Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Confession

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Gianna de Laurentis
Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
Gianna de Laurentis


Lakap : Gia, Anna ya da boynuzkuyruk diyorlarmış.
Rp Sevgilisi : alexander ama... aması var işte hayırlısı *kim bu alexander? - simon*
Mesaj Sayısı : 287
Kayıt tarihi : 30/08/12

Confession Empty
MesajKonu: Confession   Confession Icon_minitimePtsi Ara. 09, 2013 1:21 am

Gianna de Laurentis & Alexander Verbitsky



Confession
düzenlenecek burası.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gianna de Laurentis
Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
Gianna de Laurentis


Lakap : Gia, Anna ya da boynuzkuyruk diyorlarmış.
Rp Sevgilisi : alexander ama... aması var işte hayırlısı *kim bu alexander? - simon*
Mesaj Sayısı : 287
Kayıt tarihi : 30/08/12

Confession Empty
MesajKonu: Geri: Confession   Confession Icon_minitimePtsi Ara. 09, 2013 1:33 am

           


    Büyük salonda oturmuş Ocean’dan Jacques ile olan ilişkisinin detaylarını dinlerken bir yandan da yeşil gözleri Karşı masada arkadaşlarıyla oturmuş sohbet eden Alexander’a kayıyordu birkaç saniye göz göze geliyorlar ve ardından genç kız bakışlarını kaçırarak karşısında oturan arkadaşına odaklanıyordu. Normal şartlarda ilgi çekici bir konuydu bu konuştukları ama kendisinden yalnızca birkaç metre uzakta oturan Verbitsky bütün dikkatini dağıtıyordu. Kahkahalar atıyor, arkadaşlarıyla şakalaşıyor ve kimi zaman kızlarla konuşuyordu ki bunun acısını çıkarmasını biliyordu hem ondan hemde kızlardan. Bir alt sınıfta olduğunu tahmin ettiği Hufflepufflı kız erkeğinin yanına gelmiş ve bir şeyler söylüyordu. Gözlerini hafifçe kısarak bakışlarını onlara sabitledi. Yüzünde belli belirsiz bir gülümsemenin oluştuğunu gördü Gianna, hemen ardından genç adamın mavi gözleri kendi gözleriyle buluştu. Ve ciddi bir tavır alarak karşısında oturan arkadaşıyla konuşmaya devam etti, büyük ihtimalle Gianna’nın tehditlerini hatırlamış olmalıydı. Bu düşünce genç kızı gülümsetmişti. Ateş saçan gözlerinde ki alev birazda olsa sönmüş olmalıydı. “Gia beni dinliyor musun?” Genç kız arkadaşına döndü ve başını evet anlamında salladı, Ocean hiç bozuntuya vermeden anlatmaya devam ederken kızın söylediklerini dinlemeye karar verdi Gianna.

    “Ah Gia inanabiliyor musun? Evime kadar geldi saatlerce bahçemde bekledi ona gerçekten çok aşığım.” Evet, evet bildiği şeylerdi bunlar Jacques’e adresi Gianna vermişti zaten. Şimdi arkadaşının mutlu olması Gianna’yı da mutlu ediyordu ve bunda büyük bir payı olduğunu da biliyordu. Ocean henüz itiraf etmemiş olsa da o gün, Stephan hakkında üzerine gittiği gün her şey bir oyundan ibaretti ama şimdi her şey fazlasıyla gerçekti. Jacques ile başladıkları oyun gerçeğe dönüşmüştü. İyi bir şey yaptığını düşünüyordu Gianna şayet o gün böyle davranmış olmasaydı belki de Ocean hâlâ Stephan’a amansızca aşık olarak kalacaktı. Sıkılmıştı, derin bir nefes çekip ciğerlerine oturduğu yerden kalktı. “Ocean hadi bahçeye çıkalım Gio’da oradadır sanırım.” Son zamanlarda farklı uğraşlar edindiği için kardeşini çok boşlamıştı henüz ilgilenecek vakit bulamasa; Gianna’nın yokluğundan yararlanıp erkek kardeşinin başına üşüşen kızlarla bizzat yakın zamanda ilgilenecekti genç kız. Özellikle o kızıl hufflepuff en çok o çekecekti Gianna’dan şüphesiz. Birkaç defa kardeşiyle konuşurken yakalamıştı kızı ama son zamanlarda önceliği Alexander olduğu için onun cezasını ertelemişti bir süre. Büyük salondan çıkarken birkaç saniyeliğine arkasına dönüp baktığında Alexander’ın onu dikkatle süzdüğünü fark etti, istemsizce bir gülümseme oluştu suratında.

    Uzun koridorda ilerlerken duvar diplerine geçmiş kendi arasında dedikodu yapan kızların ağzından Alexander’ın isminin çıktığına yemin edebilirdi ya da biraz bu durumu takıntı haline getirmişti. Alexander hakkında ne konuşabilirlerdi ki? Zaten Ocean yanındayken gidip kızlara bulaşamazdı. Bahçeye çıktığında ılık bir rüzgâr tenini yalayıp, saçlarını savururken kardeşini gördü. Büyük bir gülümsemeyle ona doğru ilerlerken bir şeylerin yanlış olduğunu hissetti genç adamın suratında tıpkı Gianna’da olduğu gibi bir gülümsemenin oluşması gerekiyordu ama onun yerine kızgın bir ifade takınmış Stephan ile bir şey konuşuyordu. Yanlarına vardığında genç adam Gianna’nın kolunu tuttu ve onu kendisine daha da yakınlaştırarak sinirle konuşmaya başladı. “Duyduklarımın doğru olmadığını söyle Giovanna.” Kesinlikle bir şeyler ters gidiyordu asla Gio, Gianna’ya tam adıyla hitap etmezdi. Ne olduğunu anlayamamıştı genç kız hâlâ kolunu kardeşinin elinden kurtardı ve bir adım geri çekildi. “Neyden bahsettiğin hakkında bir fikrim yok Giovanni, biraz daha açıklayıcı konuşmanı isteyeceğim senden.” Cidden ne oluyordu? Asla Gio, Gianna’ya bu denli kızgın olmazdı, olmamıştı. Onu bu kadar sinirlendirecek ne öğrenmiş olabilirdi hiçbir fikri yoktu Gianna’nın. Kızıl kafaya bir şey yapmamıştı, henüz. Gözünün önündekini göremeyecek kadar aptal değildi tıpkı kız gibi Giovanni’ninde kız bir takın hisleri vardı ama gelip geçiciydi aksinin olması mümkün değildi. Onun gibi bir kızla asla ciddi bir ilişki yaşamazdı kardeşi de Laurentis soyadına sahip olmasına da müsaade etmezdi Gianna. Kim bilir küçük yosma neler anlatmış olmalıydı kardeşine yalan yalnız bunun acısını çok fena çıkaracaktı. “Sen ve Verbitsky birlikte misiniz?”

    Duyduğu soru karşısında adeta şok olmuştu Gianna sanki durduğu yere sabitlenmişti, hareket edemiyor ya da konuşamıyordu. Sadece şaşkın bir şekilde kardeşine bakıyordu. Bu… bu imkansızdı. Öğrenemezdi, kimse bunu öğrenemezdi. Aralarında ki şey, her ne ise kimsenin öğrenmesine imkân yoktu. Alexander birine söylemiş olamazdı. Gizli tutma kararını birlikte vermişlerdi zaten en az Gianna kadar o da duyulmasını istemiyordu. Ancak o söylemediyse nasıl öğrenmiş olabilirlerdi? Gianna düşünüyordu ama bir cevap bulamıyordu buna zaten cevap bariz bir şekilde ortadaydı Alexander birilerine anlatmış olmalıydı. “Dalga geçiyor olmalısın.” Güçte olsa konuşmayı başarabilmişti Gianna. İnkar kalesi asla yıkılamazdı. Sonuna kadar her şeyi inkar edecekti Gianna. Asla  Alexander ile arasında olanların doğruluğunu kabul etmezdi. “Nasıl böyle bir şeye inanabilirsin Giovanni? Gerçekten o lanet olasıyla aramda bir şey olabileceğini düşünmüş olamazsın.” Rolünü iyi oynamış olmalıydı ki Gio’nun yüzündeki öfke yok olmaya başlamıştı.
    Kardeşine yeterince hesap vermişti Gianna şimdi hesap verme sırası Verbitsky’deydi

    .Alexander ile konuşmak için bir ders boyunca beklemişti Gianna iksir dersinden çıkarken gözleri Alexander’ı aradı. Bundan sonra ki derslere girmese de olurdu. Ders görmeden de başarabilecek zekâya fazlasıyla sahipti zaten. Sarışın bir Gryffindorlu ile konuşan Alexander’ı gördü. Yanında ki oğlanın adı Gordon olmalıydı, bina başkanı ve Alexander’ın kuzenin boş boğaz, bir numaralı dedikoducu Roxana’nın sevgilisiydi. Hızlı ve öfkeli adımlarla onlara doğru ilerledi ve Alexander’a çarptı.“Çekil önümden Verbitsky.” Diye tısladı sinirle. Bu yeterli bir mesaj olmalıydı koridorda ki kalabalık arasında ilerlerken Alexander’ın da arkasından geldiğini umuyordu. Görkemli binadan çıkıp yasak ormana doğru ilerlerken etrafta ki insanlar azalmış ve tamamen yok olmuştu herkes derse girmiş olmalıydı elindeki kitapları öfkeyle yere attığında omzuna değen bir elle arkasını döndü. “Sen!” diye haykırdı. Öfkeden köpürüyordu şuanda her an ona bir lanet uygulayabilirmiş gibi hissediyordu. Onu şuracıkta toza dönüştürebilirdi. Bu düşünce ona kütüphane de karşılaştıkları günü hatırlatmıştı. “Nasıl söyleyebilirsin? Bunun, bizim, aramızda ki şey aramızda kalacaktı Alexander bunda anlaşmıştık.” Açık bir dille bunu konuşmuşlardı kimsenin hiçbir şeyden haberi olmayacaktı, buluşmaları dışında normalden daha fazla konuşmayacaklardı. Her şey her zamanki gibi olacaktı yani, birkaç şey dışında tabii net bir şekilde eğer başka bir kızla konuşursa bunu ona ödeteceğini söylemişti Gianna. Yani Alexander’ın kızlarla konuşmaması dışında her şey olağandı. “Giovanni öğrenmiş, bütün okul öğrenmiş beni nasıl bir duruma soktuğunu tahmin edebiliyor musun? Senin yüzünden kardeşime yalan söylemek zorunda kaldım!”

sv>


En son Gianna De Laurentis tarafından Çarş. Eyl. 03, 2014 10:03 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexander Verbitsky

Alexander Verbitsky


Lakap : Adı Alexander olan birinin lakabı ne olabilirse? asfhj Alex. -.-
Rp Sevgilisi : Come on Gia, let's kiss!
Mesaj Sayısı : 38
Kayıt tarihi : 01/02/13

Confession Empty
MesajKonu: Geri: Confession   Confession Icon_minitimePtsi Ara. 09, 2013 6:20 am


Ya dersler git gide sıkıcılaştığından ya da son sınıf olduğundan, ders boyunca ders dışında her şeyi düşünmüştü Alexander Verbitsky. Sayılı günler kalmıştı artık mezun olmasına, bu sıralara, bu insanlara veda etmesine. Herkes gibi, bu Alexander'ın üzerinde de bir karamsarlık havası yaratıyordu. Keşke tek sebebi de bu olsaydı. Ders boyunca çok şeyi düşünmüştü Alexander, en çok düşündüğü ise Gianna de Laurentis adlı şeytandan başkası değildi. Kızın büyüleyici gözleri, dışarıda buz gibi olmasına rağmen kendisine karşı gülen suratı, ipek gibi saçları... İtiraf etmek gerekir ki, Alexander daima bu tür şeyleri düşünürdü. Her kız hakkında böyle düşünme kapasitesine de sahipti bir hovarda olarak. Güzellik onu büyülerdi; ama bir şey vardı ki, Gianna'nın zihnini işgal etmesinin sebebi güzelliğinin çok ötesindeydi. Alex bir Gryffindor erkeği olmasından olsa gerek, tehlikeyi sever, tehlikeli kızlardan hoşlanırdı ama normal şartlar altında de Laurentis kızı onun liginin dışındaydı. Kütüphanedeki o günden beri, her nasılsa aklı daima kızdaydı adamın. Bunun geçici bir heves olduğunu düşünmüş, kızla oynaşırken tek eşli olmasına gerek kalmayacağını vurgulamıştı defalarca kendi kendine. İşte bu, koca bir yalandı. Bu dünyada Roxana'dan daha kıskancının var olamayacağını düşünüyordu ya, yanılmıştı. Alex eğer bir kızla konuşuyorsa, kim olursa olsun, Gianna'nın bakışları alev alıyor; ölümcül parıltılar ile adama bunu yapmaması gerektiğini belli ediyordu. Tüm bu flört olayının boyut atlayabileceğini düşünmemişti genç adam ama başta düşündüğü her şey yalandı. Gianna onu bir kere ağına sarmışken, onu unutmak, başkalarıyla olmak pek olası değildi onun için. Her hovardanın hazin sonu gibi -ki özellikle Hogwarts bu konuda bu sene fazla hovarda kaybetmişti- adam da kıza tutulduğunu kabullenmişti.

Pek ilişki adamı olmadığından, ilişkilerini söylemezdi Alexander kolay kolay. Ancak böylesine tutulmuşken, her ne kadar saklama kararı alırsalar alsınlar -çünkü bunun ciddi bir ilişki olduğu konusunda anlaşmışlardı- adam bunu daha fazla yapamamıştı. İnsanların ne kadar çabuk yitip gidebileceğini görmüştü Hans'ın ölümünün ardından. Değer verdikleri bir an var bir an sonra yokken, Gianna'yı kaybetmek istemediğini anlamıştı. Ve elbette Verbitsky kızları bu farklılığı gözden kaçırmamıştı. Hans'ın öldüğünün ilan edilmesi -ki Gordon bunu inatla reddediyordu- tüm okula kara bulut gibi çökmüştü. Gariptir, Slytherin bile bundan etkilenmişti. Bu yüzden okulda daima dönen dedikodu çarkı durmuş, sakin günler başlamıştı. Ta ki Verbitskyler boş duramayana kadar. Kızların yeni bir şeyler -kötü zamanları unutturacak bir şeyler, çünkü hayat devam etmek zorundaydı- peşinde olduğunu anladığında, en başta ağlarından kaçmayı becerdi Alexander. Düne kadar. "Görüştüğün kızın kim olduğunu söylemezsen sonun iyi olmayacak," demişti April, bunu duymaya ihtiyacı varmış gibi görünürken. Roxana ise onu onaylamış en tehditkar bakışını atmıştı. Ah, bu bakışlar korkutucu olabilirdi ama Gianna'nınkilerin yanında adeta etkisiz eleman gibiydiler. Söylemeyip gidebilirdi Alex, onu durduramazlardı. Ama artık bu yük ağır geliyordu adamın omuzlarına çünkü kızı sevdiğini biliyordu. Bu ne kadar imkansızmış gibi görünse doğruydu ve bunu inkar edip, kızın gitmesine izin vermeyecekti.

Gianna'yı itiraf ettiğinde, iki kızın arasında kalmasını umarak gitmişti ve şimdi ertesi gün, onların kendi dedikodusunun yaptığının farkındayken onları görmezden gelerek Gordon ile birlikte sınıftan çıktı. Herhalde en kötü durumda olan Gordon idi. O ya da bu şekilde, herkes devam etmenin yolunu bulmuş, acılarını saklamayı öğrenmişti. Gordon ise günden güne daha da çöküyor gibiydi. Adamın omzuna elini atarak onu Quidditch ile neşelendirmeyi deneyecekti ki, durdu. Bu daha da büyük bir pot olurdu. Ağzını açmıştı ki tam, arkasından birinin ona tek kelimeyle geçirmesi bir oldu. Küfür etmek üzereydi ki bu kişinin Gianna olduğunu fark etti. "Çekil önümden Verbitsky." Genç adam bunun beni takip et, ciddi bir konu var, konuşmalıyız olduğunu biliyordu. Gordon'a baktığında adamın sırıttığını -bu bir başarıydı- gördü. "Gitmelisin, sevgilileri bekletmek olmaz. Kuzeninden fazlasıyla öğrendim bunu." Gianna'nın yine niye kızdığını bilmiyordu ama Gordon'ın sözleri üzerine, sebebinin pekala dünkü müthiş basın toplantısı olabileceğini anladı. Gordon'a bunu söylememişti bile?! Roxana, diye düşündü ve gözlerini devirdi Gianna'nın arkasından koşmaya başlayarak.

Kıza yasak ormanın girişinde yetiştiğinde, çapkın suratındaki gülümseme anında soldu. “Nasıl söyleyebilirsin? Bunun, bizim, aramızda ki şey aramızda kalacaktı Alexander bunda anlaşmıştık." Kızın bu duruma neden bu kadar karşı olduğunu asla sormamıştı ama kendince nedenleri olduğuna inanmıştı hep. Şimdiyse tereddütlüydü. “Giovanni öğrenmiş, bütün okul öğrenmiş beni nasıl bir duruma soktuğunu tahmin edebiliyor musun? Senin yüzünden kardeşime yalan söylemek zorunda kaldım!” Kaşlarını çattı Alexander. Gianna'yı tanımasa, Giovanni'ye karşı hisler beslediğini düşünebilirdi zira kız kardeşinin ilişkisi olmasına o kadar karşıydı ki, herkesin aklında bir şüphe bırakırdı bu. Ama kızı tanıyordu ve Giovanni'nin çıkabileceği kız sınıfının Gianna'nın beğenisinden geçtiğini biliyordu. Bu Giovanni'nin sorunuydu, Alexander'ın değil. Derin bir nefes aldı ve kollarını göğsünde kavuşturdu kıza bakarken. Ciddi bir ses tonuyla -ki bu cidden şaşırtıcıydı- atıldı. "Ne olur ki? Giovanni bunun için seni parçalayacak değil." Yanlış sözleri seçtiğini Gianna'nın hışımla ona kafasını kaldırıp bakmasından anladı. Sana inanamıyorum der gibiydi. "Yalan söylemek zorunda da değildin, tatlım." Gianna adeta köpürerek "Senin sorunun ne Verbitsky?! Bunun saklı kalacağında anlaşmıştık, sana güvendiğime inanamıyorum!" dedi. Alexander tek kelime etmedi, öylece kızı kendisine çekerek dudaklarını öptü. Gianna o kadar inatçıydı ki, karşılık vermeyi reddetti. Böylece öpüşme sandığından kısa sürdü Alex'in. "Saklamak istiyordum çünkü bunun geçici bir şey olacağını düşünüyordum, büyük bir olay haline getirmenin ne anlamı vardı ki?" Durdu ve nasıl devam etmesi gerektiğini düşündü. "Ama öyle olmadı Gianna, hayır. Dün söylemeyi reddedebilirdim ama etmedim, neden biliyor musun? Çünkü gölgelerde yaşamak için çok vaktimiz yok. Her an birbirimizi kaybedebilecekken, tüm bu karanlık zamanlar zımbırtısı başımızda dolanırken, insanların benim seni sevdiğimi bilmesini istiyorum. Bundan korkmuyorum. Senin bana ait olduğunu bilmeliler. Bunda yanlış olan ne Gia?" Ona bir kez olsun seni seviyorum dememiş olan adam -kız da dememişti elbette, hiç adam demeden der miydi?- söylediklerinin farkına varınca en az Gianna kadar şaşırdı. Sonra, yavaşça elini uzatıp kızın elini tuttu bir mayıs gecesi. Parmaklarını kızın parmaklarına öyle sardı ki, kaçmasına izin vermedi. Kız da elini kaçırmayı denemedi zaten.  



Not: Renk kodları bitchlik yapıyor, bakamadım seninkilere saygılar. asdf
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gianna de Laurentis
Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
Gianna de Laurentis


Lakap : Gia, Anna ya da boynuzkuyruk diyorlarmış.
Rp Sevgilisi : alexander ama... aması var işte hayırlısı *kim bu alexander? - simon*
Mesaj Sayısı : 287
Kayıt tarihi : 30/08/12

Confession Empty
MesajKonu: Geri: Confession   Confession Icon_minitimeSalı Ara. 10, 2013 2:43 am


    Öfkeden köpürmüş bir halde bekliyordu adamdan gelecek cevabı, mantıklı bir açıklamasının olmasını diliyordu. Belki de söyleyen o değildi birisi bir yerde onları görmüş olabilirdi. Bu çok çok küçük bir ihtimaldi ama olabilirdi herhalde. Yine de bu hiçbir şeyi değiştirmezdi herkes her şeyi öğrenmişti sonuçta. . "Ne olur ki? Giovanni bunun için seni parçalayacak değil." Genç kız ateş saçan gözlerle Alexander’a baktı. Bu nasıl bir cevaptı böyle? Sorun Gio’nun bir şey yapıp yapmaması değildi en kötü ihtimalle birkaç gün sinirli hali devam eder sonrasında her şey normale dönerdi. Sorun Gianna’yı yok sayıp bunu birilerine anlatmış olmasıydı, Gianna’nın izni olmadan bunu yapmış olması sorundu. "Yalan söylemek zorunda da değildin, tatlım." Elbette yalan söylemek zorundalardı! Tanrı aşkına! Kalkıp ‘ah evet, Alexander ve ben düzüşüyoruz’ diyemezdi ya da bunu gibi herhangi bir şey. Bu kabul edilemezdi. Alexander Verbitsky ve Gianna de Laurentis bu asla asla kabul edilemezdi. "Senin sorunun ne Verbitsky?! Bunun saklı kalacağında anlaşmıştık, sana güvendiğime inanamıyorum!" Genç adama güvenmekle çok büyük bir hata yaptığının farkındaydı, en başından buna başlamış olmakla çok büyük bir hata yapmıştı zaten. Alexander’a hiç bulaşmaması gerekiyordu, o gün kütüphane de ona gitmesini söylemeliydi ya da kendisi gitmeliydi. Şimdi bunun pişmanlığını yaşıyordu. Normalde adamın dokunuşuyla kendisinden geçip her şeyi unutmasına rağmen şimdi öyle olmamış öpücüğüne karşılık bile vermemişti. "Saklamak istiyordum çünkü bunun geçici bir şey olacağını düşünüyordum, büyük bir olay haline getirmenin ne anlamı vardı ki?" Büyük bir olay haline getirmenin ne anlamı mı var demişti az önce? Gerçekten dalga geçiyor olmalıydı Alexander. "Ama öyle olmadı Gianna, hayır. Dün söylemeyi reddedebilirdim ama etmedim, neden biliyor musun? Çünkü gölgelerde yaşamak için çok vaktimiz yok. Her an birbirimizi kaybedebilecekken, tüm bu karanlık zamanlar zımbırtısı başımızda dolanırken, insanların benim seni sevdiğimi bilmesini istiyorum. Bundan korkmuyorum. Senin bana ait olduğunu bilmeliler. Bunda yanlış olan ne Gia?"

    Şaşkınlıkla bakıyordu Alexander’a o az önce ne demişti? ‘insanların seni sevdiğimi bilmesini istiyorum’ Sevmek mi? Hayır hayır yanlış duymuş olmalıydı. Alexander onu sevemezdi bu mümkün değildi. Aralarında ki şey sevgiden uzak uzaktı, sevgi olamazdı. Gianna için öyle değildi Alexander’ı sevmiyordu, ona aşık değildi. Sadece birlikte güzel vakit geçiriyorlardı. Onlar sevgili değildi ya da başka bir şey. “Sen ne dediğinin farkında değilsin Alexander.” Sesi düşündüğünden de soğuk ve mesafeli çıkmıştı. Orta da bir yanlışlık vardı kesinlikle. Yanlış bir sözcük kullanmış olmalıydı genç adamda söylemek istediği şeyin bu olmadığının farkında olduğunu düşünüyordu. Tanrı aşkına! Alexander Verbitsky’di o. Aşık olamazdı bu tarz duygulardan arınmış olmalıydı. Bunu biliyor olmanın da verdiği rahatlıkla özgürce vakit geçirebilmişti onunla. Çünkü aralarında duygusal bir bağ oluşmayacağını biliyordu Gianna. Ama az önce adam genç kızın bildiği her şeyi inkar etmişti. “Beni sevdiğin falan yok saçmalama lütfen, aramızda ki şey aşktan veya onun gibi şeylerden çok uzak Alexander.” Genç adamın yüzüne baktı bir şeyler söylemesini bekledi. ‘Evet, Gianna elbette senin söylediğin gibi sana aşık falan değilim.’ Demesini bekledi ama bir cevap gelmeyince konuşmaya devam etti. “Söylediğin şeyde ciddi olamazsın. Olsan da benden bir şey bekleyemezsin bir kez bu aptallığa düştüm ve sonunda yeterince acı çektim zaten bir daha aynı hataya düşmek salaklık olur.” Evet, Aiden’ı sevmişti de ne olmuştu. Güzel bir kazık yemişti ondan, aldatılmıştı. Bu yüzden yeminliydi sevmemeye, bir daha kalbini asla öyle kimseye açmamak için ant içmişti.

    “Hem sevgili falan olacak değiliz ya? Gerçekçi ol Verbitsky sen ve ben imkansızdan da öte bir şey bu. Kardeşimin ya da başka birinin karşısına geçip Alexander Verbitsky ile bir ilişki yaşıyorum diyemem.” Genç adamdan utandığı falan yoktu sözcükleri sanki bunu ima ediyor gibiydi ama öyle değildi. Ancak birisi kendinse böyle bir cümle kurmuş olsa kendisinden utandığını düşünürdü. Yanlış sözcükler seçmiş olabilirdi. Hatta bu konuşma gereğinden bile fazla uzamaya başlamıştı sanki. Genç adamın suratında anlamlandıramadığı bir ifade vardı, kızmış mıydı? Ne için kızabilirdi? Az önce söylediği şeyler yüzünden mi? Her ne kadar Gianna kendisini doğru ifade edemediğini düşünse de anlatmak istediğinin çokta dışına çıkmış sayılmazdı. Alexander ile sevgili falan olamazdı, gerçekten de onu sevgilisi olarak ilan edemezdi kardeşine veya arkadaşlarına. Gianna katı kurallar çerçevesinde yetiştirilmişti. Bir Gryffindor ile arkadaşlık yapmak sınırları dışarısındaydı. Yeterince kural çiğnemiş gibi hissediyordu zaten. Kendisinden fazlasıyla ödün vermişti. Evet, normalde yapacağı bir şey değildi bir şekilde Alexander bunu yapmasını sağlamıştı. Bunu nasıl başarmıştı peki? Verecek bir cevabı yoktu fazla derine inip nedenini çözmek niyetinde de değildi zaten. Sadece bu saçma konuşmayı sonlandırmak ve her zamanki rutinine geri dönmek istiyordu.

    “Öncelikle bunu inkar etmen lazım sanıyorum ki fazla meraklı kuzenlerinden biriyle konuştun onlara şaka yaptığını söylemen lazım inanırlar sanırım. Bu dedikoduyu yalanlamaları gerekiyor ,” Hogwarts’ta bir dedikoduyu April ve Roxana’dan daha hızlı kimse yayamazdı. Rakip tanımıyorlardı kesinlikle. Ve ayrıca neredeyse emindi Alexander’ın onlarla konuştuğundan haddinden fazla bir meraka da sahiplerdi. Uzun zamandır genç adamı sıkıştırdıklarını biliyordu. “Sonrasında ise daha dikkatli olmalıyız bundan öncesinde de gayet iyiydik kimse bizi görmemişti yine de biraz daha dikkat iyidir.” Genç adama doğru bir adım attı elini yanağına yerleştirdi henüz çıkmaya başlamış sakalları elini kaşındırmıştı. Siniri azda olsa geçmişti, gülümseyerek baktı genç adamın mavi gözlerine ancak karanlıklardı, sanki mavinin en koyu tonunu almıştı gözleri ve kaşlarını çatmıştı. Bir adım geri çekildiğinde Gianna’nın eli havada kalmıştı. Ne olduğunu soran gözlerle baktı Alexander’a. Neden böyle davranıyorlardı. Konuşup sorunlarını halletmişlerdi işte. Alexander inkar edecek her şey düzelecek ve görüşmeye devam edeceklerdi. Pekala , Alexander henüz konuşmamıştı ama karşı çıkacak değildi ya? “Sorun ne?”

sv>
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexander Verbitsky

Alexander Verbitsky


Lakap : Adı Alexander olan birinin lakabı ne olabilirse? asfhj Alex. -.-
Rp Sevgilisi : Come on Gia, let's kiss!
Mesaj Sayısı : 38
Kayıt tarihi : 01/02/13

Confession Empty
MesajKonu: Geri: Confession   Confession Icon_minitimeÇarş. Ara. 11, 2013 10:04 am



Kıvırcık saçlı delikanlı küçük bir tutam saç suratını kapatırken, bir akşam vakti yasak ormanın girişinde bir kıza aşk ilanı edeceğini hiç düşünmemişti. Bir kıza aşk ilanı edip reddedileceğini hiç ama hiç düşünmemişti. "Sen ne dediğinin farkında değilsin Alexander." Değildi. Kelimeler öylesine bir hızla çıkmıştı ki dudaklarından takip bile edememişti söylediklerini. En az karşısındaki kız kadar şaşkındı şaşkın olmasına ama pişmanlık duymuyordu. Aksine söyleyebildiği, hatta hissedebildiği için kendisiyle gururluydu. “Beni sevdiğin falan yok saçmalama lütfen, aramızda ki şey aşktan veya onun gibi şeylerden çok uzak Alexander.” Aralarında olan şeyleri düşündü genç adam. Öpüşmeler, ayaküstü sevişmeler, ayaküstü olmayan uzun ve tutkulu sevişmeler, tekrar öpüşmeler. Kısacası Alexander'ın son beş yılının özeti. Ve aklına diğer şeyler de gelmeye başladı kız konuşurken. İnsanlardan gizli bir şekildeki buluşmalarında sevişmelerinden sonra yaptığı muhabbetler, espriler. Gülüşmeleri. Gianna'nın gülüşü. Kendisini etkileyen durdurulamaz zekası. Kızın söylediklerini duymuyordu bile neredeyse artık. “Söylediğin şeyde ciddi olamazsın. Olsan da benden bir şey bekleyemezsin bir kez bu aptallığa düştüm ve sonunda yeterince acı çektim zaten bir daha aynı hataya düşmek salaklık olur.” Birden dikkat kesildi. Slytherin'in altın çocuğuna gelmişti işte yeniden muhabbet, her seferinde ona gelmiyor muydu zaten? Aiden'ın Gianna'ya yaşattığı acılar. Hah. Kaşları çatıldı adamın, duymaktan bıkıp usanmıştı artık bunu. Gianna özellikle dile getirmezdi ancak laf arasında mutlaka adı geçerdi her nasılsa. Ya da belki de kız konuşmuyordu; Aiden'ı her gördüğünde ona attığı bakışlar yeterli oluyordu Alexander'a.

Karşı çıkmak için dudaklarını araladı ama kız devam etti. “Hem sevgili falan olacak değiliz ya? Gerçekçi ol Verbitsky sen ve ben imkansızdan da öte bir şey bu. Kardeşimin ya da başka birinin karşısına geçip Alexander Verbitsky ile bir ilişki yaşıyorum diyemem." Kendisini alayla sırıtırken buldu. Eğlendiğinden mi? Hayır. Bu sefer hiç ama hiç eğlenmiyordu, alaycı adam. Çapkın olabilirdi ama Hogwarts'taki çoğu erkekten daha karakterli olduğuna bahse girerdi. Büyük acılar yaşamış insanlar, bunu belli etmeseler de diğerlerinden çok daha olgun olurlardı. Verbitsky gibi bir ailede doğmuşsanız, büyük acılar ne demek bilirdiniz. “Öncelikle bunu inkar etmen lazım sanıyorum ki fazla meraklı kuzenlerinden biriyle konuştun onlara şaka yaptığını söylemen lazım inanırlar sanırım. Bu dedikoduyu yalanlamaları gerekiyor," dedi Gianna. April ve Roxana, hayatındaki en değerli iki kadındı. Onlara laf etmesi adamın biraz daha geri çekilmesine sebep oldu. Aynı dalgayı kendisi geçebilirdi ama kimi kandırıyordu ki, kızın sözleri onun canını yakmaya başlamıştı bir kere. “Sonrasında ise daha dikkatli olmalıyız bundan öncesinde de gayet iyiydik kimse bizi görmemişti yine de biraz daha dikkat iyidir.”

Sinirden bir damarın adeta beyninde attığını hissediyordu ama kımıldamadı. Önündeki adeta gecenin tanrıçası misali iffetle süzülen kız elini kaldırıp çenesine dokundu. Nazik dokunuşuyla birlikte gülümsüyordu bu defa ama adam geri çekildi. Gianna ona sorunun ne olduğunu sorduğunda gülümsedi. Gülümsemesi biraz daha büyüdü. Ve kahkaha attı ama kahkahası orjinal Alexander'dan o kadar uzaktı ki, tüylerini ürpertmişti kendisinin. "Belki de Giovanni'ye seninle nasıl seviştiğimizi anlatmalısın tatlım. Bu konuda yeteneklerim pek meşhur. Kardeşin de ders almayı isteyebilir," dedi ve kaşlarını çatan kıza doğru bir adım attı. "Gerçi düşündüm de, bunu Giovanni'ye ben de anlatabilirim. Çünkü senin aksine ikizin benimle iyi geçinmekten utanıyormuş gibi gözükmüyor." Şekeri elinden alınmış bir çocuk misali davrandığını fark edince durdu. Kızın canını acıtmak değildi istediği, kendi acısını dindirmekti. Böyle konuşursa Gia'nın bir daha dönmemek üzere gideceğinden adı gibi emindi. Gülmeyi kesti. Yeniden o gizemli-ciddi Alexander Verbitsky gelmişti adeta. "Belki de beni Aiden ile kıyaslamaktan vazgeçmelisin." Kız bunu yapmadığını söylemek için ağzını açacaktı ki Alex izin vermedi. "Koca bir penisi olabilir, her kızı elinden geçirmiş olabilir ve sana yalan söyleyip, duygularını incitmiş olabilir. Benim de koca bir penisim var ama sana yalan söylemeyeceğim. Korktuğun bu mu? Yeniden aldatılmak mı?" Durup kızın önüne gelen saçını yavaşça kulağının arkasına taşıdı. "Dünyanın en akıllı adamı olmayabilirim; ama seni kaybedecek kadar aptal değilim. Bir Slytherin iş çevirir ama bir Gryffindor'a güvenirsin. Bana güvenmeyi öğrenmelisin."

İki eliyle kızın yanaklarını sıkıca kavradı. Ondan beklenecek son hareketi yaparak kızın alnına dudaklarını bastırdı. Kaldı bir süre öyle ve geri çekildi. "İstediğim bu. Reddetmeyeceğim Gia hiçbir şeyi. İstersen beni burada bırakıp gidebilirsin, istersen benimle alay ettiğini dahi söyleyebilirsin ki bunu umursamam. İstediğini yapmakta özgürsün. Ben de kimseyi sevemeyeceğimi düşünmüştüm ama karşıma sen çıktın. Ve her şeyin içine ettin çünkü bunu ben istemedim. Seni sevmeyi ben istemedim ama sen karşımda bana şaşkın bakışlarla bakarken tek düşünebildiğim: evet işte bu, kalbimi çalabilen tek kız bu. Yapmak istediğin buysa bırak ve git beni Gianna. Sadece bil. Benim istediğim bu değil. Kalmanı istiyorum. Benimle olmanı, bana güvenmeni ve benden korkmamanı." Alexander ne bir şair ne de bir yazardı. Şarkıları güzel ezberlerdi ancak yazdığı şarkı sözleri vajinaların kokusuna yapılan iltifatlardan ibaretti ki kızlar bunu fazlasıyla tiksinç bulurdu. Onu bile Shane ile ikisi ancak başarıyorlardı. Yani bunları kendisi bile söylediğine inanamıyordu ama söylemişti. Belki diğer çapkından romantiğe dönen o müthiş erkekler gibi olmayacaktı ama kendince bir yöntemi vardı onun da. Hiçbir zaman kızın kapısına çiçekler döküp, onu beklemeyecekti malikanesinin önünde. Jacques bile bunu yapabilmişti ama Alexander yapmazdı. Ama Gianna'nın diğer kızların aksine buna ihtiyacı yoktu. Belki de buydu Alexander'ı ona aşık eden şey. Kim bilir?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gianna de Laurentis
Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
Gianna de Laurentis


Lakap : Gia, Anna ya da boynuzkuyruk diyorlarmış.
Rp Sevgilisi : alexander ama... aması var işte hayırlısı *kim bu alexander? - simon*
Mesaj Sayısı : 287
Kayıt tarihi : 30/08/12

Confession Empty
MesajKonu: Geri: Confession   Confession Icon_minitimeCuma Ara. 13, 2013 4:13 am



    Kendisine gülümseyerek bakan ardından ise kocaman bir kahkaha atan adama meraklı gözlerle baktı. "Belki de Giovanni'ye seninle nasıl seviştiğimizi anlatmalısın tatlım. Bu konuda yeteneklerim pek meşhur. Kardeşin de ders almayı isteyebilir," Gerçekten bunu söylemiş olamazdı, ağzından çıkan sözcükleri kulağı işitmiyor olmalıydı yoksa böyle konuşamazdı, konuşmazdı. "Gerçi düşündüm de, bunu Giovanni'ye ben de anlatabilirim. Çünkü senin aksine ikizin benimle iyi geçinmekten utanıyormuş gibi gözükmüyor." Hayret içerisinde adamın cümlesinin devamını dinlemişti. Bu kadar acımazsızca konuştuğuna inanamıyordu söylediği şeyi yapmayacağını umuyordu sadece. Sözüne güvenemezdi artık ayrıca kafasına koyduğu şeyi yapacağına da emindi Gianna. . "Belki de beni Aiden ile kıyaslamaktan vazgeçmelisin." Daha fazla damarına basmaya devam ederse bunu ona ödeteceğine dair söz verdi kendi kendisine hiç kimse hem de hiç kimse Gianna de Laurentis ile böyle konuşamazdı. Buna cüret edemezdi. Ayrıca Alexander’ı Aiden ile kıyasladığı falan yoktu öyle bir şey yapmıyordu bunun için sevgili olmaları gerekiyordu ki Alexanderla Aidenle olduğunun aksine sevgili değildi. Pekâlâ, kabul ediyordu bazen konuşmalarının sonu Aiden’a çıkıyordu ama kasıtlı olarak ya da kıyaslamak adına yaptığı bir şey değildi bu. . "Koca bir penisi olabilir, her kızı elinden geçirmiş olabilir ve sana yalan söyleyip, duygularını incitmiş olabilir. Benim de koca bir penisim var ama sana yalan söylemeyeceğim. Korktuğun bu mu? Yeniden aldatılmak mı?" Hayır, aslında evet korktuğu şeylerden biri buydu aldatılmak, kandırılmak. Bunu zaten çok acı bir şekilde yaşamıştı güveni boşa çıkarılmıştı elbette tekrar aynı şeyleri yaşamak istemiyordu. "Dünyanın en akıllı adamı olmayabilirim; ama seni kaybedecek kadar aptal değilim. Bir Slytherin iş çevirir ama bir Gryffindor'a güvenirsin. Bana güvenmeyi öğrenmelisin." Genç adamın önce elleri yanaklarına sonra da dudakları alnına değince kendisini savunmasız küçük bir çocuk gibi hissetti Gianna, tıpkı çocukluğunda olduğu gibi. Bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar arkadaşa sahipti Gianna. Çevresinde ki insanların samimiyeti ve sevgisi hep yalan gibi gelmişti. Yaşadığı hayatın büyük bir kısmında sadece kardeşinin sevgisine sahipti en azından Gianna öyle düşünüyordu. Ebeveynleri normal ebeveynlerin aksine sevgi dolu ve sıcak insanlar değildi. Onları gördüğü zamanlar bile çok azdı sürekli etrafında evin hizmetçileri ve dadısı dört dönüyordu ama ailesi hep uzaktı. İlk defa arkadaş edinirken de çok zorlanmıştı en son samimiyeti kuranda Gianna’ydı zaten. Şimdi Alexander kalmış ona güvenmesini bekliyordu, sevgisine inanmasını bunu nasıl başarabilirdi ki?

    "İstediğim bu. Reddetmeyeceğim Gia hiçbir şeyi. İstersen beni burada bırakıp gidebilirsin, istersen benimle alay ettiğini dahi söyleyebilirsin ki bunu umursamam. İstediğini yapmakta özgürsün. Ben de kimseyi sevemeyeceğimi düşünmüştüm ama karşıma sen çıktın. Ve her şeyin içine ettin çünkü bunu ben istemedim. Seni sevmeyi ben istemedim ama sen karşımda bana şaşkın bakışlarla bakarken tek düşünebildiğim: evet işte bu, kalbimi çalabilen tek kız bu. Yapmak istediğin buysa bırak ve git beni Gianna. Sadece bil. Benim istediğim bu değil. Kalmanı istiyorum. Benimle olmanı, bana güvenmeni ve benden korkmamanı." Gianna Alexander’ın ondan istediği şeyi yapamazdı. Güvenemez ve sevemezdi. Bu o değildi ve artık kendisine gelmesi gerektiğini düşünüyordu yeterince heyecan ve eğlence yaşamıştı. Buna devam edemeyeceklerdi çünkü birbirlerinden beklentileri bu dakika da fazlasıyla değişmişti. Bir ilişki yaşamak istemiyordu Hogwarts bittikten sonra asil de Laurentis ailesinin biricik kızlarına iş ve benzeri nedenler dolayı uygun bulduğu biriyle evleneceğini düşünüyordu. Ve elbette ailesi bunu deneyecekti ama Gianna’nın bunu kabul etmeye niyeti yoktu yine de hayatında aşka ayıracak yeri olacağını düşünmüyordu. “Ben yapamam.” Yutkundu genç kız yaşadığı ağır şokun ardından konuşmayı başarabilmişti ancak her zamankinin aksine güçsüz çıkmıştı sesi. Buradan ayrıldığında bir daha geri dönüşü olmayacaktı her şey eski halini alacaktı ve hayatında Verbitsky’e yer olmayacaktı. Gerçekten istediğinin bu olup olmadığına karar veremiyordu. Alexander ile birlikteyken hep yaptığının aksine düşünmeden hareket ediyordu, hiçbir şeyi sorgulamıyor ve akışına bırakıyordu aslında bunu sevmediği söylenemezdi. Alexander ile birlikteyken daha önce hiç keşfetmediği, karşılaşmadığı bir Gianna bulmuştu içinde sanki seneler önce en derinlere zincirlemişti bulunamamak üzere ama Alexander her nasıl yaptıysa bu zincirleri kırmayı becermişti. Her zaman hareket etmeden önce iki kez düşünürdü olayları etraflıca inceler ve ona göre davranırdı. Şuanda ise düzgün düşünemiyordu. Pişman olacağı bir şey yapmak istemiyordu yine de gitmesi gerektiğine inanıyordu. “Anlamıyorsun, ben bu değilim. Beni biliyorsun bütün Hogwarts biliyor bencil, kendini beğenmiş, acımasız sürtük hakkımda bunların konuşulduğunu biliyorum. O gün kütüphane de karşılaştığımız zaman benim için Boynuzkuyruk diye söz ediyordunuz.”

    Neredeyse herkesin ondan nefret ettiğini biliyordu aslında haksızda sayılmazdı çünkü az önce Alexander’a söylediği şeyler doğruydu bencildi, haddinden fazla kibirli bir cadıydı. Acımasızda, merhametten gerçekten yoksundu, tıpkı boynuzkuyruk gibi tehlikeliydi. “Hakkımda konuşulanlardan rahatsız olduğumu da söyleyemem çünkü bunların doğru olduğunu biliyorum ben buyum işte.” Söylenenler hakkında rahatsız değildi gerçekten garip bir şekilde gurur duyduğunu bile söyleyebilirdi çünkü tam olarak anlaşılmak istediği gibi anlaşılıyordu. Bir keresinde iki kızı kendisi hakkında konuşurken duymuştu. Tanrı’nın duygularını alarak Gianna’yı lanetlediğini kimsenin sevmediği bir insana dönüştürdüğünü söylüyordu bu komikti duyunca gerçekten çok gülmüştü. Hogwarts’ta efsanelere konu olduğunu da biliyordu. Hakkında gerçekten korkunç hikayeler dolanıyordu etrafta. Geceleri Yasak Ormana gidip bir canavara dönüştüğünü ve kurallara uymayıp gece yatakhanesinden dışarı çıkanları avladığı gibi saçma söylentiler dolaşıyordu. Bu Gianna’yı çok eğlendiriyordu elbette mantıklı düşünebilen biri bunların asılsız saçma söylentiler olduğunu biliyordu ama birinci ve ikinci sınıflar üzerinde fazlasıyla etkiliydi Hogwarts’tan ayrıldıktan sonra bile namı yürüyecekti yani. “En başa dönüyoruz sanırım. Hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam edeceğiz, bir daha birbirimizle konuşmayacağız hatta mümkünse bakışlarını üzerimde yakalamayayım bile, şimdi gitsem iyi olacak.” Kitaplarını attığı ağaca doğru ilerledi ve gitmek üzere yerden kitaplarını aldı.

sv>

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexander Verbitsky

Alexander Verbitsky


Lakap : Adı Alexander olan birinin lakabı ne olabilirse? asfhj Alex. -.-
Rp Sevgilisi : Come on Gia, let's kiss!
Mesaj Sayısı : 38
Kayıt tarihi : 01/02/13

Confession Empty
MesajKonu: Geri: Confession   Confession Icon_minitimeC.tesi Ara. 14, 2013 12:04 am


    ***:




Kızın buz gibi suratında oluşan mimiklerini ayırt edebiliyordu Alexander, yalnızca onun yüzüne bakarken. Onun düşündüğünü anlayabiliyor, içindeki savaşı görebiliyordu. Ondan çok bir şey istemediğinden de emindi oysa. Öne attıkları Gianna için ne demekse Alexander için de farklı değildi hiçbir şey. Bir kafesin içine sıkışmışlardı yıllardır kendi sınırlarının dışına çıkmamak için ve şimdi adam kafeslerini yıkmayı teklif ediyordu. O kadar ironikti ki bu... Alexander daima aklına geleni aklına geldiği an yapan, aklına geldiği an söyleyen birisi olmuştu. Belki de onun kendi kafesi de buydu. Laurentis kızı ile yedi senedir aynı sıralardaydı, yedi koca senedir bakıyordu kızın suratına neredeyse her gün ve ona doğru asla bir adım atmamıştı. Onu imkansız olarak değerlendirdiğinden değildi bu, ona asılıp laf atardı hiç yoktan eğlencesine ama kız ne kadar güzel olursa olsun, bir sebeple ilgi alanına hiç girmemişti. Onunla ilgili anıları bile sınırlıydı adamın. Oysa şimdi beyninden hızla geçiyordu her biri ve kızın orada kalmasını umut ediyordu. "Ben yapamam." Kaşları çatıldı adamın. Gianna asla bu kadar tereddütlü konuşmazdı, asla. Onun da bunu istemediğini işte o an anladı delikanlı kızın ağzından çıkanlar ne olursa olsun. Onu ikna etmesi gerektiğini biliyor; bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Onu kim ikna edebilirdi ki? Giovanni? Ah, adam bu riski alırsa olacağı varsa da olmazdı hiçbir şey. Affetmezdi genç kız onu. Amanda? Hani şu en yakın arkadaşı Gianna'nın? Kızı görmemişti bile... Ne diye çağırabilirdi, gel kuçu kuçu? Hayır. Hiçbiri değildi. Bir başına dikiliyordu orada şimdi kızın suratına bakarken. Bugün burada yalnızca kendisi ve kız vardı. Bir şey halledilecekse, üçüncü biri olmayacaktı.

“Anlamıyorsun, ben bu değilim. Beni biliyorsun bütün Hogwarts biliyor bencil, kendini beğenmiş, acımasız sürtük hakkımda bunların konuşulduğunu biliyorum. O gün kütüphane de karşılaştığımız zaman benim için Boynuzkuyruk diye söz ediyordunuz.” Bununla daima dalga geçmemişler miydi? Kendisi, arkadaşları, Gianna bile bununla dalga geçmiyor muydu? Kızın buz mavisi gözlerinin ay ışığında parıldamasını izlerken bunların doğru olup olmadığını düşündü kendi kendine. Doğruydu, inkar edemezdi. Fakat bir doğru daha vardı; bu yalnızca görülen Gianna'ydı. Onun bencil olmadığını biliyordu çünkü sevdikleri için neler yapabileceğini görmüştü. Neleri feda edebileceğini biliyordu kızın. Kendini  beğenmiş olabilirdi ama bu onu kötü değil, özgüvenli yapardı. Alexander egoistin tekiydi ve bu hissi yakından biliyordu. Acımasız sürtük? Hayır. Hogwarts sürtük doluydu; Gianna acımasızdı ama bir sürtük asla. O bir Boynuzkuyruk ise, Alexander ateşi severdi. “Hakkımda konuşulanlardan rahatsız olduğumu da söyleyemem çünkü bunların doğru olduğunu biliyorum ben buyum işte.” Çünkü kimsenin seni tanımasına izin vermiyorsun diye düşündü adam içten içe. İzin vermediğin için, seni tanıyamamaları hoşuna gidiyor. Kız pes ediyordu işte, adam bunu biliyordu. Daha kız ağzını açmadan önce. “En başa dönüyoruz sanırım. Hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam edeceğiz, bir daha birbirimizle konuşmayacağız hatta mümkünse bakışlarını üzerimde yakalamayayım bile, şimdi gitsem iyi olacak.” Gianna kitaplarını almak için ağacın oraya ilerlediğinde adam arkasından baktı onun sessizce.

O şimdi yürüyüp giderse hayatından, neler yarım kalırdı hayatında? Geriye dönebilir miydi yoksa daima onun eksikliğini hisseden aciz adam mı olurdu? O Alexander Verbitsky'di, düşünmez, duygulanmaz, eğlenir ve eğlenmeye devam ederdi. Geriye dönerdi mutlaka; ancak onun eksikliğini hissederdi belli belirsiz bir süre yüreğinde. April'ın sözleri canlandı yüreğinde, kızın kendinden emin konuşan tonu ile. "Hogwarts neden bu kadar çok çapkın kaynıyor biliyor musun? Hepsinin kalbi kırılmış. Kalpleri kırıldıkça pervasızlaşmış, kalp kırmaya başlamışlar hepsi. İnanmak güç değil mi? Bir zamanlar birilerini sevdiklerine ve kırıldıklarına. Kalpsiz biri olabilmek için önce bir kalbe sahip olmak gerekir Alex." Kuzeninin bu kadar bilgece konuşması ile dalga geçmişti elbet; ancak şimdi anlıyordu ne demek istediğini. Tüm arkadaşlarını geçirdi gözlerinin önünden. Arkadaşları olmayanları da öyle. Kalp kıran lakaplı her insanı düşündü kısaca. Bir şekilde hepsinin bir yarası vardı ve bunu örttükleri şey, tek korumaları kalpsizlikleriydi. Alexander asla öyle olmamıştı. Alexander asla bir kalp kıran olmamıştı. O yalnızca eğlenmek isteyenlere açmış kollarını, karşılıklı beklenti olmadığı sürece devam etmişti yoluna. Asla gereksiz cilveler yapmamış, asla duygusal davranmamış, asla kırılmamış ve asla kırmamıştı. Çapkın olsa bile, diğerlerinden farkı buydu. Örtecek bir kalp kırıklığı yoktu. Değişmekten korktu o an. Gianna ağacın altından kitaplarını alırken, o gittiğinde kalp kıran birine dönüşmekten korktu. Ve sonra, asıl noktayı yakaladı. Gianna'nın savunmasıydı bu. Santiago başlatmamıştı bunu, Gianna'yı bildi bileli genç kız böyleydi. Aiden belki yarasını deşmiş olabilirdi ama kızın kendine ait dünyasında, neler yaşadığını bilmiyordu.

Düşünmekten vazgeçip artık gitmeye hazırlanan kıza baktı. Son sözü söylediğinden emin olduğunda takındığı o ifade vardı suratında. Ona doğru ilerlemeye başladı Alexander. Şaşıran genç kız tek kaşını kaldırdığında ne elinde tuttuğu kitapları ne de kızın şaşkın bakışlarını umursamadı delikanlı. Hızla kıza yürüyerek ellerini beline koydu ve onu havaya kaldırdı. Gianna refleks ile bacaklarını adamın beline sarıp, kollarını adamın boynuna doladı düşmemek için. Kitaplar yeniden yeri boyladığında kızın homurdandığını duyar gibi olsa da aldırmadı ve kızın sırtını ağaca dayayacak şekilde onu ileri taşıdı. Açıklama yapmazsa işe yaramayacağını bildiğinden, fısıldadı kızın kulağına. "Son defa beni öp." Ve kız karşı çıkmadı. Alexander onun dudaklarına tüm tutkusuyla kapanınca, Gianna de Laurentis onu daha önce hiç öpmediği gibi öptü. Kalbinin büküldüğünü hissetti adam dudakları kızın dudakları üzerinde gezinir, dili dilini okşarken.  Nefesi nefesine karışır, bir eliyle kızın saçını okşarken, öptü onu. Sanki sonu gelmeyecekmiş gibi. Vücudunu vücuduna tamamen bitiştirmişti. Hormonları kontrol edilemez duruma gelmişti ama Alexander kendisini dizginlemeyi başararak, yalnızca kızı öpmeye devam etti. Kaç saniye, belki de kaç dakika öptü bilmiyordu. Bittiğinde sarsılmış bir adam olarak hafifçe başını geriye kaçırdı. Kızı düşmesin diye öyle sıkı tuttuğuna inandırdı, gitmesin diye öyle tuttuğu gerçeğini reddederek.

Alnını alnına dayadı. O an aklına küçük bir anı geldi. Onu bırakmadan, neredeyse duyulmayacak bir şekilde fısıldadı. "Dördüncü sınıftaydık. Ortak dersti Ravenclaw ve Gryffindor. İksir dersiydi, Potter eşleşmemizi istemişti. Sen bir Gryffindor ile eşleşmeyeceğini söyleyip duruyordun ve açıkçası, hiçbirimizin de seninle eşleşme gibi bir niyeti yoktu. Sonra piyango bana vurdu. İksiri yaptığımız süre boyunca ağzından tek çıkan şunu yap, bunu yaptı ve ben yapmamakta ısrar ediyordum. Sonuçta benim dersim zaten kötüydü; yanımda seni de sürüklemekten zevk almıştım." Kızın suratındaki ifadeye bakılırsa, hatırlıyordu. Adam normalde olsa buna gülerdi ama gülmeden, aynı ciddiyetle devam etti. "Ve bilerek iksiri patlatmıştım en sonunda. Oysa bana rağmen başarmaya çok yakındın. O gün bana ne dedin biliyor musun?" Gianna'nın ses tonunu taklit etmeye çalışarak devam etti. "Bir daha yanıma on metreden fazla yaklaşırsan Verbitsky, bir dahakine patlayan senin kafan olur." Güldü ve Gianna'nın da gülümsediğini fark etti. Dudaklarına bir kez daha öpücük kondurdu kızın ve onu yavaşça yere bıraktı. "Bir daha seninle konuşmayacağım. Git Gia, madem istediğinin bu olduğuna karar verdin... Git. Durduğun her saniye bunu daha da dayanılmaz kılıyorsun çünkü."


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gianna de Laurentis
Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
Ravenclaw VII. Sınıf Öğrencisi
Gianna de Laurentis


Lakap : Gia, Anna ya da boynuzkuyruk diyorlarmış.
Rp Sevgilisi : alexander ama... aması var işte hayırlısı *kim bu alexander? - simon*
Mesaj Sayısı : 287
Kayıt tarihi : 30/08/12

Confession Empty
MesajKonu: Geri: Confession   Confession Icon_minitimeCuma Ekim 09, 2015 10:13 am

alexcim benden sana yâr olmaz
bb
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Confession
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: H O G W A R T S :: Okul Arazisi :: Yasak Orman-
Buraya geçin: