Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Sitemize hoş geldiniz.
Lütfen giriş yapınız ya da üye olunuz.

WoD Yönetimi.
Whisper of Death RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Yeni Kızın İlk Dostu

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Victor Châtillon

Victor Châtillon


Lakap : Lakap takanın içini oyup, doldurulmuş geyik misali ortak salona asıyoruz.
Rp Sevgilisi : Etta'sı.
Mesaj Sayısı : 218
Kayıt tarihi : 23/08/11

Özel
Rp Puanı:
Yeni Kızın İlk Dostu Left_bar_bleue99/100Yeni Kızın İlk Dostu Empty_bar_bleue  (99/100)

Yeni Kızın İlk Dostu Empty
MesajKonu: Yeni Kızın İlk Dostu   Yeni Kızın İlk Dostu Icon_minitimeÇarş. Eyl. 07, 2011 9:45 am

Yeni Kızın İlk Dostu 331455f1
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Victor Châtillon

Victor Châtillon


Lakap : Lakap takanın içini oyup, doldurulmuş geyik misali ortak salona asıyoruz.
Rp Sevgilisi : Etta'sı.
Mesaj Sayısı : 218
Kayıt tarihi : 23/08/11

Özel
Rp Puanı:
Yeni Kızın İlk Dostu Left_bar_bleue99/100Yeni Kızın İlk Dostu Empty_bar_bleue  (99/100)

Yeni Kızın İlk Dostu Empty
MesajKonu: Geri: Yeni Kızın İlk Dostu   Yeni Kızın İlk Dostu Icon_minitimeÇarş. Eyl. 07, 2011 9:48 am

    Sadece biraz daha uyumak istiyordu. Maalesef ki alışamamıştı okula. Yaşadıklarından sonra kim alışabilirdi ki? Sıkıntılı bir şekilde yastığı alıp kafasına geçirdi. Hayır, bu sıcak yatağı hayatta bırakamazdı. Kim inanırdı ki rüyasında Johnny Depp ve Brad Pitt’i gördüğüne. Küçük bir kıkırdama sesi geldiğinde uyumak zorunda olduğunu hatırlattı kendine. Derslerden bir gün kaytarsa ne olurdu ki? Hey, durun! Ders mi? Yastığı başından hızla çekerken doğrulmaya çalıştı. Çoğu yatak boştu. Elleri ile gözlerini ovuşturduktan sonra yine etrafına baktı. Çikolata rengi gözleri alaycı bir şekilde bakarken mırıldanmaya başladı. Saat kaç olabilirdi ki en fazla? Sekiz ya da dokuz? Büyük ihtimalle de öyleydi zaten. Yavaşça başını kaldırıp duvara baktığında gözlerini pörtletti. Şakaydı bu değil mi? On iki? Hayır yanlış görüyordu. Hemen yataktan kalkıp kendisine lanet etmeye başladı. Süveterini ve kot pantolonunu da giymeyi ihmal etmiyordu. Üstündeki sarı-kırmızı renklerle süslenmiş pijamaları çıkartırken neden burada olduğunu anlamıyordu. Şuan yeşil renklerin içinde olmayı ne çok isterdi halbuki. Slytherinli öğrencilerin davranışları ve hareketleri ona o kadar cazip geliyordu ki bazen içlerine karışmak istiyordu. Ancak elden ne gelirdi? O bir Gryffindor seçilmişti. Seçmen Şapkan… En doğrusunu o bilirmiş. Gerçekten mi? Alaycı bir şekilde düşüncelerine güldü. Ne olursa olsun yolundan caymayacaktı. O asil yılan’ın torunuydu ya da üvey mi demeliydi? Üvey olabilirdi ancak o yaşlı kadınla aralarında bir bağ olduğunu hissediyordu. Sol tarafından başlayıp beynine kadar ulaşan o bağ kadında da vardı. Bazen öyle garip bir şey oluyordu ki ölmesine rağmen onu yanında hissediyordu. Yanı başında… Hiç gitmeyecek gibi. Ama eskisi gibi değildi. Ona daha çok huzur veriyordu. Rüyalarına da girmeye başlamıştı. Nedense aklının karıştığını ve en yakın zamanda kendisine çeki düzen vereceğini söylüyordu. Lauretta sıkıntıyla oflayıp son bir kere kendine baktı. Zaten bakımsızdı iyice berbat olmuştu. Hiç süslü biri de değildi zaten. Tek sorun gözlerinin altındaki o uykusuzluğu simgeleyen morluklardı. Kızlar yatakhanesinin misler gibi kokan havasını içine çekerek rahatladı. Sakin olmalıydı. Özellikle de bu günlerde…

    Merdivenlerden hızla inerken pek kimsenin olmadığını gördü. Sadece üst sınıflardan bir kaç öğrenciler ya sohbet ediyor ya da kitap okuyorlardı. Genç kıza tanıdık gibi baksalar da pek oralı olmamaya çalıştılar. Bu bakışlara alışkındı genç cadı. Beauxbatons’ta da aynı tepkilerle ve bakışlarla karşılaşıyordu. Genelde başarılarından olsa gerek. Ancak Hogwarts başarıları dedikodu olarak mı yayılmıştı? Çok ilginç. Ortak salonun kapısından çıkarken içinde tuttuğu nefesi dışarı verdi. Evet, böyle daha iyiydi. Hiç değilse etrafında sadece Griffindorlar yoktu. Slytherinlerde vardı. Asil yılanlar… Aklından geçirdiği iki kelime sayesinde yüzüne tekrar ışık vurmuş gibiydi. Yeşil cüppelerin büyüsü altında kalmıştı sanki. İçinden öyle sinsilikler geçiyordu ki… Kara büyü yapma isteği bile daha çok artıyordu. Boş kalmış olan sağ eli ile açık kahverengi buklelerini önünden çerken bir yandan da dengesini sağlamaya çalışıyordu. Hala uykulu olduğu belliydi. Aten çoğu dersi kaçırmıştı. Ne faydası vardı ki burada gezmenin? Dışarı çıkıp belki hava alabilirdi. Ancak açtı da… Karnından gelen garip sese gülerken yanından geçen Hufflepuff’lı bir öğrencinin bakışlarına maruz kalmıştı.
    ‘‘Bir sorun mu var?’’ diye mırıldandı yılan gözlerini kıza giderken. Sarı saçları beline kadar uzanıyordu. Mavi gözleri ise fazlasıyla deliciydi. Sanki ruhundaki şeytanlık gözlerine yansımıştı. Genç cadı sorduğu sorudan yinede rahatsız olmamıştı. Bir Hufflepuff’tan çekinecek kadar korkak değildi. O varken korkaklığın ya da çekinmenin sözü bile geçmedi. Porsuk bir şey dememişti ancak gözleri konuşmuştu sanki. Ne zamandan beri seçmen şapka yanlış kararlar veriyordu merak etmiyor değildi. Gerçekten okulda terslikler vardı. O mu yanlış biliyordu yoksa farklı bir şey miydi? Buna kafa yormak istemiyordu. Sadece sessizlik istiyordu. Hâlbuki Fransa da olsa sessiz kalacak bir sürü yer vardı. Evinin özlemini çekiyordu belli ki. Derin bir nefes alarak adımlarına devam etti. Biraz önce zaman kaybetmişti mesela. Zaman, zaman ve zaman… Lauretta için en önemli şeylerden biriydi. Asil yılan öldüğünden beri zamanın değerini daha fazla anlamıştı. Zaman denilen o kavram o kadar hızlıydı ki. Her sevdiği insan teker teker hayattan gidecekti. Aynı asil yılan’ın gittiği gibi… Zaten ondan başka sevdiği biri var mıydı?

    Büyük kapılardan bahçeye çıkınca tekrar gülümsedi. Yüzünün buruştuğunun bile farkında değildi. Güneş yoktu zaten. Bu kışımsı hava da ne güneşi? Soğukluğu severdi her zaman. Dondurucu olmayan tatlı soğukluk… Ruhuna şifa gibi gelirdi adeta. Küçükken de böyleydi. Kar yağdığı zaman dışarı çıkar babası ile eğlenirdi. Ya da yağmurun yüzüne damlamasını isterdi. Özellikle de toprak kokusu ile karıştığında adeta bambaşka biri olurdu. Bu durumu en çok Londra’ya gittiği gezilerde görüyordu. Durmadan dışarıda kalmak istiyor ve yağmurun yağmasını diliyordu. Hatta bir keresinde birkaç kişi ile toplanıp yağmur dansı yapmışlardı. Lauretta böyleydi işte. Eğlenceliydi ancak istisnalara göre… Size göre büyük ihtimalle kapalı bir kutuydu. Görünüşleri yargılamamak gerekti belki de. Yavaşça bahçedeki banklardan birine oturdu. Cübbesinin altına yerleştirdiği büyük ve eski püskü kitabın kalın kabını okşadı. Kitapların bir dili olduğuna inanırdı hatta bazen konuştuğuna… Delice bir düşünce olarak görünebilirdi ancak pekte öyle değildi. Düşünsenize yazılanları okuyorsunuz ve elinizden düşüremiyorsunuz. Sizinle bir dost gibi. Yanınızdan hiç ayrılmayan o yakın dost. Lauretta’da kendini böyle avuturdu. En yakın dostum kitap diyerek. Tam bu sırada yanına birinin yaklaştığını hissetti. Kim böyle bir zaman da onu rahatsız ederdi ki? Üstelik kimseyi tanımadığı halde. Derin bir nefes alarak yanına yaklaşan kişiyi beklemeye başladı. İlk tepkiyi o vermeliydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yeni Kızın İlk Dostu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Yeni Bir Bebek Yeni Ufuklar...
» Yeni bir şeyler * Yeni bir arkadaş.
» Yeni Bir Yüz!
» YENİ VELVET.
» Yeni Yıl Balosu

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Whisper of Death RPG :: H O G W A R T S :: Okul Arazisi :: Şamarcı Söğüt-
Buraya geçin: