtemel bir durumdu, Gordon'ın egoist olduğunu herkes bilirdi. "İzninizle biz dönmek istiyoruz," dedi topluluğa doğru. Topluluktan kalın sesli kahkahalar yükseldi. Adamların hepsi Gordon'a onaylayarak kafalarını salladığında, Ava'ya baktı genç adam. "Mutlu noeller Ava." Bunu demeseydi eğer, genç kızın kalbinin kırılacağını biliyordu. Roxana'dan atar yemeyi göze alarak, bunu yaptı. Peşi sıra küçük bir boğaz temizleme üzerine herkesin bakışları Heather'a döndü. Genç kız yaklaşık beş dakikadır kendisini unutturmuştu ki, bu ilgisizlikten sıkılmış olsa gerekti. "Beş dakikadır ayağıma basıyorsun Gordon." Kahkaha atan genç adam, ayağını çekti. Bilerek bastığı bir gerçekti; ancak hala basıyor olduğunun farkında değildi. Kardeşine özür dileyen bir bakış attıktan sonra, Roxana'nın annesi ve babasıyla vedalaşmasını seyretti. Kendisi de onlara sarılıp, en yakın zamanda geleceğini söyleyip arkasını döndü. Heather'a sarılmak için kıza sokulduğunda, tek kaşını kaldırdı Heather. "Sizi bırakacağımı düşünmüyorsunuz, değil mi? En azından bugün." Sesini alçaltan genç kız, devam etti. "Tüm planlarımı bozdular. William aşkına beni buradan kurtarın." Gordon soran bakışlarla babasına döndü. Adam gülerek başıyla onaylasa da, Gordon bundan o kadar emin değildi. Kollarını göğsünde kavuşturarak, en otoriter ses tonunu takındı. "Okula yabancı birini sokamam Heather." Genç kızın tüm o savaşçıl bakışları kedi bakışlarına dönüşürken, Roxana'nın kıkırdadığını duyup ona döndü Gordon. Genç kız büyüleyici bir gülümsemeyle Heather'a aslında gelebileceğini söylediğinde, ona dirsek attı Gordon. Heather bugün bunu hak etmemişti... Tanrı aşkına?! Adamın başını yalnızca belaya sokmuştu. Ancak... İstediği olmadı. Roxana genç kızın koluna girdiğinde, Heather'ın long live the queen dediğini duydu. Sonrasında da pabucumun kralı lafını da. Ama tepki vermedi. Bunun hakkından, Hogwarts'a vardıklarında gelecekti. En acı bir şekilde.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
give me love.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» love is now a feat but without love I won't survive ~
» My Love.
» hey sister, ı love you. || Finlay.
» we found love in a hopeless place.
» your love is just a lie. (BITCH)|season finale.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: B Ü Y Ü L Ü B Ö L G E L E R :: Hogsmeade :: Büyülü Masal Bahçesi-
Buraya geçin: