|
| | Zihnefendar/Zihinbendar Alımları | |
|
+6Alyssha Cassidy Malfoy Finlay Ramsay Peter Morbius Nicholas Newton Kaisa Welch Theodorakis Palabras 10 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Theodorakis Palabras
Lakap : Apollo Rp Sevgilisi : -- Mesaj Sayısı : 605 Kayıt tarihi : 19/08/10
Özel Rp Puanı: (99/100)
| Konu: Zihnefendar/Zihinbendar Alımları Salı Tem. 17, 2012 2:38 am | |
| Zihnefendar;Zihnefendar, karşısındaki kişinin düşüncelerini ve anılarını hissetme dalı olan Zihnefendarlık sanatını öğrenmiş olan kişidir. Bu yeteneğe sahip olan kişileri sadece Zihnebendar sanatında ustalaşmış kişiler engelleyebilir. Zihinbendar;Zihinbend yeteneğinde ustalaşmış kişiler kendisini, anılarını ve düşüncelerini araştırmak isteyen Zihinfendarlara karşı koruyabilir. Bu yetenekte ustalaşmış kişiler Zihinbendar denir. - Zihinbendar/Zihnefendar: 85 RP ve üstü. - Alınacak üye sayısı: 10 (5/10) - Form:
Ad-Soyad: Hangisi: Rp Seviyesi: Örnek Rol Oyunu:
| |
| | | Kaisa Welch
Lakap : Kai Rp Sevgilisi : Myrcella ile karmaşık. Mesaj Sayısı : 8 Kayıt tarihi : 19/07/12
Özel Rp Puanı: (99/100)
| Konu: Geri: Zihnefendar/Zihinbendar Alımları Cuma Tem. 20, 2012 12:58 am | |
| Ad-Soyad: Myrcella Cannelot için. Hangisi: Zihinfendar Rp Seviyesi: 100 Örnek Rol Oyunu: Özel mesajla yolladım. | |
| | | Theodorakis Palabras
Lakap : Apollo Rp Sevgilisi : -- Mesaj Sayısı : 605 Kayıt tarihi : 19/08/10
Özel Rp Puanı: (99/100)
| Konu: Geri: Zihnefendar/Zihinbendar Alımları Cuma Tem. 20, 2012 1:18 am | |
| | |
| | | Nicholas Newton
Mesaj Sayısı : 29 Kayıt tarihi : 04/09/12
Özel Rp Puanı: (91/100)
| Konu: Geri: Zihnefendar/Zihinbendar Alımları Çarş. Eyl. 05, 2012 3:59 am | |
| Ad-Soyad:Nicholas Newton Hangisi:Zihnefendar Rp Seviyesi:91 Örnek Rol Oyunu: - İlgili Rol Oyunu:
Ad-Soyad:Nicholas Newton Hangisi:Zihnefendar Rp Seviyesi:91 Örnek Rol Oyunu:
[spoiler=İlgili Rol Oyunu:] Bugün gerçekten güzel bir gündü ama son buldu. Hogwarts henüz açılmamıştı ve derslere başlayamamıştım fakat gene de normal hayatta yapılacak şeyler var. Muggleler her şeyden habersiz geziyor, tozuyor ve eğleniyorlar. Onlara bazen üzülüyorum ama bu yanları çok hoşuma gidiyor. Evin kapısını kapatarak içeriye girdim. Ceketimi çıkartarak askıya astım ve asamıda alıp pantolonumun arka cebine yerleştirdim. Şimdi oturup Hogwarts'ın bu seneki öğrenci ve ders müfredatını düzenleyerek günü tamamlayabilirdim.
İçeriye geçtiğim anda karanlığın içinde ki ışık hüzmelerini gördüm. Asamı cebimden hızla çıkartarak ileriye uzattım ve masanın başındaki çocuğu gördüm. Fazla büyük değildi öğrenci olabilirdi gibi geliyor. Asasını masanın üzerine doğrultmuş kağıtlarda yazanı okuyordu. Asamı çocuğa diğer elimle omzuna dokundum ani bir hareketle döndü ama büyü yapmaya geç kalmıştı. ''Petrificus Totalus!'' büyüsü yapmıştı. Karşımda elleri yanda hazır ol vaziyetinde donalkalmıştı, şimdi burada ne yapmaya geldiği belliydi ama amacı belli değildi. Asamı tekrar ona doğrulttum ve zihnini okumaya başladım.
Buraya dönem müfredatını öğrenmeye gelmiş aslında ama geç kaldı. Şimdi hafızasını silip onu geri gönderecektim. Bu öğrenciyi tanıyordum geçen dönemki Bay Ethan. Safkan bir büyücü aynı zamanda Slytherin'de. Şimdi asamı oynatışımla hafızasını sildim, ve kolundan tutarak evine cisimlendik. Artık çözüldüğünde ne olduğunu hatırlayamayacaktı.
| |
| | | Peter Morbius
Lakap : Wishbone Mesaj Sayısı : 9 Kayıt tarihi : 07/04/13
Özel Rp Puanı: (80/100)
| Konu: Geri: Zihnefendar/Zihinbendar Alımları Paz Nis. 07, 2013 2:01 am | |
| Ad-Soyad:Peter Morbius Hangisi:Zihnefendar Rp Seviyesi:80
Örnek Rol Oyunu: Hogwarts'da iksir ustasıydım.Ravenclaw Gryffindor ve Hufflepuff öğrencileri beni severdi.Slytherin öğrencileri ise beni pek umursamazdı.Çoğu karanlık iksirleri yapmamı isterdi.Ben ise hiç uymazdım onlara.Benim 12 yılda yaptığım bir iksir vardı.Öğrencilik yılından başlamıştım.Adı Moreberyus'du.İksir Ne düşünürsen onu yapıyordu.Bir bitkiye dökerken 1 saniyede büyümesini istiyorsan büyüyordu.Bir insanın iyileşmesini istiyorsan hemen iyileştiriyordu.Ölüme bile çaresi vardı fakat bunu kimseye söylemiyordum.Kendim içinde kullanmıyordum.Ölümsüz olmak o kadar cazip gelmiyordu.Bu iksiri öğrencilerime anlattığımda hepsinin gözü parlıyordu.Herkes derste kendini gösterip bu iksiri almak istiyordu.Fakat ben bu iksiri hiç kimseye vermeye niyetim yoktu.Kötü amaçlarla kullanacaklarını biliyordum özellikle slytherin öğrencilerinin.Her gece odama gizli girip iksiri arayanlar oluyordu.Ben sessiz kalıyordum.Ama bi süreden sonra dayanamdım ve iksiri Baykuş hanesinden gizli bir tünel kazıp içine oda yaptım.Buraya koyucağım kimsenin aklına gelmezdi diye düşündüm ve 2 yılda herşeyi hazırlamıştım ve iksiri oraya yerleştirdim bidaha açmamak üzere.ora anahtarla veya sıradan kilit açma büyüsüyle açılacak bişey değildi.Ama oraya ara sıra gider nöbet tutardım bi slytherin öğrencisi bunu farketti ve iksiri oraya koyduğumu düşündü.Her gece oraya gider arar dururdu bunu görüyordum ama bulamazdı.bir süre sonra umudunu kesti.Bir gün baykuş la posta göndermek için baykuş hanesine geldim.İksiri merak ettim ve orayı sihirli bir dokunuşla açtım.sadece öyle açılıyordu.ama slytherin den Marquis bunu görmüştü ve gizlice girip iksiri almıştı.Ölümsüz olmak istiyordu.ama aldığını farketmemiştim.İçmeden önce iksirin tarifini bulmaya çalıştı çoğaltmak için.çoğaltıp tekrar yerine koyacaktı iksiri.ama ben birgün kontrole gittiğimde iksiri bulamadım ve hemen slytherin binasına gittim teker teker herkesi aradım fakat bulamadım.Marquis e sıra geldi sordum sende mi diye hayır dedi ama yalan söylediği o kadar belliydi ki.yanımda ki kehanet hocasıyla göz göze geldim ve işaretlendik.o da anlamıştı yalan söylediğini.Marquis i bir kere dersime çağırdım.O na çok güvendiğimi söyledim ve ikirimin tarifini vericeğimi söyledim.hiç tepki göstermedi.çünkü iksirin tarifini biliyordu.neden sevinmedin diye sordum o da silkindi ve gülümsedi ve korku içinde merak ediyorum efendim anlatın dedi.yalan söylüyordu.Sonra iksiri yapmaya başladım ve bir yerde malzemeyi yanlış söyledim o na bilerek o da karışımı ezberlediğinden doğru maddeyi koydu.bende neden onu koydun dedim.kem küm etti ve hızlı bi hareketle asasını çekti.ben önce davrandım ve o kelimeyi söyledim
zihnefendet !
beynine girmiştim ve yaşadıklarının hepsini gördüm.yalanlarını.planlarını.hogwart ı karıştırmasını.
bunları düşünselinde müdüre gösterdim ve Marquis 5.Sınıfta atılmıştı.
Okuduktan sonra kaldırırsanız sevinirim. | |
| | | Finlay Ramsay Gryffindor VI. Sınıf Öğrencisi
Lakap : İçkoç, Etekli, Kızıl. Rp Sevgilisi : sister or porn? haha, SISTER! :kasgoz: Mesaj Sayısı : 66 Kayıt tarihi : 22/07/12
Özel Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Zihnefendar/Zihinbendar Alımları Ptsi Nis. 22, 2013 5:08 am | |
| Ad-Soyad: Finlay&Fiona Ramsay. (Finlay Ramsay, Fiona Ramsay karakterlerim için istiyorum) Hangisi: Zihnefendar. Rp Seviyesi: 100.
- RP'cik:
Kızıl kafalarını aynı anda geriye atmış iki kardeş, bir adamın tükürüğünde boğulmaktan son anda kurtulmuşlardı. "Yanlış yoldasınız ahmaklar! Bunu asla yapamayacaksınız! Zayıfsınız. Size asla anlatmam." diye tısladı. Yılan dili dışarı fırlayıp, geri çekilirken yarı animagus bu adam kan donduruyordu. Tavandan akan kanlar ve pis koku mide bulandırıcı bir görüntüye büründürüyordu etrafı. Kız kardeşiyle buldukları bir yöntem vardı. Birbirlerinin zihinleriyle iletişim kuruyorlardı. Bunu çözemeyeceğiz, Melek. Bu işe kalkışmamalıydık. Ama eğer buradan sağ çıkamazsak bil ki... Sen doğru yaptığım tek şeydin.
Rüya görüyor olmalısın, bok surat! Biz asla yenilmeyiz, Finlay. Asla! Kız kardeşinin açık kibiri karşısında dehşete düşmüş bir vaziyette döndü. Bir şey deneyeceğim, melek. Fiona'nın ona bakmadığını biliyordu. Kısa bir süreliğine koltukta üzerine eğildikleri adamın gözleri yakalamaya çalıştı. Adam ne yapmaya çalıştığını anlamış gibi sıçradı. Koşmak için hamle etti. "Bir adım daha atarsan, Brauch, kollarını havada asılı halde bulursun. Ve onların senin kolların olmadığına kendini inandırmaya çalışarak bir ömür geçirirsin, pis yılan!" diye tısladı ve bir an için gözlerini adamın kir ve kan içindeki suratına dikti. Gözleri buluştuğunda, olan oldu. Brauch kıvranarak yere yapıştığında Fiona korkuyla inledi. Canını yakıyorsun, Finlay. Finlay, kız kardeşinin yolladığı ses önüne bir duvar ördü. Ses bir yankılanma ile kız kardeşine geri döndüğünde Brauch'un içindeydi sanki. Ne olduğunu, planını ve hileli iksirleri nerelere sakladığını gördüğüne emindi. 12 Numara, diye kazıdı zihnine ve Brauch'un içini terk etti.
Fiona'nın koluna yapıştı ve onu dışarı çekti. Brauch bitmek bilmez bir acı hissediyor gibi kıvranıyordu. Burnundan ve ağzından sızan kan damlaları ölü havası veriyordu adama. "Seni daha önce bunu yaparken gördüm, Melek. Buna ne deniyor? Ben onun içindeydim. Onu hissettim. Brauch'un bedenini ele geçirdim. Ben..." dedi. Yutkundu Fiona. "Sen de bir zihnefendarsın, Finlay." dedi ve erkek kardeşinin boynuna kollarını dolayıp ona sıkı sıkı sarıldı. Finlay onu tüm sıcaklığıyla sarıp sarmalarken Brauch'un son kıvranışlarını izlemeyi sürdürdü...
| |
| | | Alyssha Cassidy Malfoy Slytherin VII. Sınıf Öğrencisi | Bina Başkanı
Lakap : Aly, Cass Rp Sevgilisi : Xavier Shane Raymond. Mesaj Sayısı : 827 Kayıt tarihi : 01/11/09
Özel Rp Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Zihnefendar/Zihinbendar Alımları Paz Haz. 09, 2013 10:43 pm | |
| Onaylanmıştır, yeteneğiniz veriliyor. | |
| | | Amelia Bryssa Johnson
Lakap : Agucuk Mesaj Sayısı : 28 Kayıt tarihi : 20/06/13
Özel Rp Puanı: (85/100)
| Konu: Geri: Zihnefendar/Zihinbendar Alımları C.tesi Haz. 22, 2013 3:13 am | |
| Ad-Soyad: Amelia Bryssa Johnson Hangisi: Zihnefendar. Rp Seviyesi: 85 Örnek Rol Oyunu: - Spoiler:
Gecenin karanlığında arkama bakmadan yürüdüm. Saatlerce. Yorulmadan. İnsanlar olmadan dünya oldukça güzel göründü gözüme, karanlığın en içinde. Nefes alışım değişti sonra. Gittikçe tükendiğimi fark ettim, yavaşladım. Küçük kulübemize daha da yaklaştım her adımımda. İçimdeki heyecan giderek arttı. Küçücük ellerimle kapının kulpunu tuttum, yavaşça çevirdim. Kapı açıldığında yeni bir dünyaya adım atar gibi hissettim kendimi. Kokusu, tenime değen ılık esintisi, her şeyi bambaşkaydı buranın. Işığı yakma ihtiyacı hissetmedim, her yer ezelden beri benimdi sanki. Sonra her yer aniden soğudu. Üst kattan bir piyano sesinin geldiğini duydum. Merdivenleri yavaş adımlarla çıktım, onca yol yürüdüğüm halde yorulmamış iken yedi-sekiz basamak çıkmak yıldırdı beni. Heyecanlıydım. Yukarıdan gelen melodinin akışına kaptırmışım kendimi, merdivenler bitmek bilmedi bir türlü. En üst basamağa ulaştığım sırada yağmurun başladığını duydum. Pencerenin yanındaki piyanoya baktım, sonra başında oturan kişiye. Onu aylardır ilk defa görüyorum. Aramızdaki ilişkiyi hiçbir zaman anlayamadım, biz ne arkadaştık ne de sevgili. Yanına oturdum. Bana doğru döndü, piyano sesleri birden son buldu. Elini uzattı, saçlarıma dokundu. "Buraya sen gittiğinden beri gelmemiştim." Döndüm, gözlerinin içine baktım, yorgun bir gülümseme hissettim yüzümde. "Seni özledim." Bu iki kelime dudaklarımdan dökülürken kendimi sarhoş gibi hissettim. Nasıl bu kadar rahatça dile getirebildim bunları, hiçbir fikrim yok. Bildiğim tek bir şey vardı, onu gerçekten çok, çok özlemiştim. Yüzünü saçlarıma gömdü, saçlarımın kokusunu derin derin içine çekti. İçim acıyordu. Hatta, boğazımdan aşağıya bir deniz kestanesi indi sanki. Kafasını kaldırdı, yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Gözlerimin içine baktı, öyle derin baktı ki, bensiz geçirdiği her saniyenin ne kadar acı olduğunu hissettirir gibiydi. Gözlerimi kapadım, bu acıya katlanamıyordum çünkü. Fısıldadı, "Neden gittin?" diye sordu dudaklarını yavaşça kulağıma yaklaştırıp. Ilık nefesini tüm bedenimde hissettim, yanaklarımdan alev fışkırıyor gibiydi artık. Bir şey söyleyeceğimi hissettim, dudaklarımı araladım: "Ben.." Devamını getiremedim. Gözlerimi açtım yeniden, dudakları ilişti gözüme. Başımı eğdim, elini tuttum. Titriyordu. Yalnızca bir kez böyle sevildiğimi hatırlattım kendime. İlk aşkımı yitirmeden önce, o da titrerdi bana bakarken. Yeniden böyle sevilebildiğimi görmek, çok güzeldi. Karanlıkta anlaşılmasa da, yeşildi gözleri, ışıldıyordu. Yeni tanıştığımız günler geldi aklıma. Mavi sanırdım onun gözlerini. Birden, sorgularcasına bakışı böldü düşüncelerimi. Dudaklarımı kulağına yaklaştırdım, fısıldadım: "Ben seni sevmekten korktum." Ben daha ne olduğunu anlamadan, onun kollarının arasında buldum kendimi. Uzun uzun kokladı saçlarımı. Ben de ona sarıldım, karanlığın ortasında, siyah bir piyanonun sandalyesinde, öylece duruyorduk. Yavaşça geri çekildim. Ellerini tuttum, gözlerinin içine baktım, derin bir konuşma yapmak üzere gibi hissettim birden kendimi. "Sana bunu "gerçekten" açıklamam gerekiyor James, çünkü ufak bir açıklamanın yeterli olmayacağını düşünüyorum. Senden kaçtım, çünkü korktum. Gidersin sandım, bağlanmak istemedim.." Sözümü kesercesine elini dudağıma bastırdı. Çok masum bir gülücük oluştu suratında, o çok sevdiğim gamzelerini gördüm, bebek gibiydi. Elini tuttum ve dudaklarımdan çektim, hâlâ gülümsüyordu. Gamzesinden öptüm. Başımı göğsüne yasladım ve gözlerimi kapattım. Onun şu anki görünüşünü hayal etmeye çalıştım. Kahkülleri yine o güzel ve yeşil gözlerini kapatıyordu, aldırmıyordum. Yüzünde bebeksi gülüşü vardı, utangaçtı. Ayışığı saçlarını daha da koyu gösteriyordu, siyah kadar koyu. Huzurluydu, kalp atışlarını duyuyordum. Sonra gözlerimi açtım, doğruldum. Tam hayal ettiğim gibi duruyordu karşımda. "Tekrar gitmeni hiç istemiyorum, Amelia, beni bırakma." Mutluluktan mı, yoksa içinde bulunduğum duygusal ortamdan mı, bilmiyorum; gözlerimden yaşlar döküldü ufak ufak. Sağ elini kaldırdı, başparmağıyla gözyaşlarımı sildi. "Seni kaybetmemek için senden vazgeçtim, pişmanım." Gülüşü hiç düşmedi yüzünden. Umutluydu. Yarınlarımız var gibi geliyordu onun yüzüne bakınca. Bir anda onun da benim kadar mutlu olmasını istedim, ben daha ne olduğunu anlayamadan kendimi onun zihninde buldum ve ona şu cümleleri ilettim: Yaşadığım süre boyunca, senin varlığına ihtiyacım var. Sen bana aitsin, sen sadece benimsin. Birden kendime geldim, ona bu düşünceleri aşılamamam gerektiğine karar vererek aramızdaki düşünce aktarımına bir son verdim. Yavaşça piyanoya doğru döndüm, aklımdan geçen ilk şarkıyı çalmaya başladım. Belime sarıldı, beni dinlemeye koyuldu. Sonsuza dek bu anın sürmesini diledim ve piyanonun tuşlarına basarak şarkıyı söylemeye başladım: "Down by the river by the boats, where everybody goes to be alone.."
En son Amelia Bryssa Johnson tarafından C.tesi Haz. 22, 2013 4:49 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Isis Yönetim
Mesaj Sayısı : 101 Kayıt tarihi : 22/06/13
| Konu: Geri: Zihnefendar/Zihinbendar Alımları C.tesi Haz. 22, 2013 4:16 am | |
| Örnek rol oyununuzda yeteneğinizi kullanmanız gerekmektedir. Düzelttiğiniz zaman onaylanacaktır. | |
| | | Nicolas Joseph Bowie
Lakap : Nick diyebilirsiniz :) Mesaj Sayısı : 22 Kayıt tarihi : 02/02/14
Özel Rp Puanı: (88/100)
| Konu: Geri: Zihnefendar/Zihinbendar Alımları Salı Şub. 04, 2014 7:00 am | |
| Ad-Soyad: Nicolas Joseph Bowie Rp Seviyesi: 88 Hangisi: Zihnifendar İlgili Rol Oyunu: - Örnek RP:
"Anne. Sana diyorum. Beni de yanında götürmek zorunda mısın sanki?" Diye söylendim. Annemin pek umurundaymış gibi görünmüyordu. İki haftada bir, cumartesi günü öğleden sonra annem beni de peşine takar DestrioSelia'ya götürürdü. DestrioSelia Diagon yoluna hiç de uzak olmayan kenar mahallelerden birindeki değerli taş ve takı dükkanıydı. Babamın kazandığı parayı annem mücevher ve elmaslara harcardı. Annemle ışınlanmaya artık alışmıştım ama Diagon yolunun okul öncesi kalabalığına hala alışamamıştım. İnsanlar bu kalabalığı seviyorlardı, ne ahmaklık! Kendilerine ister istemez dokunan insanların nasıl hastalıklar ve iğrençlikler taşıdığını kim bilebilirdi ki? Sonunda ara sokaklardan birine saptık ve kendi sesimi duyabilir hale geldiğimde klasik lafımı ettim; "Bu son anne, bu son! Bir sonrakine ben yokum!"
Kabul ediyorum, bazı antika takılara ve içinde her rengi barındıran kristallere bakmayı ben de seviyordum ama annem gibi burada iki saat geçirecek kadar değil. Ciddiyim, tam iki saat dükkanın sahiplerinden Selia ile konuşup mücevherlere baktı. Aslına bakarsanız, Selia'nın şu anda düşündüğü tek şey annemin her hafta daha az harcama yaptığı ve artık eskisi kadar kâr edemediğiydi. Annem'in ise aklı en köşedeki ipinde tek boynuz kuyruğu ve veela saçı kullanılan şans kolyesindeydi. Rivayete göre veela saçından bir takı takarsanız, bir veela gibi çekici olabilirsiniz. İnanın bana, bu çirkin kızların umutlarını kaybetmemesi için söylenen bir yalan. Selia da buna inanıyor ama veela saçından kolyeler hem tutulduğu hem de çok pahalı olduğu için elinde bulunduruyordu. Evet, odaklandığımda insanların düşüncelerini ve anılarını hissedebiliyorum.
İki saatin sonunda dükkanın kapısı yavaşça açıldı. İçeri giren bir erkekti, oldukça büyük cüsseli bir erkekti. Annemin durduğu yere doğru yürüdü ve daha ben henüz düşüncelerine odaklanamadan yapacağını yapmıştı. Asası annemin boğazındaydı ve bağırıyordu "Eğer en ufak bir şey yaparsanız kadın ölür! Pack!"
Harika, eğer adamın düşüncelerini daha önce hissedebilseydim böyle olmayacaktı. Şimdiye kadar fark etmediğim bir diğer şey ise adamın omuzuna astığı büyülü çantaydı. Tüm takılar ve taşlar çantaya doğru uçmaya başladı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Adamın yüzüne bakmaya çalıştım ama gözleri hariç yüzünün her tarafı siyah dumanlara kaplıydı. Derin bir nefes aldım. Selia'nın asasına uzanmak isetiğini biliyordum, zihninin içine 'Yapma.' Diye fısıldadım. Çünkü bu işi asasız halledebileceğimi düşünüyordum ve eğer asa kullanırsak annem ölebilirdi, riske atmak istemiyordum. Gözlerimi adamın gözlerine sabitledim ve odaklandım. Daha fazla, daha derine.
Adam hakkında öğrendiklerim şunlardı: Adı Hector'du, 27 yaşındaydı, babası daha o bebekken ölmüştü, Hogwarts'ta Slytherrin'di ve 3. sınıfken okuldan atılmıştı. Tek dayanağı olan annesi dört yıl önce arkasında Gringotts'ta yüklü miktarda para bırakarak ölmüştü. Dört yıl boyunca hiç çalışmamış ve annesinden kalan parayı yemişti ama parası bittiğinde ve belalı olduğunu düşündüğü için kimse onu işe almadığı için bu planı yapmıştı.
Bir Ravenclaw olduğum için plan yapmak benim için hep zor olmuştu. Takıların hepsi bitmişti, geriye değerli taşlar kalmıştı. Selia'nın zihnine başım ağrımaya başladığı için zoru zoruna 'Adam asasını annemin üzerinden ayırdığı anda adama büyü yap.' Selia beni onaylarcasına başını salladı.
"Hector. Neden bunu yapıyorsun?" Lafıma başladığım anda adam kafasını çantasından ayırıp bana baktı.
"Ne?" Diye sordu.
"Ne ne? Slytherrin mezunusun diye kendini kötü biri görme, aslında bir kedi yavrusu kadar savunmasız olduğunu sen de biliyorsun. Ah, Slytherrin mezunu mu dedim? Slytherrin'den kovuldun mu demeliydim?" Diye üstüne gittim.
"Sus! Kapa çeneni!" Diye bağırdı. Aslında biraz daha bağırtırsam etraftaki herkes burada bir şeyler olduğunu öğrenecek ve buraya gelecekti.
"Yazık. Eminim annen de böyle olmasını istemezdi. Böyle olacağını bilseydi sana para bırakmazdı. Belki de seni işe almayanlar da haklıydı. Sen gerçekten başa belasın." Beklediğim şey olmuştu. Tüm dikkati bendeydi. Havada uçan kristaller ve taşlar yere düştü.
Hector'un asası bana çevrilmişti. Sonra Selia'nın tiz sesini duydum "Sersemlet!" Adam yere yığılmıştı, annem ise bana anlamayan gözlerle bakıyordu.
NOT: Ben RP'de sadece yetenek konusuna yoğunlaştım. İsterseniz betimleme'ye falan ağırlık vererek yeniden yazabilirim | |
| | | Pokemon Yönetim
Mesaj Sayısı : 114 Kayıt tarihi : 05/08/13
| Konu: Geri: Zihnefendar/Zihinbendar Alımları Çarş. Şub. 05, 2014 12:02 am | |
| Buraya göndermeniz gereken RPde istediğimiz de budur zaten, ellerinize sağlık, yeteneğiniz hemen profilinize geçiriliyor! | |
| | | | Zihnefendar/Zihinbendar Alımları | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|