eda'nın kafası nasıl işler?

Konu: eda'nın kafası nasıl işler? Ptsi Ağus. 20, 2012 12:55 am

Bazen yazmaya ihtiyacım oluyor, bazen vazgeçiyorum. Ne olur ne olmaz diye ilk defa böyle bir başlık açıyorum. Twitter'dan sıkıldım, blog yazmaktan sıkıldım... En iyisi köşeme çekilip zırvalamak.

***

Güzel bir şarkıyla açılış yapıyorum, ehe. Asla dinlemekten bıkmayacağım tek şarkı, asla görmekten bıkmayacağım tek insana gelsin; Hotel California.

Şöyle bir de hikayesi vardır bu şarkının(hikaye alıntı):

1969 yılında yaşanılan bu hikayede uzun süre çalışmadan sonra seyahate çıkmaya karar veren bir adam iznini alıp arabasına biner ve California’dan geçerken mola verip dinlenmek üzere bir otele gider. Otel’in ismi Hotel California’dır. Ufak sevimli bir oteldir ve otelin sıcaklığından çalışanlarından çok etkilenir. Otelde kalmaya karar verir ve oteldeki ikinci gününde hemen yanındaki odada ki güzel kızla tanışır. Arkadaş olurlar ve birlikte gezmeye başlarlar. Çok fazla zaman geçmeden birbirlerine deli gibi aşık olurlar. Hotel California’da tatillerini geçirmeye karar verirler. Birbirlerini çok severler ve bütün yazı beraber geçirirler. Otelin çalışanlarının sıcak kanlılığı ve sadeliğinden çok etkilenmiştir.

Adam unutamayacağı mükemmel bir sevgi ve yaz yaşarlar. Yazın bitiminde bi karar vermek zorunda kalırlar ayrılık için ve şöyle bir karar alırlar. Eğer 1 sene sonra birbirimizi unutmaz ve yine bu kadar çok sevecek olursak , gelecek yazın ilk gününde (tanıştıkları günü kastederek) otel californiada buluşcağız diye sözleşirler.. O zamana kadar birbirlerini hiç aramayacaklardır.

Tam 1 sene geçmiştir. Adam sözleştikleri gibi 1 sene sonra otelde buluşmak için yola çıkar. Tanıştıkları ilk gündür o gün. Yol uzundur bitmek bilmez adam için ve sonunda californiaya varır otelin oraya geldiğinde kapkara bir bina bulur. Otel dün yanmıştır… Sevdiği adamla buluşmak için 1 gün önceden otele gelen güzel kız gece çıkan yangında ölür.

Adam otele gelirken sevdiği kızla bir ömür yaşamayı , birlikte olmayı düşünürken , onu bir ömür kaybeder.

20 Ağustos 2012
Öğleden Sonra

Mesaj Sayısı : 78 Kayıt tarihi : 18/09/10 Özel Rp Puanı: (98/100)

Merhaba, yeniden!

Dün akşam evimizde çıkan böcekten dolayı kendimi toparlayıp yazmam biraz zor oldu. Ne böcekti ama! Mübarek Amazon'dan çıkmış gelmiş. Tam da böcek ilacı bitmişti. Ablam da hayvanın üzerine yağ sökücü sıktı. Bütün gece kendimize gelemedik. Böcekten korkmuyorum efenim; iğreniyorum. Tamam o da canlı ama acayip bir canlı.

Korkuyla iğrenmek bazen birbirine karıştırılır böcek konusunda. Bir şeyden iğrenirsen devamlı iğrenirsin. Ancak korku, korkulan şeyin gerçekleşmesine kadar olan bir süreçtir. Mesela korku filmi izlerken katil kızı takip eder. Biz öldüreceğini biliriz ama henüz olmadığı için korkarız. Katil kızı öldürdükten sonra korkumuz geçer. Bazı şeylerden korkarız, çok korkarız. Ancak bunlar gerçekleştiğinde korkularımız yok olur. Artık o şeyden korkmamaya başlarız. O şeye karşı olan korkumuz yok olur.

Birine en çok neden korktuğunu sorduğunuzda genelde size sevdiklerini kaybetmek olduğunu söylerler. Doğru! Çoğumuz bundan çok korkarız. Ancak sevdiğimiz bir kişi öldüğünde bu korku da geçer. Yerini başka duygular alır. Önce o kişiden nefret ederiz. Madem kendini bu kadar sevdirecekti neden gitti diye düşünürüz, kırılırız. Sonra yalnız hissettiğimiz anlarda onu özleriz. Keşke deriz, keşke. Yaş ilerledikçe duygular da değişir. En sonunda onun için bir şeyler yapmak isteriz. Hep onun istediği gibi bir kariyer yapmak, hep onun istediği gibi biri olmak... Sizinle gurur duymasını istersiniz, izlediği yerden. Bütün bunlar değişir. Ama değişmeyen tek şey vardır; asla unutmazsınız. Evet, size acı verir ama yine de unutmak istemezsiniz. Onu unutmaktansa acı çekmeyi tercih edersiniz. Çünkü ölse bile onu hala sevmeye devam edersiniz.

Şimdi nereden geldik buraya diye düşünebilirsiniz. Yazma isteği işte...

23 Ağustos 2012
Akşam

Mesaj Sayısı : 23 Kayıt tarihi : 27/08/11 Özel Rp Puanı: (98/100)

Ergenlik çağımızın en önemli sorununa değiniyorum şu an; aşk!

Hani biri sizden silgi ister de o an sizde de yoktur. Üzülürsün silgi isteyenin haline. Gidip bir silgi bulursunuz. Sonra silgi arayan kişiye uzatırsınız. O da der ki: "Ben buldum, sağol." İşte böyle b.ktan bir şeydir, aşk.

Onun yanında nefes alsanız bile içinizden bin bir türlü küfür edersiniz kendinize. Yanlış mı yaptım diye düşünürsünüz. En başta geri zekalı olduğunuzu düşünürsünüz. Mutluluktan hoplayıp zıplamanıza yol açan aşk, aynı zamanda anıra anıra ağlamanıza da sebep olur.

Kısa bir yazı oldu ama genişleteceğim, söz!

27 Ağustos 2012
Akşam

Konu: Geri: eda'nın kafası nasıl işler? Cuma Haz. 21, 2013 7:45 pm

Hatırlarsanız bir şarkı vardı; "ösym bi yerimi ye" diye. O zamanlar ne anlatmak istediğini anlamadan, eğlence olsun diye dinlerdik. Ama şimdi çok iyi anlıyorum. Koca bir seneni kafadan b.k ediyor zaten. Ders çalış, soru çöz, tekrar et, vakit kaybetme, hasta olma, bi de rica ediyorum nefes almadan ders çalış evladım...

Bütün sene herkes kaç net yaptığımla ve yapacağımla ilgilendi. Bu durum o kadar sıkıcı ki anlatamam. Hocalar tahtada bir şeyler anlatırken ben hep 'bitse de gitsek' remixini söylerdim. Şimdi bitti, yani yarın bitecek ve ben de gideceğim.

Daha yazamıyorum hacılar.

22 Haziran 2013
Sabah

Spoiler:

Konu: Geri: eda'nın kafası nasıl işler? Paz Haz. 23, 2013 7:26 am

Allah belamı versin lan. Kaç yıldır rp alemindeyim, adam gibi bir kurgu yapamadım. Karakter, ünlü, rp tamam; kurgu yok. Bu iki kardeşi yaptım da ne oldu? Biri iyi biri kötü? Bu sefer yapacağım lan. Bak görürsün Harmi. Valla delireceğim arkadaş. Bir yerden yakalıyorum ama devamı gelmiyor. En sonunda hepsini öldürüp hayalet şatosu yapacağım kendime. Peh...

23 Haziran 2013
Cinnet Saatleri

» Temamızı Nasıl Buldunuz?