Dracul
Lakap : Death, evil. Rp Sevgilisi : Kimberly loves me guys, okay? hıh. Mesaj Sayısı : 31 Kayıt tarihi : 19/07/12
| Konu: Lets play with him! Cuma Tem. 20, 2012 2:20 am | |
| You're a monster. But; We're a monster, too. L e t s P l a y W i t h H i m
| |
|
Dracul
Lakap : Death, evil. Rp Sevgilisi : Kimberly loves me guys, okay? hıh. Mesaj Sayısı : 31 Kayıt tarihi : 19/07/12
| Konu: Geri: Lets play with him! Cuma Tem. 20, 2012 2:53 am | |
| Gözleri gökyüzü kadar maviydi küçük çocuğun. En az gökyüzü kadar dipsiz bir sonsuzlukta gibiydi yerin altının hakimi olsa dahi. Mavi gözleri öfkeyle kısılmışken, dikkatli bakan biri içinde yanan alevleri dahi görebilirdi; bakacak kadar yaşarsa. Sen onlardan değilsin Dracul. Sen yerin ve göğün hakimisin. Sen şeytanın tohumunu taşıyan ve en güçlü büyücüden doğansın. Sen en kusursuzsun. Küçük çocuğun suratına bir gülümseme yayılırken babasının sözlerini düşündü. Diğer iblisler gibi olmadığını biliyordu, tıpkı diğer büyücüler gibi olmadığını bildiği gibi. Doğduğunda kendi ismini dahi bilmezken beyin patlatmayı öğrenmişti, düşünce gücüyle. Kimse bunu ona öğretmemişti, babası hariç kimse bunu yapamazdı. Ancak babasının da olmayan bir şeyler daha vardı onda; büyücülük kanı. Peki ya Samara, o diğerlerinden güçlü mü baba? O ve Samara, ateşle toprağın birleşimi idiler. Onlar doğalı sadece bir ay geçmişti, bir ay. Yine de burada dikilmiş olan beş yaşındaki çocuk, bir aylık değildi. Her şey bir ayda olup bitse de, o bir ayda beş yıl büyümüştü. Tıpkı ikizi gibi. O da senin gibi Dracul, ikiniz... Dünyanın gelecekteki tek hakimi olacaksınız. Olacaktılar da. "Hadi Sam, biraz eğlenelim," dedi küçük çocuk gözlerini ikizinin gözlerine kitleyerek. Kardeşinin alevlerle bezenen gözlerindeki heyecanı gördüğünde elini ona uzattı.
Başka kimse bizim gibi olamaz, diye düşündü gözlerini Sisli Göl'de açtığında Dracul. Kardeşinin elini bırakarak ileriye doğru bir adım attı. Kafasını ağır bir hareketle yukarıya kaldırdı; karanlığa uzanan sonsuzluk. Simsiyahtı gece. En az küçük çocukların içi gibi. Kendi etrafında dönen çocuk ikizine yeniden baktı ve gülümsedi. "Tek düşünceyle gölü ateş kütlesine dönüştebiliriz," dedi bundan her ne kadar emin olmasa da. Güçlerini deniyordu, güçlerini öğrenmeye çalışıyordu... Ellerinde hiçbir şey yoktu. Yapabileceklerini gösteren, anlatan tek bir lanet olası satır yoktu. Onlar keşfetmemelilerdi, buna mecburdular. Biliyordu ki Dracul yetenekleri bir iki basit şeyden ibaret değildi. İblislerin yaratıcısı, şeytan, yer altının hakimi Damon Deathbringer ve yer yüzünün hakimi, karanlık leydi, en güçlü büyücülerden Aphrodite Laneivera'nın oğluydu o. O her istediğini alırdı. Arkasından gelen çıtırdı ile hızlıca arkasını döndü. Hiç kimse senin karşında duramaz Dracul, hiç kimse. Sessiz sakin uzanan gölün dışında hiçbir canlı yoktu. Ölümcül boşluğa rağmen bir ses yanı başında tehlikenin varlığını işaret ediyordu. Tabii ki, o canlı her neyse onun için. Samara'ya baktı. İkizinin korkusuz şeytani bakışları adeta parıldıyordu. Ondan güç alarak gürledi. "Gel bakalım ufaklık, her neysen." Bir anda kendi gölgesinin parıldadığını hissetti. Bedenindeki soğuma onu titretince irkilerek geri adım attı. Her şey hızlıca bittiğinde ise karşısında gölgeden beliren, yırtık bir t-shirt giymiş bir beden belirdi. Bakışları vahşi ancak korku doluydu. "Lanet olsun, o da ne halttı öyle? Siz, siz nesiniz?" Ve dehşet dolu bir öksürük patlattı. Ağzından kanlar dökülürken, Dracul karşısındakinin o çok bahsi geçen Xealsialardan olduğunu anlamıştı. Ve, işte aradığı eğlence tam da buydu.
| |
|