Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Delmare Juventus

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Nastya Delmare Juventus




Lakap : Mare, Nasty
Mesaj Sayısı : 1
Kayıt tarihi : 11/07/13

Özel
Rp Puanı:
Delmare Juventus Left_bar_bleue62/100Delmare Juventus Empty_bar_bleue  (62/100)

Delmare Juventus Empty
MesajKonu: Delmare Juventus   Delmare Juventus Icon_minitimePerş. Tem. 11, 2013 6:11 am



   İçinde iksir malzemelerinin bulunduğu sandığı taşıyan devin gök gürlemesini andıran homurtusu yükseldi hemen arkasından. 
"Hadi ufaklık,hadi,daha hızlı yürüsene! Yapacak işlerim var benim." 
Delmare, bu devin adının Joan olduğunu biliyordu fakat ondan nefret ettiği için düşüncelerinde hep "dev" diye sesleniyordu ona. Elinden geldiğince bu yağmurlu havada zaten hızlı yürüyordu. Hatta yürümüyor koşuyordu resmen. Buna rağmen bu pis devin ona böyle hitap etmesi hoşuna gitmemişti. Üstünde oluşan bu baskıdan iyice rahatsız olduğunu belli ederek omzunun üstünden ters ters baktı. 
"Elimden geleni yapıyorum pislik!" 
Joan, iyice sinirlenerek yorgunluktan bayılacakmış gibi duran narin kızı hoyratça ittirdi. Delmare neye uğradığını şaşırarak kaldırım kenarında oluşan gölcüğün içine düştü. Zaten sinirleri çok gergin olan genç kız kendini daha fazla tutamadı ve hıçkırarak ağlamaya başladı. O sırada şu son bir ay yaşadıkları adeta bir film şeridi gibi geçti gözünün önünden.30 güne ne kadarda çok şey sığdırmışlardı arkadaşı Zoey ile. Acılı bir iç çekişle en yakın arkadaşının adını fısıldadı dudakları,
"Zzzoeeyy..." 
ve yorgun bedeni daha fazla dayanamayıp gölcüğün içinde bayıldı. Aklında ise üstlerine o lanetin bulaştığı ilk gün vardı.




   "Delmare! Hey Mare! Buraya bak ne buldum! Buna inanamayacaksın!" 
Delmare elinde tozlu bir kitap tutan ve kendisine doğru koşuşturan, heyecandan yanakları kıpkırmızı olmuş kömür saçlı kıza sevgiyle baktı. 7 ay önce küçük kardeşini kaybettiğinden bu yana çok değişmişti onun güzel Zoey'i. Şimdi ise yeni yeni iyileşiyordu. Yada onlara öyle gösteriyordu. Bu düşüncelerini kıza belli etmeden, sesine yapmacık bir öfke katarak ona doğru bağırdı.
"Zoey eğer yine Dan Amca'nın özel odasından bir şeyler yürüttüysen bu sefer cezadan kaçabileceğimizi zannetmiyorum!" 
Kömür saçlı kız onun bu sahte azarına karşılık dudaklarını yaramaz bir kız çocuğu gibi büküp kendini kanapeye attı. Hararetli bir şekilde elindeki kitabı inceliyor, kendi kendine mırıldanıyordu. 
"Aman tanrım, Mare! Bunu görmen lazım! Buraya gel!"
Delmare iyice meraklanarak kıza doğru yöneldi. Yanına oturdu ve kitabı beraber incelemeye başladılar fakat kitabın ne olduğunu farkedince Delmare ufak çaplı bir şok geçirerek çığlık attı. 
"Zoey! Lanet olsun bu bir karanlık büyüler kitabı! Çok tehlikeli hemen bulduğun yere bırakmalısın."
Delmare arkadaşının böyle şeylere meraklı olduğunu çok iyi bilirdi. Sırf bu merak uğruna sembolleri ve o garip Latince yazıları okumayı öğrenmişti. Korkuyla kızın suratına baktı. Zoey yüzünde garip bir gülümsemeyle kafasını yavaşça paniklemiş olan kıza doğru kaldırdı.
"Korkmana gerek yok Mare. Geri bırakacağım." 
Kızın gözlerindeki ateşi görünce iyice korkan Delmare bu işe karışmak istemediğine karar verdi ve Zoey'i orada bırakıp odasına çıktı
  
Çocukluğundan beri büyükannesi ona hep bu karanlık büyülerin ne kadar kötü ve korkutucu olduğunu anlatırdı. Büyük kuzeni Cecilia bu işlere merak salmış ve sonunda yok olup gitmişti. Cecilia'nın hikayesini, aile büyükleri çocuklara hep bir masal gibi anlatmış ve bu işlere bulaşmamalarını öğütlemişti. Aklına Cecilia gelince Delmare hep içini çeker, hüzünlenirdi. Yine öyle oldu ve kendini yatağına bıraktı. Zoey'nin duymayacağını, duysa bile umursamayacağını bilse de merdivenlerden aşağı seslendi.
"Senin de sonun Cecilia gibi olacak Zoey!"




  Ertesi günlerde ise Zoey'nin çağrılarına hep olumsuz cevap vermişti.Delmare arkadaşı için endişelenmiş fakat böyle bir belaya bulaşmak istemediği için uzak durmuştu. Şimdi ise çok pişmandı. Zoey'nin kitabı inceleyip hevesini alacağını ümit etmişti.Gerçi Zoey'i iyi tanırdı, içten içe bu kitapla gereğinden fazla uğraşacağını biliyordu. Zaten şuan burada olmalarının sebebi buydu. Tam bu düşünceler aklından geçerken korkunç bir sarsıntıyla ve bağrışlarla kendine gelir gibi oldu.


"Delmare! Kahretsin! Delmare,uyan!"
Delmare,kendisini çılgın gibi sarsan bir çift kaslı kolun vücudunda yarattığı etkiyle gölcüğün içinde gözlerini açtı.Bir şeyler söylemek istedi fakat sanki dili tutulmuştu. Ethan'ın ona bakan zümrüt gözleriyle buluştu bakışları.
"Vakit yok ufaklık. Çok sevgili arkadaşını bulmak istiyorsan yan gelip yatmaktan daha çok şey yapmalısın."
Delmare,Ethan'ın omzunun üstünden bakınca bayılmasının sebebi olan Joan'ı pis pis sırıtırken buldu. Homurdanarak kalkarken,Joan çok keyifli gözüküyordu. Bu işi sadece sonunda alacağı para için yaptığını biliyordu. Ethan ortamdaki gerilimi farkederek onları yatıştırmak istercesine gülümsedi.
"Lütfen çocuklar vaktimiz yok. Zoey'nin bize şuan ihtiyacı var." 
Delmare pişmandı. Çok pişmandı. Keşke biricik arkadaşı Zoey'i kendi başına bırakmasaydı. Fakat o, küçük bir hanım evladı gibi korkup kaçmış, arkadaşını kendi başına bırakmıştı bu tek kişilik oyunda. Şimdide onu Yasak Orman'da, arkadaşı Ethan ve bu büyüler hakkında çok bilgiye sahip olduğunu bildiği paragöz Joan'la beraber arıyorlardı. Joan, Zoey'nin çalışma kağıtlarını gösterdiklerine büyüyü ve nereye gideceğini anlamıştı. O gün aklına gelince sırtından aşağı soğuk bir ürperti geçti Delmare'nin.




   Gıcırdayan kapıyı ittirdiğinde bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı Delmare. Odanın içi nemli ve kasvetliydi. Karşı duvarda "ZOEY'NIN GIZLI DUNYASI" yazılı bir pankart duruyordu. Çiçekler ve parıltılarla süslenmişti. Delmare gülümsemesine engel olamamıştı. 
"Tam Zoey'e göre." diye mırıldanmıştı.
İçinde büyüyen korkuyla etrafı aramaya başladı. Tahmin ettiği gibi Zoey'nin kendisi de, kitabı da ortalıkta yoktu. Çalışma masasında bulduğu kağıtlar dikkatini çekmişti Delmare'nin. İlk bakışta ne olduğunu anlayamadı. Anlamsız kelimeler ve semboller gördü fakat iki saniye sonra onu korkutup kaçırtan ve arkadaşının tek kalmasına göz yumduran şey olduğunu anladı. Zoey büyü yapıyordu.

   İlk iş Ethan'ı aramıştı Delmare. Ethan'ın Zoey'den hoşlandığını biliyordu. Zoey'de ona karşı boş değildi. Gerçi kim olmazdı ki? Ethan uzun boylu,kaslı, yeşil gözlü ve geniş çeneli çok hoş bir çocuktu. Zoey'de her erkeğin isteyeceği türden bir kızdı. Delmare onları hep "mükemmel çift" olarak tanımlardı. Fakat ikisi de her zaman birbirlerinden etkilendiklerini inkar ederdi.


   Ethan çağırdığı gibi gelmişti Delmare'nin yanına. Ethan'da aynı Delmare gibi büyüler hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Fakat Ethan'ın tanıdığı çoktu. Onu Joan diye bir adamla tanıştırmıştı. Joan büyü uzmanıydı. Kağıtları ona gösterdiklerinde büyüyü ve Zoey'nin yapacak olduğu adımı  anlamıştı. Karşılık olarak ise para istemişti. Çaresiz kabul etmişlerdi. Neredeyse nefes almak için bile para isteyecek olan bu iğrenç adamın önüne bir kaç galleon attıklarında ise ne büyüsü olduğunu söylemişti. Zoey, 7 ay önce talihsiz ve basit bir kazada ölen kardeşini canlandırmak uğruna kendini feda edecek,kanını Ölüm'e sunacaktı. 




   Delmare, o anları hatırlayınca refleks olarak Joan'a tüm nefretiyle baktı. Derin bir şekilde içini çekti ve gözlerinden bir kaç damla yaşın süzülmesine izin verdi. O, her zaman Zoey'nin cesaretine ve fedakarlığına hayrandı. Onun güzelliğini her zaman kıskanmıştı. Evet, Delmare'de çok güzel bir kızdı. Hatta güzelden de öteydi,bir peri kızıydı. Fakat onda, Zoey'de görülen o merhamet ve iyimserlik yok gibiydi. O nedenle Delmare hep en yakın arkadaşına özenirdi. 
"Hah," diye düşündü içinden.
"Hep onun gibi cesur olmak isterdim, şimdi kaderin oyununa bak. Onu kurtarmaya ben gidiyorum."
Aklına gelen bu düşünceyle iyice cesaret geldi. Tam Ethan'a dönüp doğru yolda olduklarından emin olup olmadığını soracakken ormanın derinliklerinden bir çığlık geldi. Delmare sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladı. Arkasından Joan'ın otoriter sesini duydu.
"Yapma ufaklık! Yeterli iksiri yapmadım! Bu tehlikeye değmez! Geri dönmeli..."
Delmare gerisini duyamadı. Adamın umrunda olmadığını biliyordu. O sadece kendisine bir şey olursa ve parasını alamazsa diye endişeleniyordu. Beyni o an sadece iki şey üzerine yoğunlaşmıştı; nefes almak ve koşmak. Yüzüne gelen yağmur damlalarına ve rüzgara aldırmadan koştu. Dallara,çukurlara takılıp düştü fakat yine kalktı. Var gücüyle devam etti. Ona yıllar gibi gelen bir süre zarfı içinde durmadan koştu ve sonunda göle ulaştı.
  
Gördüğü manzarayla artık her şey için çok geç olduğunun farkına vardı. Delmare gölün üstündeki kasvetten Ölüm'ün çoktan buraya uğradığını anlamıştı. Gözleri bulutlandı, içinde bir şeyler koptu. Aklına gelen ilk düşünce "Geç kaldım." oldu. Korkak bir-iki adım attı ağaçların arasından açıklığa doğru ve onu gördü. Güzel Zoey'si donuk bir şekilde nefes almadan orada yatıyordu. Delmare, Zoey'nin yanında bulunan küçük çocuğu fark etti. Ona doğru yürümeye çalıştı fakat nefes alamıyordu. "Ölüyorum." diye düşündü. Korkmadığını fark etti Delmare. Oysa çocukken ne çok korkardı Ölüm'den. Zoey'nin uğruna öldüğü kardeşinin gözlerinin içine baktı. Duyduğu son şey küçük çocuğun çığlığı oldu. Yere yığıldı. 

 
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Xeraphina

Xeraphina


Mesaj Sayısı : 2
Kayıt tarihi : 23/06/13

Delmare Juventus Empty
MesajKonu: Geri: Delmare Juventus   Delmare Juventus Icon_minitimeCuma Tem. 12, 2013 6:21 am



    Betimleme: 12/30
    Akıcılık: 6/10
    Yazım Kurallarına Uyum: 10/10
    Sayfa Düzeni: 10/10
    Renklendirme: 1/5
    Kurgu: 13/25
    Uzunluk: 10/10

    Puanınız; 62.
    Bir sorunuz varsa bana özel mesaj ile ulaşabilirsiniz.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Delmare Juventus
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: Role Play Geçmişi-
Buraya geçin: