Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 5. Sınıflar I. Ders

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Diamenta Sandeaux

Diamenta Sandeaux


Rp Sevgilisi : Dimitri Potter.
Mesaj Sayısı : 93
Kayıt tarihi : 18/12/10

Özel
Rp Puanı:
5. Sınıflar I. Ders Left_bar_bleue99/1005. Sınıflar I. Ders Empty_bar_bleue  (99/100)

5. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: 5. Sınıflar I. Ders   5. Sınıflar I. Ders Icon_minitimePerş. Tem. 28, 2011 6:56 am

Saat: 13:00
Tılsım Büyüsü: Dilkilit - Susturma Büyüsü
Profesörün Konuşması: Şu kargaşayı kesin ve yerlerinize geçin artık! Bütün gün sizin gürültünüzü dinleyecek değilim! Bir an önce dersime başlamak istiyorum, artık sessiz olsanız iyi edersiniz.

Tılsımımızın adı; Dilkilit. Adından da anlaşılacağı üzere bu büyü kişiyi 'susturmaya' yarar. Uygulanan kişinin dili, damağına yapışır ve bırakın konuşmayı en ufak bir ses bile çıkartamaz.

Asalarınızı elinize alın! Önlerinizde daha önceden bu ders için tılsımlanmış heykeller var. Gerçek büyücülere benzedikleri inkar edilemez ancak onlar tamamen cansızlar. Pekala, siz denemeye başlar başlamaz çığlık atmaya başlayacaklar. Kulaklarınızın patlamasını istemiyorsanız, ellerinizi çabuk tutun. Marifetlerinizi görelim.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Marcian St. Pierre

Marcian St. Pierre


Mesaj Sayısı : 45
Kayıt tarihi : 30/07/11

Özel
Rp Puanı:
5. Sınıflar I. Ders Left_bar_bleue98/1005. Sınıflar I. Ders Empty_bar_bleue  (98/100)

5. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: 5. Sınıflar I. Ders   5. Sınıflar I. Ders Icon_minitimeCuma Ağus. 05, 2011 1:13 pm

Önündeki boş parşömene bakarak sıkıntıyla gözlerini yumdu Vera. Bir önceki dersten çıktıktan sonra, ilk anda görünmeyecek bir şekilde baykuşhanedeki bir pencerenin pervazına tünemiş, kucağında, bir altlığın üstünde duran bomboş parşömen parçasına yazacak bir şeyler bulmaya çalışıyordu. Geçen seneye kadar mektuplarını hep annesine yazardı Vera ancak annesinin babasından boşanıp, takımındaki vurucuyla nişanlanmış olması bu sene bu düzende birkaç küçük değişikliği gerekli kılmıştı. Sonuç olarak genç cadı, en azından birkaç aydır annesinden gelen mektupları okumadan, doğrudan ateşe atıyordu. - Pekala, insan kimi seveceğini seçemez saçmalığını anlayabilirdi ancak kadının babasını aldatmış olmasının, Vera’nın gözünde herhangi bir bahanesi olamazdı.- Bu da tahmin edilebileceği üzere, babasının, daha kısa ve daha resmi mektuplarına cevap yazmaya çalışması demek oluyordu ki söz konusu çalışma, hiç de iyi gitmiyordu. Nate Bones, dünya üzerindeki en sadık ve en iyi insanlardan biri olabilirdi ama -eski- eşiyle kızının yanındayken bile çok konuşkan sayılmazdı ve Vera’ya kalırsa pek bir ortak noktalarının olduğunu söylemek de büyük bir yalan olurdu. Şakaklarını ovuşturduktan sonra gözlerini yeniden açan kız, bir kez daha parşömene baktıktan sonra, gözlerinin kapalı olduğu sürece kağıdın bir şekilde kendi kendini doldurmadığını görüp hayal kırıklığıyla kaşlarını çattı. Pencereden okulun bahçesine kaçamak bir bakış atan cadı, birkaç harf bile yazsa devamının geleceğini umarak tüy kalemini mürekkebe batırdı. İnci gibi olmayan ancak muggle filmlerindeki seri katillerinkine de benzemeyen bir yazıyla 'Baba' yazıp hitabın sonuna bir virgül koyduktan sonra bir kez daha dışarıya baktı. Hem annesiyle konuşmalarının hem de cadının günlük hayatının büyük bir bölümünü Quidditch oluşturuyordu ancak Vera, babasına o kadını hatırlatmak istemiyordu. Pekala, ne kadar çabalarsa çabalasın, Nate’e bir şekilde hep annesini hatırlatacaktı belki ama en azından oranını kontrol edebilirdi.

Tehlikesizce çene çalabileceği bir konu arayan Vera, birkaç saniye sonra SBD’ler hakkında yazmaya başlamıştı. Hogwarts’ın yüksek kulelerinden birinde çalan çan, cadıya tılsım dersine gitme vaktinin geldiğini söylediğinde genç aslan, doldurduğu bir buçuk parşömenden memnundu. Eline geçen altın rengi bir peçeli baykuşun ayağına mektubu çabucak bağlayıp hayvanın sağ salim kuleden uçtuğunu gördükten sonra, aceleyle tılsım dersliğine doğru inmeye başladı. Geçen senelerde derslere geç kaldığı olmamış değildi ama bu sene, hiç olmazsa bu dönem için bunu yapmamayı umuyordu. Cezalar, hava hala güzelken çekilmiyordu hiç.

Üçüncü kata indiğinde etrafındaki diğer öğrencilerin acele etmediklerini görünce adımlarını yavaşlattı Vera. Kulelerden epey çabuk inmiş olmalıydı. Açılacak quidditch sezonu için kondisyonu iyiydi demek ki. Gülümseyen cadı, neredeyse boş olan koridorda ilerleyerek tılsım dersliğine girdi. Sınıfın boşluğuna şaşırdıktan sonra, orta sıralarda bir yere oturan cadı sıkıntıyla etrafına bakındı. Sohbet edebileceği bir binadaşını bırakın, didişebileceği bir Slytherin bile yoktu sınıfta. Sınıfın penceresinden bakarak birkaç saniye daha harcadıktan sonra püfleyerek çantasını kurcalamaya başladı. Diğer birçok ıvır zıvırın arasından başka bir parşömen parçasıyla bir tüy kalem çıkarttıktan sonra kafasına göre bir şeyler karalamaya başladı.

Müdirelerinin hemen karaladığı bir karikatürünü -hoş, çiziktirdiği minik figürün Malfoy’u pek de andırmadığı düşünülürse epey gereksiz bir hareketti karalamak, kendisi hariç birilerinin aradaki benzerliği yakalaması epey olasılık dışıydı- bir aslan tarafından yenen bir yılan olmasını amaçladığı ama gözlerini kısıp da bakarsa belki bir ruhemiciye benzetilebilecek anlamsız bir şekil izledi. Bir noktada kendini Lilou’ya bir aşk şiiri yazmaya çalışırken bile buldu cadı. Bir mısrayı gerçekten ‘dişli Çin lahanası’ ile bitirmeyi başarabildiğini fark edince –Ne? ‘Soğuk kahkahası’ ile kafiyeliydi sonuçta bu tamlama.-, dolmaya başlamış sınıfın dikkatini üzerine çeken bir kahkaha attı kendi saçmalığına. Hararetle dizeleri karalarken yazdığı bu zımbırtıyı okulun baykuşlarından biriyle, isimsiz olarak büyücüye göndermeyi düşünmemiş değildi bir an için. Lou’nun ifadesi kesinlikle görülmeye değer olurdu ama bir şaka için bile fazla saçmaydı. Çocuğun saçlarını dişli Çin lahanasına benzetmişti yani sonuçta. Eh, en azından gönül rahatlığıyla şiirde zerre yeteneğinin olmadığını söyleyebilirdi kız. Sınıfın kalabalıklaşmasıyla beraber, bir top haline getirdiği parşömeni çantasına tıktıktan sonra, çenesini ellerine dayayarak beklemeye başladı Vera. Kısa bir süre sonra, pek de neşeli sayılmayacak profesörleri içeri girerek kaynaşmanın ortasındaki sınıfı pek nazik sayılamayacak bir şekilde susturdu. Vera, cadının bu tatsızlığının doğuştan mı olduğunu yoksa şu Dırdırcı’da çıkma olayının mı sinirini bozduğunu merak etti. Pekala, genç Gryffindor Dırdırcı okuyacak tarzda bir insan değildi ama etraftan, Potter’la Lennox arasında bir şeyler olduğunu duymuştu. Etraftan bir sürü şey duyardı, bu böyle bir şeyin doğru olduğu anlamına gelmiyordu hem Dırdırcı da dünyadaki en güvenilir yayın organı sayılmazdı. Kendi kendine, belirsiz bir hareketle omuzlarını silktikten sonra profesörü dinlemeye geri döndü.

Profesörün SBD’lerden bahsetmeyişine sevindi. Tamam, bu seneydiler, önemliydiler ve Vera bile bunu biliyordu ama sürekli haklarında konuşulması sıkıyordu bir noktadan sonra. Profesör, işleyecekleri büyüyü Dilkilit olarak tanıtınca kendi kendine gülümsedi Vera. Sınıfın gürültüsünden şikayetçi olan kadın, bu büyüyü derse girdikten sonra, sınıfın gürültüsünden esinlenerek seçmiş olabilir miydi acaba? Hayır, hiç sanmıyordu. Lennox, bırakın dersini, herhangi bir işe elinde bir plan olmadan başlayacak bir kadın gibi durmuyordu. “Kulaklarınızın patlamasını istemiyorsanız, ellerinizi çabuk tutun. Marifetlerinizi görelim.” Telaşla asasını çeken Vera, önündeki heykele nişan aldı. Bu okulun profesörleri son zamanlarda daha fazla tehditte mi bulunuyordu, yoksa ona mı öyle geliyordu? İlk büyünün atılmasıyla beraber heykeller aynı anda, taştan çenelerini açıp çığlık atmaya başlayınca yüzünü buruşturdu Vera. Çok zaman harcamadan derin bir nefes alarak, heykellerin çığlıkları ve diğer öğrencilerin denemeleri arasında kendisinin bile zar zor duyabildiği büyülü sözleri haykırdı.

“Dilkilit!”

Sonunda ders bitip bütün heykeller sustuğunda sınıfın sessizliğini yadırgadı Vera. Pekala, etrafından insanlar çantalarını toplayıp konuşuyorlardı ama yine de çok sessizdi etraf. Hayır, heykellerin çıkarttığı o sesi aradığı falan yoktu ama onların yokluğuna da hemen alışamamıştı. İşitme duyusu, normal koşullara tekrar ayak uydurmaya çalışırken derslikten çıkmıştı cadı.


_____________________

    DEĞERLENDİRME
    Renklendirme; 10/10
    Betimleme; 10/10
    Uzunluk; 10/10
    Noktalama ve yazım yanlışları; 10/10
    Akıcılık ve İçerik; 9/10

    Puanınız; 49!
    Profesör bakmadığından, yönetim tarafından değerlendirilmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Williams Ernest Mavthis

Williams Ernest Mavthis


Lakap : Will, Willie ya da Ernie diyenler oluyor.
Rp Sevgilisi : Isadora evet demeli ~
Mesaj Sayısı : 18
Kayıt tarihi : 18/08/11

Özel
Rp Puanı:
5. Sınıflar I. Ders Left_bar_bleue85/1005. Sınıflar I. Ders Empty_bar_bleue  (85/100)

5. Sınıflar I. Ders Empty
MesajKonu: Geri: 5. Sınıflar I. Ders   5. Sınıflar I. Ders Icon_minitimePaz Ağus. 21, 2011 11:13 am



Müdürün odasından çıktı Ernest. Profesör ile konuşmak durumunda kalmıştı şu son günlerde gösterdiği tutarsız davranışlar yüzünden. Hoş karşılanmıyordu hele söz konusu Ernest olunca. Öfkesine hakim olamadığından kavga ettiği o Hufflepuff'lı çocuğu haşlayınca müdürün odasına davet almıştı. Büyük salonda gelişmişti olaylar. Kavga sonrası müdürün odasına gitmişlerdi. Ceza da almışlardı. Her ikisi de. O Hufflepuff'lı damarına basmıştı bu kez. Daha önceden de tartıştıkları olmuştu ve bu son olayda bardağı taşıran son damla olmuştu. Ernest, pek kavga meraklısı değildi. Ancak herkesin bir sabır taşı vardır ve o bir gün çatlar. Üzerinde Rictusempra büyüsünü denemek pek hoş değildi ve ardından Saxum Vertigo büyüsünü kullanması baya bir zarara yol açmıştı. Aslında bu son büyüye profesörlerden biri müdahale etmişti. Ernest de hasar almıştı. Havadan takla attığını hatırlıyordu. Bir kez girmişti müdürün odasına. Bir kez daha konuşmak için. Ernest örnek bir öğrenci sayılabilirdi. Her ne kadar hafif alaycı ve rahat tavırları olsa da nerede nasıl davranacağını bilen biriydi. Büyükleriyle nasıl konuşması gerektiğini bilirdi. Saygısızlık etmemeye çalışırdı. Herkese aynı saygıyı göstermezdi ama..Adamına göre muamele yapardı hep. Eğer biri saygıyı hak ediyorsa ona saygı duyardı. Eğer biri saygı duyulması gereken birine saygı duymuyorsa o da ona karşı bir tavır takınır saygı duymazdı. İnsanlara saygı duymayanlara saygı duymazdı. Garipti. Aşağılama huyu yoktu ancak yeri geldi mi de aşağılamaktan kaçınmazdı. Tutarsız davranmazdı. Kavgaya kadar..Kendince orada bile tutarsız davrandığını düşünmüyordu aslında. O da haklıydı bir nevi. Nasıl olsa bir şey onun sinirlerini dürtmüş hatta fazlasıyla oynamıştı ve o da bir şekilde karşılığını vermişti. Ernest..Haklıydı, böyle düşünüyordu.

Şimdi müdürün odasından ayrılmıştı. Bir dolu nutuk yedikten sonra ders dinlemeye gidiyordu. Bir dolu kafayla..Bıdı bıdı bıdı.. Kat merdivenlerinden inerken bir çok öğrencinin ona bakarak yanındakine bir şeyler fısıldadığını duyuyordu. Şu büyük salonda kavga çıkaran çocuk..Evet, o lanet olası. Ne olmuş? Dayak yemek isteyen mi var? Bu gibi düşünceler sinirli tavırlar takındı içinden. Sesini çıkarmadı. Bir fiyasko daha yaşanmamalıydı onca nutuktan sonra..Müdür her ne kadar Gryffindor'lu olsa da ona da bir saygısı vardı. Basamakları ikişer üçer hızlıca iniyordu. Kime neye çarptığını..Birine daha çarptığının farkına anca küfür yediğinde varabildi." Eğer cidden gözünle ilgili problemler yaşıyorsan gözlük kullanmayı dene! Şayet onu da takamam dersen yürümemeyi dene seni lanet olası." sarı saçlar arasındaki o sinirli, hırçın yüz ifadesi..Daha bir kaç saat öncesinde görmüştü onu. Yine aynı kız.. Onu nerede gördüğünü hatırlamaya çalışıyordu..Hatırladı Ortak salondan çıkarken rastladığı kız.. Slytherin'li biri. Hem ortak salonda çıkarken gördüğünde hem de cübbesinde armadan alaşılabiliyordu. Yeşil ve gümüş. Slytherin öğrencisiydi. Acelesi varmış gibi hırçın sözleri sarf ettikten sonra basamakları hızlı hızlı çıkan kızın ardından baktı. Sesini çıkaramadı. Ernest''in olaylarına şahit olmamış biriydi ya da ilgilenmeyen..Basamakları hızlı inmeye devam etti. Kızı oldukça güzel bulmuştu. Birden aklını karıştıran her ne varsa bir köşeye koyup derse yetişmesi gerektiğini düşündü. Üçüncü kata vardığında dersliğinden kapısından girdi. Profesör ve öğrenciler vardı. İlk ön sıralar kapılmıştı ve arkalarda bir sıraya geçmek durumunda kalmıştı. Sınıfta ilerledi. Boş bulduğu sıraya oturdu. Bir süre sonra da profesör derse geçip konuşmaya başladı.



"Şu kargaşayı kesin ve yerlerinize geçin artık! Bütün gün sizin gürültünüzü dinleyecek değilim! Bir an önce dersime başlamak istiyorum, artık sessiz olsanız iyi edersiniz." sınıftaki uğultu kesilivermişti profesörün bu sözlerinden sonra. Sınıfın dedikoducu kızları kapamıştı çenelerini. Sadece dedikoducu kızlardan oluşan bir grupta yoktu. Erkeklerde oluyordu..Blah..Sessizlikten sonra profesör Sandeaux konuşmasına devam etti. Derste hangi konuyu, hangi tılsımı işyeceklerini anlattı. Oldukça basit bir tılsımdı bu. Profesör başlamaları gerektiğini bildirmişti. Tüm öğrenciler başlamak için son hazırlarını yapıyorlardı.


Asasını çıkarıp başlamak için tam cansız heykele yöneltecekti ki kulaklarındaki müthiş ağrı onu engelledi. Kulak zarı patlamak üzereydi neredeyse. Önünde duran heykel çığlık atmaya başlamıştı ve bu dayanılmaz bir şeydi. Elleriyle kulaklarını tıkamaya çalıştı ama yetersizdi. Tüm gücünü toplayıp asasını heykele doğru çevirip neredeyse haykırarak Dilkilit dedi. Sessizlik..Şükürler olsun ki durdurabilmişti onu. Susturabilmişti. Bu gerçekten berbat bir şeydi. Sırıtarak profesöre "Umarım bir daha gık dahi diyemezler" diye söylendi. Bir daha böyle bir heykelle karşılaşmamayı umdu. Bir çok öğrenci heykelin kulak patlatan çığlıklarına izin vermeden büyüyü yaptı. İyi ki yapmışlardı çünkü daha fazla bu çığlıklara daha fazla dayanamayacağını düşünmeye başlamıştı. Nihayet ders bittiğinde bu çığlıkları bir daha duymayacağı için sevindi.



_____________________

    DEĞERLENDİRME
    Renklendirme; 9/10
    Betimleme; 8/10
    Uzunluk; 10/10
    Noktalama ve yazım yanlışları; 10/10
    Akıcılık ve İçerik; 9/10

    Puanınız; 46!
    Profesör bakmadığından, yönetim tarafından değerlendirilmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
5. Sınıflar I. Ders
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» I. Sınıflar | İlk Ders
» 5.Sınıflar | 1.Ders
» IV. Sınıflar | İlk Ders
» 2.Sınıflar | 1.Ders
» V. Sınıflar | İlk Ders

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: Hogwarts Geçmişi-
Buraya geçin: