|
| | Görücü Alımları | |
|
+9Darleen Green Isis Felicia Querta Clarissa Campbell Aaron Smith Roxana Romanova Oliver Grey Erica Mae Blewitt Theodorakis Palabras 13 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Theodorakis Palabras
Lakap : Apollo Rp Sevgilisi : -- Mesaj Sayısı : 605 Kayıt tarihi : 19/08/10
Özel Rp Puanı: (99/100)
| Konu: Görücü Alımları Salı Tem. 17, 2012 2:40 am | |
| Görücüler/Yarı Görücüler geleceğe dair ipuçları, ya da kesitler görürler. Çok nadirlerdir. Bu yetenek doğuştan geldiği gibi sonradan kazanılabilir. - Tam görücülük: 85 RP ve üstü. - Alınacak üye sayısı: 15 (9/15) - Yarı görücülük: 70 RP ve üstü. - Alınacak üye sayısı: 10 (1/10) - Form:
Ad soyad: Tam Görücü/Yarı Görücü: Rp Seviyesi: Örnek Rol Oyunu:
| |
| | | Erica Mae Blewitt
Lakap : İngiliz diyorlar ona. Rp Sevgilisi : Bir Nathan var beni benden alan, vahşi erkekim benim :m Mesaj Sayısı : 180 Kayıt tarihi : 07/09/11
Özel Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Görücü Alımları Paz Ağus. 12, 2012 10:20 am | |
| - Erica Mae Blewitt. - Tam Görücülük. - 100. - - :
Gözleri siyah bir bürü ile donarken, sabitlenmişti beyaz duvara. Beyni boşalırken aklında sadece beyaz dumanlar vardı. İleride hayali ağaçların arkasındaki silueti saklayan dumanlar. Bir hayal olduğu belli olurken, havanın soğukluğu tenini emiyordu adeta. Tek hissettiği dondurucu soğukluğun iliklerine kadar işlemesiydi. Sakin olması gerektiğini hatırlatırken derin bir nefes aldı. Ciğerleri kaskatı kesilirken, bir ölünün gözünden baktığını anladı. Kan damarlarından akmazken, her şey onun için durmuş gibiydi. Bir ışık bile yokken karın parıltısı yayılıyordu etrafa. Cennet? Mırıltısı tüm boşluğa işlerken kendisine yaklaşan adımların esiri oldu. Arkasında oluşan siyah bulut sanki cadıya yaklaşıyor ve onu kendi içine almayı diliyordu. Bana gel cadı, bana gel azrail’in kızı. Tanıdığı tüm o sesler, işlediği cinayetler sanki peşine takılmıştı. Bunu yapmak istemediği halde koştu beyaz dumana. Biliyordu öleceğini. Bildiği halde sonunu bunu anımsamamaya çalıştı. Görüntü yavaş yavaş değişirken izledi kendisini üçüncü gözden. Koyu saçları, karın üzerinde bir leke gibi dalgalanırken karşısına çıkan kişi karşısında duraksadı. Elindeki tırpanı karnına saplarken haykırdı acı içinde. Çığlık her yerde inlerken dinledi melodik sesi. Kırmızı lekeler karda tarihi izlerini bırakırken bunun son olmadığını ancak ölümün habercisi olduğunu biliyordu. İnce parmakları yaranın yanına giderken, tırpanı çıkardı katili deştiği karnından. Kan ağlayan gözleri bakarken, acı içinde ağlıyordu. Bedeninin acısı değil, kalbinin acısı sarsmıştı cadıyı. Beyaz cennetin içine düşerken yanına eğilen bedene baktı ve dediklerini beynine kazıdı uyumadan önce. Ölüm seni kutsuyor ve görevine bir son veriyor, Azral’in kızı.
| |
| | | Oliver Grey
Lakap : Olive. Rp Sevgilisi : Bu yakışıklılığa kim hayır der? Mesaj Sayısı : 66 Kayıt tarihi : 15/08/12
Özel Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Görücü Alımları Perş. Ağus. 16, 2012 4:02 am | |
| Behzat Çözer, Tam Görücülük, 100. - Rol Oyunu.:
DEVİL OR ANGEL?
"Behzat..." Behzat kafasını kaldırdı ve karşıdan gelmekte olan adama baktı. Güneşin denizden battığı bu şehirde bir muggle hesabı ufuk çizgisini izliyordu. Özlemle, hasretle. "Ne var?!" Adamın suratında hiçbir şaşkınlık ifadesi belirmeden Behzat'a yaklaştı. "Burada olacağını tahmin etmiştim." Behzat kaşlarını hafifçe gevşetti ve karşısındaki adama baktı."İyi, niye geldin?!" Adam elindeki oynayan, muggle resimlerinden farklı resmi Behzat'ın önüne uzattı. Behzat asa tutmaktan yapısı değişmiş, çizikler içindeki elleri ile resimi kavradı. Saçları beline inen, sarışın kadına dikkatle baktı. "Bu mu?" Gözleri sinsiliğin ateşi ile parlarken, otuz iki dişi birden görünen kadın adeta Tanrı tarafından özene bezene yaratılmış gibi duruyordu. Okka gibi burnu, sütun gibi bacakları ve bel oyuntusunun şekli ile bir meleği andırıyordu. "Ölecek olması çok yazık." Adam kaşlarını kaldırdı ve her şeyi olduğu gibi resmi de büyük bir dikkatle süzen Behzat'a baktı. "Çok güzel değil mi? Anna. Bir rus. Hayat kadını ve karanlık büyücü. Hayatında görüp görebileceğin en tehlikeli fahişe. Ona bir şans verip onu affettim. Daha doğrusu salaklık yapıp." Behzat adamı süzdü...*** Behzat gözlerini araladı ve yüz kaslarını gevşetti. Karşıda, barda oturan adamın kucağındaki sarışın meleğe baktı. İçine doğmuştu sanki. Sonra aklına az önce gördüğü resim geldi. Kadını tekrar dikkatlice süzdü ve etrafından gelen seslerin netleşmesini bekledi. İki-üç belki de altı-yedi dakika boyunca gözlerini kapalı tuttu. Açtığında kadının yanında olduğunu fark etti. "Anna." Kadın hayretle baktı Behzat'a. Sanki daha önceden tanıyormuş gibi. Behzat'a yaklaştı kadın ve kendini Behzat'ın kucağına bıraktı. Asasını elinden bir an olsun düşürmeyen adam, parlak kahverengi gözlerini kadına dikti. Melek mi, şeytan mı? Bir an aklından asasını indirmek geçse de çoktan kafasını Behzat'ın boynuna gömmüş kadının ne olduğunu hatırladı. Kadının zevkle çıkardığı iniltleri duydukça midesinin kalktığını hisseden adam fısıldadı. "Özür dilerim," Kadın gözlerini açtı ve sesleri kesti, kafasını kaldırıp Behzat'ın gözlerinin içine baktı. Bu yanan ateş cennette olamazdı. "Avada Kedavra!"
| |
| | | Roxana Romanova Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Lakap : Roxy, Ana. Rp Sevgilisi : Gordon Campbell Mesaj Sayısı : 300 Kayıt tarihi : 13/08/12
Özel Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Görücü Alımları Perş. Ağus. 16, 2012 4:50 am | |
| | |
| | | Aaron Smith Hufflepuff II. Sınıf Öğrencisi
Lakap : Aerosmith. Rp Sevgilisi : April ve Roxana Mesaj Sayısı : 67 Kayıt tarihi : 30/08/12
Özel Rp Puanı: (97/100)
| Konu: Geri: Görücü Alımları Paz Nis. 07, 2013 10:36 am | |
| Aaron J. Clooney Yarı Görücü 97 | |
| | | Clarissa Campbell
Lakap : Clar. Mesaj Sayısı : 36 Kayıt tarihi : 30/06/13
| Konu: Geri: Görücü Alımları Perş. Tem. 04, 2013 11:53 pm | |
| - Clarissa Campbell. - Yarı Görücülük. - 100. - Erica Mae Blewitt. | |
| | | Theodorakis Palabras
Lakap : Apollo Rp Sevgilisi : -- Mesaj Sayısı : 605 Kayıt tarihi : 19/08/10
Özel Rp Puanı: (99/100)
| Konu: Geri: Görücü Alımları C.tesi Tem. 06, 2013 9:16 pm | |
| Rol oyunlarınız olmadığı için iki başvuru da reddedilmiştir. | |
| | | Felicia Querta
Mesaj Sayısı : 6 Kayıt tarihi : 18/07/13
Özel Rp Puanı: (98/100)
| Konu: Geri: Görücü Alımları Perş. Tem. 18, 2013 10:03 am | |
|
Felicia Querta Tam görücü Doksan sekiz- rp:
Yavaş yavaş silinircesine, altın renginde ışıklar dağıtıyordu güneş gökyüzüne. Her adımda daha da ağırlaşan bedenine aldırmadan uzun süre yürümeye devam etti genç cadı. Ayakkabılarıyla yeri ritmik bir şekilde döverken bastığı yaprakların hışırtısı içindeki huzursuzluğun kırıntılarını alıyordu. Küçüklüğünden gelen, vazgeçemediği bir alışkanlığıydı bu, ne zaman bir şeylerden kaçıp düşünmek için uygun bir ortam arasa diğerlerini geride bırakıp yürürdü. Londra'nın bir ucunda, haritası bile çıkarılmamış ücra bir köşede, gözlerden uzak bir ormandı genç kızın içinde ilerlediği. Birkaç saatliğine bile olsa tek başına, sadece düşünceleriyle baş başa olmak için ona harika imkanlar veren bir ortam. Oyalandı, duraksadı, kimi zamansa sırtını bulduğu büyükçe bir kayaya yaslayarak dinlendi. Diğer yaşıtlarının aksine tatilde olup bütün gününü evde geçirmeyi sevmiyordu, asıl evi olarak gördüğü Hogwarts'ta özlediği o kadar çok şey vardı ki. Başta Lyanna, Jace ve Brock olmak üzere resmen görmek için gün saydığı kişiler, hatta normalde yüzünü bile görmeye dayanamadığı kişiler bile daha cazip görünüyordu gözüne. Küçük bir kız çocuğuymuş gibi mızmızlanmasının yanlış olduğunu bilse de kendine hakim olamıyordu. O Hogwarts hakkındaki düşünceleriyle boğuşurken fark etmeden ormanın içinde fazlasıyla ilerlemişti, ağaçların o kadar sıklaşmıştı ki gökyüzünü görmekte güçlük çekiyordu. Birkaç dakika duraklayıp dinlendikten sonra geri dönmek için arkasını döndü. Gölgelerle çevrelenmiş bir alanda tek başına kaldığını fark edince havada asılı kalan, herhangi bir anlamı bulunmayan kelimelerin dudaklarının arasından çıkmasına izin verdi: "Kahretsin." Kaçma dürtüsünü olabildiğince bastırarak birkaç adım geri çekilerek sırtını bir ağaca yaslanmakla yetindi. Asasını kot pantolonunun arka cebine yerleştirerek ulaşılmasını imkansız kılmıştı. Normal biri olsaydı sezgilerine güvenip geldiği yönde kaçmaya başlardı, gerçi bu sadece birkaç saniye sürerdi, vampirler ondan çok daha hızlıydı aynı zamanda çokta iyi reflekslere sahiplerdi. Karşısındaki vampirlerde kaçmasını bekliyormuş gibi birkaç adım yaklaşmışlardı, şimdi hepsinin yüzünü daha net görebiliyordu. Porselendenmiş gibi duran fildişi rengi tenleri, uzun, ince ve biçimli vücutları, onu incelerken büyümüş göz bebekleri. Beşi de birbirinden olabildiğine farklı olsa da çehrelerindeki ifade tıpatıp aynıydı: Meraklı, kuşkulu ve aç. Daha önce hiç vampir görmese de ona doğru eğilmiş dört tane vampirinde çehresindeki ifadeden istedikleri tek şeyin kanı olduğunu anlayabiliyordu. En sonunda içlerinden birisi omzuna düşmüş at kuyruğundan bir tutam saç alıp uzun parmağına dolarken gerildiğini hissedebiliyordu. "Adın ne küçük kız?" Kadının sesi şarkılarla taçlandırılmış gibi melodikti. Saçları sıradan sarı saçlar gibi yapmacık kaçmıyordu, aksine güneş ışığının yansımasında altındanmış gibi parlıyordu. Ve vücudu hemcinslerinin çoğunu kıskandıracak kadar biçimliydi. Yine de tüm bu güzelliklerinin altında, çehresi yaşından çok daha fazla şey yaşadığını belli edecek kadar olgun bir ifade vardı. "Dennis. Dennis Beaulieu." Kadın saçlarıyla oynamayıp bırakıp ona baktı, gözleri arduvaz grisiydi. "Ne kadar kötü, ölmek için fazla sevimlisin." Dennis'in ağzı istemsizce açıldı ve şaşkınlık nidası dudaklarından çıktı, tam tehlikenin geçtiğini düşünmüşken genç kızın tepkisi tekrar gerilmesine neden olmuştu. Vampirlere ait olduğunu bile bilmediği bir ormanda sırf dolaştığı için onu öldürmeleri vampirler için bile acımasızca bir şeydi. "Hayır, hayır lütfen." Daha az önce saçıyla oynayan elini neredeyse şefkatli bir şekilde kızın yanağında gezdirdi. "Ah, çelişkiyi görebiliyor musun Dennis? Hepiniz cennete gitmek istiyorsunuz ama konu ölmeye gelince, aynı korkaklığa bürünüyorsunuz." Sanki normal bir ortamda oturmuş, muhabbet eden iki arkadaşlarmış gibiydi vampirin ses tonu. Kıpkırmızı dudakları cılız bir gülümsemeyle burkulmuştu. "En azından gülümseyerek öl." Daha birkaç saniye önce neredeyse neşeli denilecek şekilde ona bakan kadının ifadesi saniyeler için değişti, tüm hatları açlıkla gerilen genç kadın öne doğru bir hamle yapıp sivri dişlerini genç kızın boynuna geçirdi. Dennis kadının ona emrettiği gibi çehresine bir gülümseme yerleştirmek istese de dudaklarından asla kimseye ulaşmayacak cılız bir çığlık çıktı. ***
Aynı anda, oradan kilometrelerce uzakta olan Felicia Querta bir çığlık eşliğinde gözlerini açtı.
| |
| | | Isis Yönetim
Mesaj Sayısı : 101 Kayıt tarihi : 22/06/13
| Konu: Geri: Görücü Alımları Perş. Tem. 18, 2013 10:10 am | |
| | |
| | | Darleen Green
Mesaj Sayısı : 13 Kayıt tarihi : 17/01/14
Özel Rp Puanı: (94/100)
| Konu: Geri: Görücü Alımları Cuma Ocak 17, 2014 10:31 am | |
| Ad soyad: Darleen Green Tam Görücü/Yarı Görücü: Tam GörücüRp Seviyesi: 94Örnek Rol Oyunu:Yemyeşil gözlerini kapattığında, sarsıntılı geçmişi gözlerinin önünden film şeridi gibi geçiyordu. Çektiği bütün acıları, bedeninde hissediyordu. Acı çekmiyor ya da ağlamıyordu, fakat hissediyordu. Yaşadıklarının hiçbirini hak edecek bir şey yapmamış olması ise ona en büyük kötülüktü, aslında tek istediği normal bir hayattı. Yaptığı çoğu şeyden vicdan azabı çekse de yapmak zorunda olduğu için yapmıştı. Cadı her şeyin aslında bir oyun olduğunu bile bile ölümüne oynuyordu, adeta ailesini canı pahasına korumak için elinden gelenin çok daha fazlasını yapabilecek güçte olmasıydı. Bunun için geri dönmüştü. Beauxbatons Sihir Akademisin'deki arkadaşlarından; kuzenini korumak için, bir saniye bile düşünmeden vazgeçmişti. Alınması gereken bir sürü intikam varken bazı şeylerden vazgeçmesi gerekiyordu. Ailesi, canından çok daha önemliydi, sır dolu geçmişinden bir parçaydı. Hogwarts’ın büyülü merdivenlerinden yukarıya çıktığında beşinci katın gizemi, sırlarla dolu geçmişini bütün bedeninde hisseti. Ravenclaw’ın ortak salonuna giden kapısına ilk geldiği gün gibi merakla bakıyordu. Kol ve anahtar girişini aradığı günü hatırladı ve derin bir nefes aldı. Birkaç dakika boyunca kapıyı hayranlıkla izledikten hemen sonra ona gelecek soruyu bekledi. Konuşan bronz kartal, sorusunu hızlıca sorduğunda cevaplamak için dudaklarını araladı. “Yaşayan ölüm iksiri.” Dudaklarından hızlıca dökülen sözcüklerin ardından onu öven kartala hafifçe gülümsedi ve aralanan kapıdan hızlıca içeriye girdi. Masmavi duvarların güzelliğini izleyerek hızlıca yukarıya çıkmaya başlamıştı. Ortak salonun rahat koltuklarından birine kendisini hızlıca attığı gibi gözlerini kapattığında tek istediği iyi bir uykuydu, fakat genç cadı için hiçbir zaman böyle bir şey mümkün değildi. Gördüğü ve duyduğu tek şey karanlığın derinliklerinden gelen, kuzeninin kanlar içerinsin de kalmış bedeni ve imdat çığlıklarıydı ve ardından gelen bir kurttan başka bir görü değildi. Terler içinde kalan cadı, birden bire gözlerini açtı, koşarak Carmen’in kaldığı odaya girdi ve etrafına baktığında gördüğü tek şey Riley’in üzerinden attığı yorganıydı. Darleen, yorganı narin ellerinin içerisine alarak kardeşinin üzerini örttüğü gibi yanağına sevgi dolu bir öpücük kondurdu. Belki de bir daha onu göremeyecek, sesini duyamayacaktı, ister istemez onunla vedalaştı. “Bize şans dile, Riley.” Sessizce fısıldamıştı, hayatta kalmaları belki de bir mucize olacaktı ama canı pahasına da olsa Carmen’i kurtaracaktı. Kardeşine son kez baktığı gibi hızlıca ortak salondan ayrıldı. Rüzgâr, yüzüne hızlıca vururken gözlerini kapatıp, sadece kardeşinin yaşıyor olmasını diledi. Yaralanmış birini iyileştirecek kadar güçlüydü, fakat ölümü önleyecek kadar mükemmel değildi. Düşüncelerini beraberinde götürerek bütün gücüyle istemsizce koşmaya başladığında, kafasını hızlıca kaldırmıştı. Sanki yasak ormanda zaman ilerlemiyordu. Kuşlar, konuşmuyor, yapraklar hışırdamıyordu. Dolunay, karanlığı bir nebzede olsa aydınlatırken gözlerini ayın tam altında duran küçük kıza devirdiği gibi dudaklarını araladı.“Deondra, saatin kaç olduğun haberin var mı? Burada olmaman gerek, ortak salona hemen geri dön!” Darleen, gözlerini küçük kardeşine devirdiğinde Deondra, sadece dizlerinin üzerine çökmüş acılar içindeki bedeninden ikinci kişiliğini çıkartmaya çalışıyordu. | |
| | | Pokemon Yönetim
Mesaj Sayısı : 114 Kayıt tarihi : 05/08/13
| Konu: Geri: Görücü Alımları Cuma Ocak 17, 2014 11:04 am | |
| | |
| | | Morana Lepoutre
Lakap : Golden Star. Mesaj Sayısı : 7 Kayıt tarihi : 03/10/13
| Konu: Geri: Görücü Alımları Perş. Ocak 23, 2014 4:39 am | |
| - Morana Lepoutre. - Tam Görücü. - 100. - Yukarıda Erica Mae Blewitt'e bakabilirsiniz lakin şartsa diye buraya bir rpmi ekliyorum.- Spoiler:
Sevgilisinin garip danslar etmesine kahkahalarla gülerken dişi yılan onun bu denli mutlu olması hoşuna gidiyordu. Sonuç olarak mutluydu ve Morana için yeterde artardı. Koyu renk bakışlarını sarışın porsuğa çevirince yüzünü kapadığını fark etti ve kahkahası daha da büyüdü. Kesinlikle ikisine de bayılıyordu ve onların yanında olduğu için hayatının en mükemmel günlerini yaşıyordu. Sevgilisinin dudaklarındaki gülümseme onu daldırıp insanlığın en kusursuz varlığını tanımlarken gözlerinin önüne ona sahip olmanın mutluluğunu kendisine bir kere hatırlattı. Öyle ki saçma danslarına bile âşıktı ve her ne olursa olsun arkasında olacaktı. Tüm dünya ona karşı gelse yine de ona inanacak, tüm aşkını ayaklarına kadar sunacaktı. Düşüncelerine karşılık dudaklarını birbirine bastırdı ve gözlerinin dolmasına izin verdi. Biraz önce intikamdan bahseden bu kız şimdi aşkı için kendinden bile vazgeçebileceğini ileriye sürüyordu, bu kadar mı âşıktı? ‘‘Artık kabul et dostum, ben bu işte kralım, sense sokak oyuncususun.’’Birbirilerinin omzuna şakacı yumruklar atan iki büyücü durdurmak istercesine ayaklandı ancak her şey tamda o sırada oldu. Gözlerini kapkara bir örtü kapatırken tüm duyularının varlığını unuttu. Göremiyordu, görüşü sanki tüm beyninden söküp alınmıştı. Kapkara bir örtü sarmıştı dört bir yanını. O anda burnunun varlığını bile unutmuştu. Artık kuşların cıvıltısını ve öğrencilerin seslerini duyamazken geriye kalan duyularını da unutmuştu ve her şey teker teker gerçekleşmeye devam ediyordu. Hissetmiyordu, dokunduğu yüzünün bile hissini kaybederken kulakları sağır eden çığlıkla beraber varlığını unuttu. Sanki Morana diye biri yoktu, düşünemiyordu. Nathaniel, Austen, Euphoria… Herkesi unutmuş gibiydi. Tek hatırlayabildiği şimdi gözlerinin önüne dolan görüntülerdi ve masumca izlemek dışında bir çaresi yoktu. Karanlığın kasveti zindanları esiri haline almışken orta boylu uzun saçlı kızın tarzı o denli değişikti ki böyle biri olup olmadığına dair bir fikir yürütemiyordu. Koyu renk saçları beline kadar uzanırken, saç uçlarındaki sarı renkler o denli kusursuz bir görüntü sağlıyordu ki gözlerini daha iri gösteren bir makyajla tamamlaştı çehresi. Dudaklarını renklendiren kan kırmızı renk zehir kusarken kiminle konuştuğunu göremiyordu kızın. Dudaklarını okumaya çalışıyordu adeta ancak her kelimenin laneti kirliydi, bunu gözlerinden alıyordu. ‘‘Artık bittin, burayı terk edip gördüklerini unutmazsan eğer canını alırım.’’ Sesin tanıdık tınısı beynine dolarken karşısındaki görüntü aydınlandı ve karamel rengi gözlerine etkisi ile adamın şok ifadesini rahatlıkla fark edebiliyordu. Sanki amansız bir lanetin içine düşmüş gibiydi bir şeyler onu uzak tutuyordu. Sahne değişik kocaman bir haç işaretinin önünde duran iki cadının varlığı ikinci bir çığlığı getirmişti. Sarışın kısa saçlı kızın çığlığı tüm eski binayı çınlatırken yılan yeşili gözleri parıldıyordu, ihanet ile birlikte. Biraz önce gördüğü o kusursuz kız ise zevkten dört köşe olmuştu. Şimdi duyduğu ses bambaşka bir kapıya yol açarken masanın üzerinden taşan kanın haddi hesabı yoktu. Onun kanı, diye çınlayan seslere karşılık yılan yeşili gözler büyürken tek bir söz yankılanıyordu bu sefer.
Ölüm, geri döndü. Valentine’in mirası dünyaya dehşet saçmak için geri döndü.
Beş duyunun da varlığını hissederken son çığlığı ile koyu renk saçlarını kopartırcasına çekmişti. Yanaklarındaki ıslaklıklara karşı başını tutan iki eli yoksaydı. Yoktu, bomboştu her şey. Biraz önce gördüğü şeyler hakkında hiçbir fikri yokken öleceğini sanmıştı. İlk defa böyle bir şey yaşıyordu ve ölmek için tanrı’ya yalvarabileceğini düşünmüştü. Nefes alıp verirken beynine dolan görüntüler ile birlikte gözleri büyüdü. Gördüğü kız kendisiydi, güzeldi o kadar güzeldi ki kendi olduğuna inanamamıştı. İmrendiği kadar kusursuzdu ve dudaklarından çıkan zehrin haddi hesabı yoktu. Aynı o gün kendisine saldıran Nadya’ya benziyordu. Peki ya karşısındaki adam? O Nathaniel değil miydi? Bu mümkün müydü? Dudaklarından çıkan sözcüklerin Nathaniel’e olduğuna inanmıyordu, çok saçmaydı! İkinci görünün varlığı ise daha da acıydı. Euphoria… İkiz kardeşi… Onu… onu öldürüyor muydu? Bu nasıl bir saçmalıktı, gerçek olamayacak kadar saçmaydı. Onu bulmuşken neden öldürmek istiyordu ki? Peki, ya masadaki kan? Nathaniel’in cesedi… Bunların gerçek olması imkansızdı. İmkansız! ‘‘İMKÂNSIZ!’’Tüm sesi bahçede yankılanırken yanına çömelip gözlerini gözlerine diken sevgilisini gördü. Yanaklarına sardığı elleri ittirmeden kalktı ve onu görmezden gelerek okula doğru koşmaya başladı. Varlığının laneti tekrardan gün yüzüne çıkmıştı, lanetliydi o! |
[/quote]
| |
| | | Barcus Monarojnaki Rox
Lakap : Shadow Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 22/01/14
Özel Rp Puanı: (89/100)
| Konu: Geri: Görücü Alımları Perş. Ocak 23, 2014 7:48 am | |
| Ad soyad:Albatros Alton Tam Görücü/Yarı Görücü: Tam görücü Rp Seviyesi: 89 Örnek Rol Oyunu:
Karanlık ormanın içine doğru yürümeye başlıyordu. Sonbaharın havası ona etki etmiyordu. Rüzgar en çok sevdiği şeylerden bir tanesiydi. Karanlık ormanı çok merak etmişti. Oraya gitmenin yasak olması Albatros'u durdurmanın aksine merakını çoğaltmıştı. Daha nereden geldiğini bile hatırlamayan kendisi için bu yer çok önemliydi. Kimsenin de buraya ölseler de gelemeyeceğini adı gibi biliyordu. Daha yeni seçmen şapkanın kararı ile Hufflepuff'a girmişti. İstediği bir yer yoktu ama halinden memnun olduğunu da kabul etmesi kolay olmuştu.
Karanlık ormanın girişine geldiğinde oranın iğrenç havasını alabiliyordu. Çok çeşit varlık vardı. Hepside kendi türlerini koruduğundan emindi. Aslında tekrar düşününce onu bırakanlarla birlikte buradaki yaratıklarda aynı şeyleri yapabilirlerdi. Bu okula bile nasıl geldiğini hatırlamıyordu. Ama halinden memnundu. Yalnız bırakılabiliyordu ne de olsa. Bu ona yeterdi. derin bir nefes aldı ve ormanın derinliklerine gitmek için ilk adımı attı. Girdiği andaki karanlığın onu kendisine çekmesi onu güldürmüştü. Aslında korkulacak bir şey olacağını düşünmemişti. Çeşitli türde ağaçları bulunan bu yer hiç ama hiç korkutucu değildi. İksir yapımı dersi almayı düşünmesinin bu ormandaki bitkileri görene kadar bir nedeni yoktu. Sonuçta ders alması gerektiğinden dolayı yapacağı bir şey yoktu ama bu ders gerçekten zevkli olacaktı.
Karanlık ormanın daha derinlerini gezerken şimşek beyninde çakmış gibi bir anda başı döndü ve sendelemeye başlamıştı. Bir kolunu ağaca yaslamıştı. Düşmek istemiyordu. Bu onu daha iyi hissettirmişti. Toprağa bakmasıyla toprağın dün birleştiği yağan yağmurun kokusunu içine çekiyordu. Bu ona çok iyi gelmişti. Ağacın sallandığını hissettiği anda "Alakası yok." dedi birden. Sırıttı ve ağacın köklerine oturarak sırtını ağacın gövdesine yasladı. Toprağın kokusu onu sarhoş etmeye yetmişti. Derin nefes alıp veriyordu. Deli gibi mutlu hissetmişti kendisini. Tam güzel hayallerin içine dalacak iken yer tekrar sallandı ve yavaş yavaş sesle birlikte sallantı da büyümeye başlamıştı. Yerden zorla kalktı ve ne olduğunu anlamaya çalıştı. Buraya rahatlamaya gelmişti ama olan şey onu ciddi anlamda korkutuyordu. Bir anda at gövdeli adamları gördü. Buraya doğru geliyorlardı ve ciddi anlamda aceleyle koşuşturuyorlardı. "Ne oldu" diyerek tam öne atıldı ki bir at gövdeli adam onu itti ve yere düşmesini sağlamıştı ve anında bir başkası ayağını görmeden üzerinden geçti ve diğerleri de onu takip etmişti. Attığı çığlık onların gürültüleri ile duyulmuyordu. Kimsede dönüp bakmamıştı. Bacağındaki kırılıp parçalanan tarafı için bir şey yapamazdı. Kanı durduracak hiçbir gücü yoktu. Bir anda içine zorla rüzgar girmeye başladığını hissetti. Gözlerinin tamamını açmasına neden olacak hava onun organlarını elleniyormuş gibi hissetmesini sağlıyordu.
En son gözünü açtığında toprağa baktığını gördü. Eli ağacın gövdesine tutunmuş halde duruyordu. Bu imkansızdı. Kendisine çarpan at gövdeli adamlar onun bacağının üzerinden defalarca geçerek parçalamışlardı ve bunun gerçekten olduğuna yemin edebilirlerdi. En sonunda düşünmeye başladı. Nasıl olabilirdi? Ne olmuştu? Bu soruların cevabı aklına gelemiyordu. En son hatırladığını tekrarladı bir anda "...hava." dedi ve bir anda ağaç sallandı. İşte bunu önceden yabancı olmadığı bir şeydi. Anında kafasını kaldırdı ve onların geleceği tarafa baktı. Hemen o ağacın arkasına saklandı. Bir anda sessizlik etrafı boğmuştu. "Şimdi" dediği anda her şey sallanmaya başlamıştı ve at gövdeli adamlar görünerek gözünün önünden geçmişlerdi. Neden böyle aceleciydiler? Ne olmuştu acaba? Ama önemli olan bunlar değildi. Önemli olan bunları görmüş ve bunların gerçekleşmesiydi. şimdi gitme zamanıydı. Ormanda yaşadığı bu macera onu terletmeye yetmişti. Gözlerinin ve başının ağrısından rahatsız oldu ve geldiği yerden dikkatlice geri döndü. Yapılacak tek şey bunu saklamaktı. Bu burada normal olup olmaması hakkında fikri yoktu ama onu tedirgin etmeye yetmişti. Şimdilik susmak en iyisiydi. Hani Muggleların dediği gibi "Sakla zamanı gelir zamanı" bu söz onun için uygundu işte. | |
| | | Pokemon Yönetim
Mesaj Sayısı : 114 Kayıt tarihi : 05/08/13
| Konu: Geri: Görücü Alımları Perş. Ocak 23, 2014 7:53 am | |
| İlk başvuru da onaylanmıştır. | |
| | | Damian Drell
Lakap : Damian işte. :D Rp Sevgilisi : Malesef :( Mesaj Sayısı : 10 Kayıt tarihi : 10/02/14
Özel Rp Puanı: (85/100)
| Konu: Geri: Görücü Alımları Salı Şub. 11, 2014 1:57 am | |
| Ad soyad: Damian Drell Tam Görücü/Yarı Görücü: Tam Görücü Rp Seviyesi: 85 Örnek Rol Oyunu:- *:
Elbet karanlık çökecekti. Etraf simsiyah oldu. Ay gökyüzünde parıldıyordu. Bulut denilen gaz topçuklarından eser yoktu. Bakanlıkta işim bitmişti. O kadar yorulmuşum ki ceketimi üzerime geçirirken bir ihtiyar insan gibi hareket ediyordum. Sonunda giyebilmiştim ceketi. Hızla ışınlanma koridoruna yöneldim. Asansör de Bruno ile karşılaşmıştım. Ama hiç konuşmuyorduk. Sanki iki düşman gibi. Asansörden inerken sadece ‘iyi akşamlar’ diyebilmiştim. Sonunda ışınlanma koridoruna varmıştım ama ben den başka kimse yoktu. Üstelik sessizdi. İçimden bir ürperti geçmişti. Ne oluyor? gibisine düşünceler içerisindeydim. İlk ışınlanma kapısına girecekken birden ışıklar söndü. Etrafta hiçbir şey gözükmüyordu. Asamı havaya kaldırıp Lumos diye fısıldadım. Asamın ucundan parıldamaya başlayan ışık etrafı azda olsa görebileceğim kadar aydınlatıyordu. Etrafta hala kimseler yoktu. Bu iş iyicene canımı sıkmaya başlamıştı. Asamı tekrar havaya doğrultup Lumos Maxima diye bağırdım. Birden her yer aydınlanmaya başladı ki göz hizamda bir karartı belirmişken birden yok olmuştu. O an bazı göstergeler görmeye başladım. Göstergede bir koridor başında siyah elleri yüzleri siyah büyücülerin çok hızlı ederek insanları tedirginleştirmek için uğraştıklarını görmüştüm. Bir anda kendi olduğum mekanı yeni bir bebeğin ilk defa görmeye başlarmışçasına görmeye başlamıştım. Gözlerim açıldığında etraf insan kaynıyor, ışıklar yanıyor, herkes ışınlanma kapılarına girip evlerine gidiyordu. Bu yaşadığım olay belki gerçek belki sadece hayalden ibaretti. Ama gördüklerim kesinlikle gerçekti.
| |
| | | Pokemon Yönetim
Mesaj Sayısı : 114 Kayıt tarihi : 05/08/13
| Konu: Geri: Görücü Alımları Salı Şub. 11, 2014 3:27 am | |
| - Pokemon demiş ki:
- Onaylandı.
| |
| | | | Görücü Alımları | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|