Right, CelAnn

Konu: Right, CelAnn Çarş. Ağus. 22, 2012 2:07 pm

Ukalaların kraliçesi, bir o kadar da zeki. Toplumun zekasını kınayarak insanlardan soyutlanmış, neredeyse vahşi. İnsanlarla nasıl arkadaş olabileceğini bilmiyor olsa da nasıl laf sokacağını iyi bilir. İletişimi çok kısıtlıdır asla özel mevzulara veya gereksiz bilgilere girmez. Yine de güvenilirdir, mükemmel bir müttefiktir. Aynı zamanda istediği her zaman belden aşağı oynayacak kadar kötü kalpli bir düşmandır. Asla savunmasız kalmaz, her zaman en az J'ye kadar planı vardır ve asla duygularını yüzüne yansıtmaz.

Aile:
*Parçalanmış
*Kafa karıştırıcı

Şarkı:

RP:

Küçük kız büyük bir özgüvenle dükkana daldı ama kapının açılmasıyla çalan zil yüzünden irkilmesine mani olamadı. Annesi onu bir ya da iki dükkan önce kaybetmişti ve Celia bu durumdan hayli hoşnuttu, "Bak ne kadar şirin bir kedi!"lerden bıkmıştı. Artık 11 yaşındaydı, cebinde yeterli Galleon vardı; kendi alışverişini tek başına yapabilirdi. Hogwarts için alınması gereken bir tek asa kalmıştı, Celia'nın en heyecanlandığı kısım. Dükkana neredeyse koşarak girdiği için zil hafif bir melodiden çok bir çınlamayla sallanmıştı. Yine de dükkan sahibi Mr. Ollivander görünmüyordu, belki de Celia'ya biraz zaman vermek istiyordu.

Celia da bu fırsattan istifade etti, zira dükkan sahibi geldikten sonra dükkanına aval aval bakmak nezaketsizlik olurdu. Dikkatli gözleriyle dükkanı inceledi. Dükkan oldukça eskiydi, toz kokusu yoğundu. Asa kutularıyla dolu binlerce rafın üstü örümcek ağıyla kaplıydı, anlaşılan Mr. Ollivander temizlik yapamayacak kadar yaşlıydı. İçerideki el yapımı binlerce asaya bakılacak olursa adam bayağı yaşlıydı.

Hırıltılı bir nefes duyunca sesin geldiği yöne baktı. Dükkan sahibi Celia'nın biraz uzağında durmuş Celia'ya bakıyor, biraz da gülümsüyordu. Aynen tahmin ettiği gibi oldukça yaşlı biriydi ama gözlerinin içi meraklı meraklı bakıyor ve dudakları gülümsüyordu. Ruhu genç yaşlılardan, diye düşündü Celia. Derin bir nefes aldı.

"Merhaba, ben Celia Annabeth Right. Buraya asamı seçmek için geldim." Daha önce prova ettiği cümlesini tek nefeste söylemişti. Heyecanlanması olağandı, hayatında tek bir asası olacaktı ve o muhteşem ana sonunda gelmişti.

Mr. Ollivander'ın kısık bakışlarını fark edince surat asmamak için kendini kastı. "Yanılıyorsunuz küçük hanım, asa..." diye başladı Mr. Ollivander ama Celia sözünü kesti. "Asa büyücüyü seçer, biliyorum." Celia asla yanılmazdı, asla.

Mr. Ollivander hmm'ladı. "Demek bir Right'sınız. Merhum Alexander Right'ın kızı olmalısınız?" Bu tahminden ziyade bir soruydu. "Hayır," dedi Celia. "Annem Alexis Right'tır." Bu konu onu rahatsız ediyordu ve adamın konuyla ilgilenen bakışları onu fazlasıyla rahatsız etmişti. "Eh, artık beni seçecek asayı bulmanın vakti gelmiş olmalı." Buna karşılık Mr. Ollivander tekrar hmm'ladı ve Celia'ya asalar sunmaya başladı. Hiçbiri ne Ollivander'ı ne de Celia'yı tatmin edebildi. Adam merdivenle üst raflara uzanıp bir asa daha alırken Celia sergilenen asalardan birine uzandı. Geriden Mr. Ollivander'ın "Ah, hayır tatlım. O oldukça inatçı bir asadır." dediğini duydu ama asanın dili olsa Celia'ya seslenecekti. Celia dayanamayarak asayı eline aldı. Doğru asa buydu.

Mr. Ollivander şaşkınlık dolu bir ses çıkardı ve merdivenden aşağı inerken asanın adını ve özelliklerini saydı, Celia bir yandan onu dinliyor bir yandan da asasına yeşil gözlerinde parlak bir ilgiyle bakıyordu.

Not:

Konu: Geri: Right, CelAnn C.tesi Eyl. 01, 2012 3:25 am

Bir yandan dün gece plakdan dinlediği vals melodisini yavaşça mırıldanırken, diğer yandan dükkanın arka tarafında kalan küçük ve ziyaretçilerin farketmediği bölümde kendisine sandviç hazırlıyordu. Belki St. Mungo'da devamlı olarak göründüğü şifacısını kızdıracak şekilde kendisine göz doyurucu kocaman ve pek de sağlıklı görünmeyen bir şey hazırlamıştı. Üzerine muggle icadı olsa da lezzetli bulduğu ketçep ve mayonezden de ekledi, daha genö bir adamdı ve St. Mungo'daki şişman herifin ne dediği umurunda bile değildi. Eserine son keyifle bakıp iştahla bir ısırık aldı, derken sessiz dükkanın içinde çınlayan zil müşteriyi haber verdi. Kalkıp ellerini temizledikten sonra pek de acele etmeden tezgaha yaklaştı.

Onu bekleyen dalgalı kahverengi saçlarıyla tek başına küçük bir kızdı ve meraklı bakışlarıyla dükkanı süzüyordu. Ollivander'ın yüzünde hoş bir gülümseme oluştu, ilk kez asa alan küçüklere karşı daima bir sempatisi ve tabi ki merakı olurdu. Bu merak heyecanla vücuduna yayılırken küçük kız onu fark etti ve hafiften irkilse bile çaktırmadan önceden prova ettiği belli cümleyi söyledi. Bir Right. Uzun zamandır dükkanında duymadığı bu soyadının ardından onun merhum Alexander'ın küçük kızı olabileceğini düşündü, 'zavallı Alex' diye geçirmeden edemedi, küçük kızın yeşil gözleri tamamen babasındandı sanki, ardından "Demek bir Right'sınız. Merhum Alexander Right'ın kızı olmalısınız?" diye sordu. Ancak aldığı Alexis cevabı onu şaşırttı. Alexis, tanrı aşkına bir ölüm yiyenle kaçtığından beri onu Londra'da gören olmamıştı. Küçük kızı göz ucuyla tekrar süzdükten sonra kafası soru işaretleriyle dolu bir halde döndü ve uygun asa için bakındı.

Aradan geçen on dakikaya rağmen henüz tatmin edici bir asaya kavuşabildikleri söylenemezdi. Son bir deneme için merdiveni çağırdı ve yaşından beklenmeyecek bir esneklikle çıkmaya koyuldu. Son basamaklara gelmişti ki küçük kızın bu sabah parlatıp tezgaha koyduğu asalardan birini ellediğini görüp seslendi. "Ah, hayır tatlım. O oldukça inatçı bir asadır." Kız yine de asayı eline alıp salladı ve dışarı çıkan sahiplenici kıvılcımlar, tatlı kızın da az inatçı olmadığını ortaya koydu. Yaşlı Garrick merdiveni geri inerken asanın özelliklerini sayıyordu "Zor uzayan ancak iki bin yıla dek yaşayabilen kafur ağacından yapılmıştır, içerisinde de keçi kanı vardır. Oldukça sağlam ve esnek olduğunu söylemek zorundayım, böyle bir asaya sahip olmak büyük bir şanstır güzel kızım. Tam olarak 22,6 cm." dedi ve gülümsedi "Şimdi parayı vermesi için anneni bekleyeceğiz sanırım?"

Kafur Ağacı: