Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Ölümsüzlük Kanı

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Sheogorath

Sheogorath


Lakap : Mad Lord
Mesaj Sayısı : 4
Kayıt tarihi : 11/07/13

Özel
Rp Puanı:
Ölümsüzlük Kanı Left_bar_bleue81/100Ölümsüzlük Kanı Empty_bar_bleue  (81/100)

Ölümsüzlük Kanı Empty
MesajKonu: Ölümsüzlük Kanı   Ölümsüzlük Kanı Icon_minitimePerş. Tem. 11, 2013 3:58 pm


Ay ışığı düşüyordu boyalı pencereden içeri ... 


  Orkun üzerinde duran şarabı alıp gümüş bir kadehe koydum , boğazımdan yavaş yavaş akan şarap daha iyi his etmeme sebep oldu.Kara cübbem eskimişti artık yırtıklarından giren soğuk hava beni titretti.Bir kadeh şarap bir kitap ile bütünleştim o an soğuk beni ayıltır iken şarap beni mayıştırıyordu her geçen dakika , tozlu kitaplığa doğru yönelirken eski kilisenin gıcırdayan tahtaları birer name gibi kulağıma çalındı . Ne zamandır okumak istediğim bir kitap bekliyordu beni orada fırsat bulamamıştım ki (!) okumaya, imana sırt çeviren insanlar o kadar meşgul idi ki kilise ve tanrı ile onlara hizmet etmek beni yormuştu adeta.Öyle ki tozlanmıştı şirin kitaplığım , örümcekler ağlar örmüştü her yanına beni mutlu eden şarabım yine unutturdu bana.Kitabımı çekip çıkardım tekrar tahtaların nameleri ile yürüdüm üzerinde kızıl alevler saçan mumun olduğu masama.Kilisenin taş duvarları bana anımsatırdı gençliğimi ve maceralarımı hüzünle baktım şarabı içerken Ay'a ,çektim tahta sandalyeyi oturdum masaya ay ve kızıl mumun ışığı düştü aniden yüzüme.Kitabı açtım okumaya başladım nefesi aldım bırakmadım , İncil'i okurmuşcasına heyecanlandım halbuki bu bir şiir kitabıydı şiir ama güzel bir şiir kitabıydı taktir ettim ve götürdüm ağzıma kadehimi...


  O'da nesi ? Şarap kalmamış ki içinde ! Etrafa bakındım göremedim şarabın şişesini , adice kapatmak zorunda kaldım okurken zevk aldığım şiir dolu kitabı ve kalktım ayağı Ork'un üzerindeydi şişe gittim aldım kadehi doldurdum zafer kazanmışcasına açtım kitabı tekrar okumaya koyuldum.Saatler geçti gri kilisede kitap ve şarap ile birlikte , sarhoşluk yinede bulmadı beni o gece çıktım küçük çalışma odamdan kilisenin üst katına doğru yöneldim, İsa'ya selam verdim bir rutubet  inmişti sanki kilisemize.Taş merdivenlerden bir dağcı edası ile tırmandım boş şarap şişesini bir basamağa bıraktım üç kat çıktım ama güç çıkmadım odama ahşap kapıyı açarak girdim ve bana huzuru getiren yatağıma uzandım . Hemen baş ucumda ki mumu söndürdüm kitap yanımdaydı hala ama okunmamak ister gibi yüz çevirdi bana "Ehh,uyku vakti artık Vaniez" dedim içimden görünce ağzımda şeker tadını hatırlatan mor kapaklı şiir kitabını hemen baş ucuma koydum ve gözlerimi sonsuzluğa kapar gibi kapadım...

  -------------------------------------------------------------------------------------------

  'ÇATT'

  Güneşin doğmasına horozların ötmesine sabahın olmasına iki saat vardı ki kilisenin kapısı davetsiz bir misafir tarafından rahatsız edecek seviyede ki bir gürültü ile açıldı, sonsuzluğa kapadığım gözlerimi sonun başlangıcına açar gibi açtım pek derin uyumazdım belki ama biraz uyku benimde hakkım ! Gelenin davetsiz bir mahluk mu yoksa bir Tanrı misafiri mi olduğunu görmek için yataktan doğruldum , yırtık kara cübbemi giydim ve odamdan çıktım .
 Taş koridor ve soğuk duvarların arasında ilerler iken etrafı aydınlatan meşaleyi hem düşmemek hemde ne olur ne olmaz temkini ile elime aldım. Aşağıdan sesler gelmeye devam ederken inmeye başladım taş merdivenlerden , ayağıma bıraktığım şişe çarptı ve yuvarlanıp kırıldı aşağı inerken "AMAN!" bir yerime cam batmasın diye düşünmedim elbette ama dikkat etmeden olmadı ...

 Kilisenin koca ahşap kapısının açılmasıyla dışarıdan gelen soğuk rüzgar kilisede ki mumları söndürmüştü.Yabancının yüzünü cübbesinden çok karanlık gizliyordu seslendim ona meşalemi tutarak ileri ;

"Yaklaş evladım Tanrı'nın evindesin korkma sakın ! Neye ihtiyacın varsa söyle aç mısın ? Susuz musun ? Bir günah mı işledin ?"
İç çekerek yanıt verdi yabancı bana;
"Tanrı baba beni kabul eder mi bu gece yanına ?"
"Tanrı'nın evi herkese açıktır evladım yaklaş ve ısın dışarısı çok soğuk oturalım konuşalım bilinmezlikler hakkında..."


 Yabancı yaklaştı sonunda bana başını açtı ve yüzünü gösterdi kızıl alevin saçtığı ışıkta.Yaralar ve çizikler ile kaplı yorgun bir yüzü vardı , vücudu çok iriydi belli ki cengaver biriydi.Sessizce geçtik şaraptan dört köşe olduğum çalışma odama , o beni odada beklerken sönen her mumu bir bir yaktım.Yanına geldiğimde nihayet bir sorgu sual başladı çektim bir ahşap sandalye oturdum karşısına;

"Kimsin sen ?" dedi bana sertçe , garip geldi biraz bana.
"Ben Peder Vaniez evladım Tanrı'nın ve İsa Mesih'in adamıyım."
"Nerelisin ?"
"Aslen Lüksemburg'ta açtım gözlerimi ve büyüdüm Tanrı için Fransa'da bu köye yerleştim."


Aynı soruları ona sorduğumda sadece adını bağışladı bana "Joseph"...
Sorgu sual bitmiyordu , yabancı bana on yıldı yaşadığım kilisede yabancı gibi hissettirmişti adeta sonunda sözünü kestim biraz sert bir tavırla;


"Evladım söyle bana ne istiyorsun benden , ne için geldin bütün sorularını yanıtladım niyetini söyle ki derdine çare bulalım."
"Bana bilgi vermeni istiyorum Peder."
"Ne tür bir bilgi ?"
"Vampirler - vampirler hakkında ."
"Tanrısız bu yaratıklar hakkında ne bilmek istiyorsun evladım , sana ne yaptılar ?"
"Duydum ki siz alim bir kişi imişsiniz hikayemi anlatacak kadar pek güvenmiyorum şuan size fakat konuştuğum kişiler yalan söylemedi ise Avrupa'da ki tüm vampir klanları hakkında bilginiz var imiş..."
"Evet doğru söylemiş sana kim fısıldadıysa.Nasıl yardımcı olabilirim ?"(Hafif bir tebessüm ile.)
"Bana İskoçya Inverness'de ki Raughtar'lar hakkında bilgi vermeni istiyorum nerededir inleri ,başlarında kimler vardır,kısacası bu şeytanlar hakkında ki her şey bilmek isterim peder..."


 Bu yabancı bana garip ve soğuk biri gibi gelmişti bana fakat ricasını kırmadım - düşük çenem tekrar düştü ve saatlerce ona bu konu hakkında fısıldadım şarap ikram etmek istedim içmedi , anlatacaklarım bittiğinde iki hafta sonra tekrar aynı saatte kiliseye benimle görüşmeye geleceğini söyledi ve çekti gitti...


 Ve dediği gün dediği saatte tekrar kilisenin kapılarını yıkarcasına daldı içeri . Gülerek selamladı beni giysisi yırtıktı , her yeri yara bere içindeydi ve kasları kasılmayı nihayet bırakmıştı içeri girdiğinde.Oturduk tekrar odamda konuşmaya başladık;

"Peder bana her şeyi anlattın fakat bir şeyi atlamışsın bilmende fayda var ,  Raughtarlar'ın kalesi koca bir buzulun altındaydı demiştin oradan nasıl çıktıkları ve girdikleri hakkında bilgi vermedin bana buzulda kaymamak için yürürken aniden çıktılar karşıma ölümüne dövüştük ve kılıcım ile aldım kellelerini , kaleye girme şansım olmadı fakat detaylı bir bilgi topladım azda olsa."


"Ah kullandıkları büyüler vardı mutlaka bu şeytanların gizliliklerini binlerce yıldır sürdürüyorlar Kelt diyarında , kalelerini gören ender kişiler vardır ve oraya gittiğimde buz erimişti şansıma."


"Şimdi peder bana Almanya'da kök salmış Von Kaugschan'lar hakkında bilgi vermeni istiyorum yaklaşık yüz yetmiş yıldır korku salıyorlar etrafa."

 Yine uzunca konuştuk Joseph ile yine soğuktu ,vampir avcısı ile tekrar iki hafta sonraya randevulaştıktan sonra tekrar ayrıldı eski kiliseden.İçimde ki merakı tekrar uyandırmıştı karanlığın klanları hakkında . Köye ve bir kaç eski arkadaşa soruşturdum bu yabancıyı pek bir bilgileri yoktu hakkında . İki hafta sonra tekrar geldi eli yüzü kan içinde kiliseye gülerek bağırdı ve gelip sarıldı bana;

"Haklıydın ihtiyar onlar illüzyon büyülerine karşı durmak mümkünmüş bütün kaleyi kılıçtan geçirdim artık  Von Kaugschan'lar yok bana bütün vampir klanları hakkında bilgi vermeni istiyorum !" dedi heyecanla.

"Sakin ol Joseph gel içeri geçelim." dedim usulca

 Bana tanıştığımız geceden dört hafta sonra anlattı hikayesini ...


  Bu sefer şarap teklifimi ret etmedi ve bir kaç kadeh devirdi ve tekrarladı;
"Bana Avrupa'da ki tüm vampir klanları hakkında bilgi vermeni istiyorum ihtiyar İrlanda'da insanların arasına karışan Craoun'lar , İtalyan Macussian'lar ve Romanya'nın en eskilerini hatta Türkiye'de faaliyet gösterenler hakkında bile anlatmanı istiyorum ! Senin ile daha önce tanışmalıydım belki bu saydıklarımızın hiç biri insanlara musallat olamazdı o vakit ..."


 Güldüm , şarap içerken dikkatini çekti kızıllaşan gözlerim

"İhtiyar ne oluyor sana ?!"


 Ayağa kalktım ve belimden çıkardığım hançer ile üzerine atladım 
"Bir şey yok canım sadece yetmiş iki saattir kan içmiyordum acıkmışım."
Ve hançerimi kalbine saplayıp dişlerimi boynuna geçirdim.

 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Xeraphina

Xeraphina


Mesaj Sayısı : 2
Kayıt tarihi : 23/06/13

Ölümsüzlük Kanı Empty
MesajKonu: Geri: Ölümsüzlük Kanı   Ölümsüzlük Kanı Icon_minitimeCuma Tem. 12, 2013 6:26 am

    Betimleme: 23/30
    Akıcılık: 7/10
    Yazım Kurallarına Uyum: 10/10
    Sayfa Düzeni: 10/10
    Renklendirme: 1/5
    Kurgu: 20/25
    Uzunluk: 10/10

    Puanınız; 81.
    Bir sorunuz varsa bana özel mesaj ile ulaşabilirsiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ölümsüzlük Kanı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: Role Play Geçmişi-
Buraya geçin: