O sabah o kadar allak bullaktı ki ne yapacağımı bilmiyordum. Neyin ne olduğunu bilmiyordum. Aslında sıkıntılı bir gün geçirecektim. Ama bundan habersiz duruyordum.
O gün Hogwarts'a gidecektim. Ama bunu bile unutmuştum. Ayağı kalkıp beynimdeki bilgilerin yenilenmesini bekledim. Aradan 2 saat geçti ve jetonlar düşmeye başlamıştı bana. O anda Hogwarts'a gideceğim aklıma geldi ama ondan öncede Sihir Bakanlığına gidecektim. Hazırlanıp dışarı çıktım hava çok soğukdu. O kadar soğukdu ki sanki havanın böyle olmasını isteyen bir büyücü büyü yapmıştı.
Aklımdan bunları geçirirken o anda havada bir yıldırıma benzeyen yeryüzünden gökyüzüne doğru bir ışık hüzmesi oluştu anlamıştım. birinin büyü yaptığını. Kesinlikle bu büyüydü. Bu büyüyü yıllar önce Hersaneéx' le beraber öğrenmiştik. Ama o yıllar önce yanlış yola girmişti. Yanlış tercihler yapmıştı. Karanlık tarafa geçmişti.
Ben onun nerde kaldığını biliyordum. Diagon yolu Şixerébo Binasında kalıyordu. Diagon yoluna ışınlandığımda balkondan büyüleri havaya fırlatıyordu. O ana kafasını yere doğru çevirmişti. O sırada beni gördü. "Hey Oswald" diye bağırdı. O anda balkondan aşşağı atlayıp kendine yavaşlatma büyüsünü yaptı. Bu büyü sayesinde azı bile kanamamıştı. "Neden yapıyorsun bunları" dedim. Çok kararsız bir şekilde " Sırf bu tarafı seçtim diye beni dışladılar ben bunu haketmiyordum." dedi.
Aniden ışınlanmak için asasını kaldırdığında Hersaneéx'i yanıma çektim. Beraber ışınlanmıştık. New york'ta heykelin ordaydık heykelin elinde bir mızrak vardı. Hersaneéx havaya tekrar havaya büyü yaptı. Bu büyüyü etrafta ki muggle'lılar gördü. Muggle biri eline telefon alıp hemen polis aradı. Polisler anında özel ekipler, helikopterler, ajanslarla beraber geldi. Hersaneéx çok sinirlenmişti. Ben bunun sonucunun kötüye gideceğini biliyordum. Bu nedenle hep dur diyordum ama o beni dinlemiyordu. Asasının hafif hareketiyle tüm polis araçlarını, polisleri, özel ekipleri havaya uçurdu. Ben hala devam ediyordum. "Yeter, dur Hersaneéx dur. " Ama durmuyordu. Daha çok devam ederse başı dertteydi zaten daha çok olmadan durmanın tek yolu oydu. Asamın ufak hareketiyle heykelin elindeki mızrak düşmesiyle arkadaşımın beline saplanması bir olmuştu.